BAŞBAKAN Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, tatilini geçirdiği Güre'de gazetecilere yaptığı açıklamada, internet medyasında çalışan gazeteciler için yasal düzenlemeler yapacaklarını, internet medyası çalışanlarının da sarı basın kartı almalarını sağlayacaklarını söyledi.

GAZETECİLER İÇİN TCK DA DÜZENLEME YAPILACAK

Bakan Arınç, 2004 yılında yürürlüğe giren 5187 sayılı yeni Basın Kanunu’nun, bugüne kadar çıkan en özgürlükçü Basın Kanunu olduğunu belirterek, bu kanunla basın özgürlüğünün sağlanmasına yönelik önemli düzenlemeler getirildiğini, gazeteciler lehine özellikle cezalar konusunda ciddi değişiklikler yapıldığını belirtti.

Arınç, "Biz Basın Kanunu, özgürlükçü bir kanun olarak çıkarttık, bu güne kadarda bir şikayet gelmedi. RTÜK Kanunu, 1994’ten bu yana 16 yıldır değiştirilmeyi bekliyordu, onu tamamen yeniledik. O da geçtiğimiz Mart ayında tasdiklenip, yürürlüğe girdi. Şimdi internet medyasını ele aldık. Basın çalışanlarının özellikle şikayet ettikleri, Türk Ceza Kanunu’nun 3’üncü ve 4’üncü maddesiyle ilgili yeni bir düzenleme yapacağız. Bunlar, ’haberleşmenin gizliliğini ihlal’den tutunuz, ’adli soruşturmanın gizliliğini ihlal’den, ’adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ten haklarında dava açılan gazeteci arkadaşlarımızın haklarındaki şikayetlerini asgariye indirecek, yine özgürlükçü ve daha ileri demokrasi anlayışıyla yeni düzenlemeler yapacağız. Geçtiğimiz meclis kapanmadan çıkaramadığımız değişiklikleri bu kez inşallah Ekim ayını takiben hemen ele alıp çıkarmak istiyoruz" dedi.

CEZAEVİNDE 'ADI GAZETECİ’ OLAN 30 CİVARINDA İNSAN VAR

Yasakların ve sansürlerin çağdaş demokrasilerde hayat hakkının bulunmadığını, basının halkın gözü, kulağı ve sesi olduğunu vurgulayan Bakan Arınç, "Bugün cezaevinde hükümlü olarak bulunan, adı gazeteci olarak geçen 30 civarında insan var. Bunların çoğu Terörle Mücadele Kanunu’na aykırı fiillerinden dolayı hüküm giymişlerdir. Elimizde listeleri var, bunları herkes biliyor. Terör örgütünün propagandasını yapmak, terör örgütünün eylemlerine katılmak, örgüte lojistik destek sağlamak gibi bir takım suçlamalar var. Bağımsız Türk mahkemeleri karar vermiş. Ve bunlar, karşılarında gazeteci sıfatını taşımalarına rağmen Terörle Mücadele Kanunu’na aykırı hareket ettikleri için ceza almışlar. Burada dürüst olmamız gerekir. Türkiye, terörle mücadele eden bir ülke. 30 yıldan bu yana bu acıyı içimizde hissediyoruz. En sonunda bildiğiniz gibi 13 tane kardeşimiz, canımız, Mehmetçiğimiz kahpece alçak bir şekilde şehit oldu, arkası da gelmiyor. Bazen bir sokak ortasında, sivil kıyafetler giymiş uzman çavuşları katlediyorlar. Bir başka yerde bir talebe yurdunu kundaklayarak, molotof kokteyli atarak. Bir başka yerde başka bir terör eylemi yapabiliyorlar. O yüzden Terörle Mücadele Kanunu var. Bu kanun, basın yayın yoluyla terör örgütünün yani şiddete dayalı örgütün propagandasının yapılmasını, onun desteklenmesini, ona eylemlerinde kahraman muamelesi yapılmasını yasaklıyor. Dolayısıyla gazeteci arkadaşlarımızın görevlerini yaparken, bu kanun hükümlerine de uygun davranması gerekir. Özetle şunu söyleyeceğim; hepimizin kalemi var. Kalemi silah olarak kullanmayacağız. Hepimiz görevimizi yapacağız ama terör örgütüne destek olabilecek ne bir yazı, ne bir haber, ne bir manifesto, ne bir bildiri yayınlama içersinde olmayacağız. Kalemimizi hiçbir zaman terörün aleti olarak kullanmayacağız" diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi