Neden Böyle Oluyor? 

1️⃣ Hainler 15 Temmuz'da başkaldırdığında, vatanseverler sokağa, "ne olur, olmaz" diyen içimizdeki İrlandalılar fırınlara ve bankamatiklere koştu. 

2️⃣ Salgında "Cumartesi | Pazar evde kalın" dendi. Fırınlarda tadımĺık ekmek, marketlerde gerekli gereksiz tüm malzemeler adeta talan edildi. 

3️⃣ Dünyada petrol fiyatları arttıkça yapılan her güncelleme öncesi, depoyu fullemek için akaryakıt istasyonlarına hücum etmek alışkanlığa dönüştü. 

4️⃣ Ayçiçek yağına zam gelecek denildi, ihtiyacı olanda olmayanda markete koştu, kimi 10, kimi 100 kilogram yağ aldı. Raflar boşaldı.

5️⃣ Ortada bir kriz var. Olmadığını inkar edemeyiz. Lakin bunun ekonomik olup olmadığı da tartışmalı. "Açız, öldük, bittik" demekten bitap düşmüş olacağız ki, en küçük rüzgarda savruluyoruz bir bankamatiğe, bir benzinliğe, bir markete...

6️⃣ Öyle manzaralar oluşuyor ki, "bunların gözünü toprak doyursun" dememek için zor tutuyorsun kendini.

7️⃣ Milli Mücadelede ayrımsız her ırktan insanıyla cepheye koşan bir milletin torunları, bugün ayçiçek yağını 10 lira, benzini 1 lira ucuza, hemi de ihtiyacı olmadığından fazlasını alacağım diye birbirini itip kakıyor. 

Halimize ağlasam mı, utansan mı bilemedim inanın! 

Sahi bize ne oluyor böyle? 

Siz ne düşünüyorsunuz bilemem, ama bana göre işin özü şu; 

Rahata çok alıştık, alıştırıldık. 

Kimimiz üzgün, kimimiz süzgün, kimimiz mahmur.

Yan gelip yattık. Üretmeden, hep tükettik.

Rehavet halindeyiz uzun yıllardır.

Maddiyat esir alınca benliğimizi, maneviyat yönüyle de tartışılır hale geldik

Hiç'liğimizi de unuttuk.

Tehlikelerin farkına varamadık. 

Sadece bugünün yönetimlerinin değil, uzun yılların ihmalkarlığı var yaşadıklarımızda. 


Bakın geçenlerde TÜİK açıkladı.

Kırsalda (köylerde) yaşayan ve tarımsal üretim yapan nüfusumuz yüzde 10'un altına düşmüş.

Yüzde 10, yüzde 90'ı nasıl doyurabilsin?

Hiç lamı cimi yok. Tarım bizim ülkenin en öncelikli sorunu/gündemi olmalı. 

Hani Balıkesir için "Dağlarından bal, ovalarından yağ akan şehir" diyor ya bizim Büyükşehir Belediye başkanı.

Bu coğrafyanın dağlarını, ovalarını da boş bırakmamalı, her karışını ekmeli, üretmeliyiz, üretmeli.

Sadece bal, yağ değil.  Ayçiçek de, buğday da, mısır da... Otomobil de, uçak da...... aklımıza her geleni üretmeliyiz.

Betona değil, toprağa yatırım yapmalıyız.

Bizim ülkenin toprakları öylesine değerli ki, kan ekseniz can biter, can...

Yeter ki şu emperyal güçlerin bizi birbirimize düşürmesine müsaade etmeyi, fonlanmayı, yan gelip yatmayı bırakalım.

Çünkü onların zihinlerinin arkasında “Türkiye, sadece Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülke” cümlesi Osmanlı'dan bu yana hep var...

Kardeşlerim

Geçmişte izlediğim bir banka reklamında Kamil karakteri vardı. Bu arkadaş sağda solda avera avera dolaşıyordu. Parasız kalınca sağdan soldan borç para arıyordu. Çaldığı kapılar yüzüne kapanınca, devreye banka giriyor "yok öyle bir dost Kamil" diyerek kredi kartını gözünün içine sokuyordu.

Sonrasında mı?

Onu da iliği emilen, ümüğü sıkılan bizim Kamil'e sorun!

Gerçi bugün bir çoğumuzun hali pür melali Kamil'den farksız...

Aslında her şey amerikan süt tozuyla başladı, ama bizler gerçekte kâmil olamadığımızdan o dönemlerde anlayamadık bugünün geleceğini...

Farkına vardığımızda ise, kimimiz markette  kimimiz benzinlikte 3-5 lira nasıl kar edebilirimin, kimimiz üretmeden tüketmek,  kimimiz çalışmadan kazanmak, kimimiz kul hakkı,  kimimiz de rant hesabındaydı.
 


Son söz;

Çok geç olmadan anlayın, görün, titreyip kendinize gelin.

Bize bizden başka dost yok!

Bizim birbirimizle meselemiz de yok.

Meselemiz bizim coğrafyaya burnunu sokanlarla, bizi birbirimize düşman edenlerle. Kin ve nefret ikliminde kendi çıkar düzenini kuranlarla..

Dün Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da Suriye'de.. bugün de Ukrayna'da yaşananlar bu hakikatın birer örneğidir.

Biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Birlikte kurduğumuz bu ülkeyi hep birlikte güzel yarınlara taşıyacağız.

Bunun formülünü arayıp bulmak, başarmak için taa uzaklara gitmeye gerek yok!

Hemen her makam koltuğunun arkasındaki duvara bakmak;

Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız var; çalışkan olmak.”

ifadelerini içeren Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini hem aklımıza, hem vicdanımıza yazıp unutmamak yeterli...

Selametle..


İNSANLIĞIMIZA AĞLANACAK VE UTANILACAK MANZARADIR BU!