MALAZGİRT'TEN BÜYÜK TAARRUZ'A..

Ağustos ayı, “Zaferler Ayı” olarak bilinir. 
Yıldönümleri itibariyle, 26 Ağustos’ta Malazgirt Zaferi’ni, 3O Ağustos’ta da Büyük Taarruz’u idrak edeceğiz… 
Ağustos ayı içindeki her iki zaferin de, Türk ve Dünya Tarihi açısından çok önemli sebep ve sonuçları bulunmaktadır.

Malazgirt Meydan Muharebesi… 
Büyük Selçuklu sultanı Alparslan ile Bizans imparatoru Romen Diyojen kuvvetleri arasında, 26 Ağustos 1071 tarihinde meydana gelen Malazgirt Meydan Savaşı; dinî, millî, siyasî, askerî ve stratejik neticeleriyle Türk-İslam tarihinin en büyük zaferlerinden biri olması bakımından önemlidir.
Bu savaştan yıllar önce Anadolu içlerine düzenlenen Selçuklu gazâ akınları sonucunda, bölgenin, Türklerin yerleşmesine ve yeniden devlet kurmasına müsait coğrafî özellik ve zenginliklere sahip olduğu tespit edilmişti. 
Selçuklu Türk gazi dervişlerinin Bizans egemenliğinde yaşayan Anadolu ahalisine – ki bunların büyük çoğunluğu Hıristiyan Türklerdir- terör ve tahribattan ziyade adaletle muamele etmeleri, zalimleri ve çöreklenen derebeyleri ortadan kaldırmaları, can, mal, ırz emniyetini sağlamaları bölge halkının Selçuklu idaresini gönülden tercih etmelerine yol açtı. 
Bizans'ın meşhur tarihi entrikalarla yüzyıllardan beri Anadolu'daki hakimiyetini ancak koruyabilmesinin, zulme varan sıkı tedbirlerinin ve halka kötü muamelesinin yerli ahalinin bu tercihinde çok önemli tesirleri olmuştur.
Müslüman Türk akınlarından ve Anadolu halkının Türklere kucak açmasından rahatsız olan Bizans ordusunun Doğuya hareketini haber alan Sultan Alparslan, Mısır seferinden vaz geçerek gerekli savaş hazırlıklarını yaptı. 1O71 yılı Ağustos ayının 26’sında, kutlu bir Cuma günü Malazgirt ovasında, 5O bin Türkmen serdengeçtisi, 2OO bin kişilik düzenli Bizans ordusunu bozguna uğratarak büyük bir zafer gerçekleştirmiş oldur. 
Kazanılan büyük zaferden dolayı Abbasî Halifesi, Sultan Alparslan'a tebrik ve teşekkür mektupları gönderdi. 
Türklerin yeni yurt edinmesini sağlayan Malazgirt Zaferinden sonra, Anadolu'nun tapusu, Müslüman Türklerin eline geçti. 
Bu bakımdan, Malazgirt Zaferi, Türk ve dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu. Ve Anadolu, bu zaferle birlikte Türklerin ikinci "Ergenekon"u olarak, Büyük Selçuklu Devletinden sonra Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı Cihan Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi 3 Türk devletinin doğmasına beşiklik etti.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi… 
Anadolu, 947 yıl önce bir Ağustos ayında Malazgirt’te Türklere ebedi vatan olmuş; Atatürk’ün ifadesiyle “4 Bin yıldır / Kırk asırlık Türk yurdu olan bu topraklar”da Sümerlerden, Hititlerden, Sakalardan (İskitler), Hazarlardan, Hunlardan ve Avarlardan sonra Sultan Alparslan’ın Türkmen yiğitleri ve alp erenleriyle birlikte yeni bir Türk devleti kurulmuştu. 
Ancak “tek dişi kalmış” sözde Batı Medeniyetinin “Şark Meselesi”, yani sömürgeci ve işgalci zihniyeti asla kirli emellerinden vaz geçmeyecekti. 
Grek ülkesi, Megola İdea, Doğu Roma, Büyük İsrail, Büyük Bizans, …gibi kan ve kin kokan hedeflerini hayata geçirmek isteyen küresel güçler, yedi düvel halinde yeni bir haçlı ordusuyla Anadolu topraklarına saldırdı
lar. 
Büyük Osmanlı Devletini ortadan kaldırmak suretiyle, 7 bin yıldır bu topraklarda yaşayan, son 1 400 yıldır da Hazreti Peygamber’e ümmet olmuş necip Türk Milletini Orta Asya bozkırlarına sürmek istediler. 
Bu sebeple giriştiğimiz Kurtuluş Savaşı’nda tarih, Anadolu topraklarında yeni bir şanlı direnişin bir kez daha şaha kalkmasına şahitlik etmiştir. 
Yine bir Ağustos günü - 1922’nin 30 Ağustos’unda-, Gazi Mustafa Kemal komutasındaki şanlı ordumuz, yurdumuzu işgale gelen Avrupalı çapulculara karşı Türk’ün iman ve bilek gücünü bütün dünyaya yeniden ispatladı

Başkomutanlık Meydan Muharebesi, diğer adıyla Büyük Taarruz, 26 Ağustos günü başlamış, 3O Ağustos günü zaferle sonuçlanmıştır. 
Böylece Türk’ün ikinci Ergenekon’u olan kadim Türk toprağı Anadolu’yu elimizden almak isteyenlere karşı gösterdiğimiz bu şanlı direniş ve zafer, “Anadolu Türk’tür, Türk kalacaktır” şeklindeki milli ve tarihi irademizi de pekiştirmiştir.
Bu sebeple, “Zaferler Ayı Ağustos”, Türk gençlerine yeterince ve değerince anlatılmalı, sembolik kutlamalardan daha ziyade, kapsamlı ve milli şuur verici faaliyetlerle geçirilmelidir. 
Ağustos sıcaklarını milli duygu serinliğine ve milli coşku derinliğine dönüştürmek için bundan daha büyük bir fırsat bulmak için daha ne bekliyoruz.