Market kasasında bir enflasyon hikâyesi

Son 14 aydır sürekli enflasyon düşüyor deniliyor, denilmesine de biri çıkıp neredeyse hemen her gün değişen şu fiyat dalgalanmalarını, bu etiket-kasa farklarını bir anlatsa da, sabit gelirliler de hesabımızı kitabımızı ona göre yapsak.

Bugün yine yolum, hepimizin bildiği o üç harfli marketlerden birine düştü.

Hani her daim elimizin gittiği, çayın, kahvenin yanına iki lokmada biten o tanıdık ürün var ya, onun etiketinde fiyat yarı yarıya inmiş! “Bu fırsat kaçmaz” dedim, sepetime birkaç tane attım.

Kasanın arkası ürünlerde “indirim” diye bağıran kâğıt havluları da görünce, “Evde lâzım olur” diyerek bir paket de ona ekledim.

Ama iş kasaya gelince, hesap çarşıya uymadı.

Fişteki toplam, benim kafamda yaptığım hesabı neredeyse ikiye katlamıştı.

Kasiyere, “Etiket fiyatı böyle değildi” dedim.

Genç kasiyer, yorgun bir ifadeyle, “Yalnız çalışıyorum, etiketleri değiştirmeye yetişemiyorum” dedi.

Hak verdim, kolay mı koca markette tek başına koşturmak?

Hem kasiyerlik yapmak, hem arda kalan zamanda etiket değiştirmek kolay olmasa gerek.

Ama içim de yanmadı değil.

Neticede, aldıklarımı tezgâhta bırakıp, “Allah kolaylık versin” diyerek marketten çıktım.

Siz siz olun, market alışverişinde etiket fiyatıyla kasa fiyatını mutlaka karşılaştırın.

Zira bu devirde, gözünüzü dört açmazsanız, cüzdanınız habersiz hafifleyiverir.

Gelelim asıl meseleye;

Hani 14 aydır “enflasyon düşüyor” diye müjdeler veriliyor ya, peki niye market raflarında fiyatlar her gün değişiyor?

Dün aldığın ürünü, bugün aynı fiyata bulamıyorsun.

Sabit gelirli vatandaş, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demez mi?

Biri çıkıp neredeyse hemen her gün değişen şu fiyat dalgalanmalarını, bu etiket-kasa farklarını bir anlatsa da, sabit gelirliler de hesabımızı kitabımızı ona göre yapsak.

Velhasıl, marketten elim boş döndüm ama aklım karmakarışık!

Selâmetle…