TÜRKİYE kimleri kurban vermedi ki,

sağı-solu belli olmayan terör belasına.

Seksen öncesi kardeş kardeşe kırdırıldı.

Nice değerli isim kurşunlara hedef oldu.

Suikastlara kurban gitti.

Gün Sazak, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, İsmail Gerçeksöz, İlhan Darandelioğlu, Necip Hablemitoğlu gibi değerli beyinler parçalandı!

İhtilal sonrası da sürdü bombalamalar, katletmeler.

Uğur Mumcu kurbanlardan biriydi..

Öldürülenler

özel olarak kimsenin düşmanı değildi.

Ülkeyi seven her vatandaş gibi,

Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü,

birlik beraberliğini, barışını, kardeşliğini ve demokrasiyi savunmaktan başka gayeleri bulunmuyordu.

Sırf bu yüzden terörizmin hedefi oldular.

Şimdi bir soru:

Gerek sağ, gerekse sol görüşü benimseyip toplumsal barış ve uzlaşmayı savunma noktasında birleşen bu isimleri kimler niçin öldürtmüş olabilir sence?

Sen bu soruya nasıl cevap verirsin bilmem,

ama benim görüşüm şu:

Düşünen, okuyan, sorgulayan,

söyledikleri ve yazdıklarıyla vatandaşı bilgilendiren,

olayların perde arkasını gösteren beyinleri öldürtenlerin tek bir amacı vardır:

Görme..

Konuşma..

Yazma..

Sorgulama..

Yoksa ölürsün...

Ulaştılar amaçlarına..

Ta ki 15 Temmuz’a kadar.

Kuklacılar ve kuklalar duvara tosladı milletin aydınlattığı o karanlık gecede..

O günden bugüne hiçbir şey eskisi gibi değil ülkede.

NE KADAR AZ BİLİRSEN

O KADAR ÇOK YAŞARSIN

Uğur Mumcu katledileli 29 yıl oldu.

O gün ülkeyi yönetenler,

katillerin yakalanması için namus sözü verdi.

Mecliste Araştırma Komisyonu kuruldu.

Dönemin Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in de içinde yer aldığı komisyon uzun yıllar görev yaptı.

Ardından rapor hazırlamıştı.

Sonuç;

Sıfıra sıfır, elde var sıfır şeklindeydi.

YAZIK OLDU.. BOŞUNA ÖLDÜRDÜLER..

Komisyonun görüşüne başvurduğu kişilerin birbirinden ilginç ifadeleri o günkü haliyle aklımda.

Yeraltı dünyasına meraklı olanlar Tevfik Ağansoy ismini iyi bilir.

Mafyacı-çeteci takımının hesaplaşmaları sırasında 1996'da öldürüldü.

İşte o Ağansoy’un eşi, Hülya hanımı da dinledi Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu.

Hülya hanım, Mumcu'nun bir kitabını okuduğu sırada, eşine hitaben;

İyi araştırmacı gazeteciymiş. Her şeyi çok iyi yazmış” dediğinde

Tevfik Ağansoy;

Yazık oldu, boşuna öldürdüler” karşılığını veriyor.

Hülya hanım bunun üzerine şu soruyu yöneltiyor eşine:

- Kim öldürdü?

Eşinin yanıtı kısa ve öz:

- Ne kadar az şey bilirsen o kadar çok yaşarsın..

Tevfik Ağansoy da bu suikastla ilgili çok şey bildiği için mi öldürüldü acaba?

MUMCU'YU ABD Mİ ÖLDÜRTTÜ?

Uğur Mumcu gazeteci-yazarlığı yanı sıra iyi bir hukukçuydu.

Hak etmediğini kazananlara karşı çıkar, ülkeye yönelik ihanetleri sevmez ve sessiz kalmazdı.

İspat edemeyeceği olayları, belgesi olmayan konuları yazmazdı.

Gazetecilik yaşamında hep silah kaçakçıları, mafya, terör grupları ve onların arkasındaki güçlerle uğraştı.

Devlet-Siyaset-Mafya” ilişkilerini gün yüzüne çıkaran “Susurluk Skandalı”nın baş kahramanı Abdullah Çatlı’nın kim olduğunu bu kazadan yıllar önce açıkladı.

FETÖ’nün de gerçek yüzünü ortaya koyan iki-üç gazeteciden biriydi.

Türk Ordusuna Fetöcülerin sızdığını, bunun gelecekte büyük sıkıntılar getireceğini 15 Temmuz'dan hayli uzun yıllar öncesi yazdı, uyardı!

Lâkin 15 Temmuz hain kalkışmasına kadar hepimiz uyuduk!

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ARKASINDAKİ GÜÇ

Uğur Mumcu’nun yazılarında genellikle terör örgütü PKK’nın iç ve dış bağlantılarının üzerinde durduğu, ayrıca ABD’nin oyunlarına dikkat çektiği biliniyor.

Katledilmeden 17 gün önce Mumcu, şöyle bitiriyordu bir yazısını:

Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ile Mossad’ın Kürtler arasında?

Yoksa CIA ve Mossad, anti emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

Irak, Afganistan, Suriye, Libya, gibi ülkelerde yaşadıklarımızı, ta 80'li yıllarda yazmıştı “sakıncalı piyade”.

ABD'nin Ortadoğu’ya yönelik hesaplarını belgeleriyle yazıp paylaşmıştı 40-45 yıl öncesinden.

Kısacası

Çok şey biliyordu Uğur Mumcu.

Bildiklerini devleti ve milletiyle paylaşıyordu.

Susturulması gerekiyordu, susturuldu..

★ ★ ★

BİR GÖNÜL İNSANI,

DEVLETİN ŞEVKATLİ YÜZÜ:

GAFFAR OKKAN

..ve bugün Uğur Mumcu ile birlikte, yine benzeri suikast sonucu öldürülen "gönül insanı" Emniyet Müdürü A. Gaffar Okkan’ın da şehadetinin 21. yılı.

Her şart ve koşulda Devletinin ve milletinin emrindeydi Sakaryalı polis şefi.

Şöyle ki,

1990'lı yıllar Güneydoğuda faili meçhul cinayetlerin arttığı, halkla devletin arasının kopma noktalarına ulaştığı dönemlerdi.

Diyarbakır'a atanan Gaffar Okkan, halkla emniyet güçlerinin göz göze bile gelemediği dönemde görevine başladı.

"Diyarbakır halkına eziyet edeni yakarım" olmuştu ilk sözlerinden biri.

İcraatlarıyla insanların polise, dolayısıyla devlete bakış açısını değiştirdi. Bölge halkının gönüllerini fethetti.

Faili meçhul cinayetleri aydınlattı, katillerin gerçek yüzlerini hem halka, hem dünyaya gösterdi.

"Terör örgütlerinin bu coğrafyada yaptığı eylemlerde, 'bu eylemleri devlet yapıyor' imajı yaratıldığını tespit ettik" sözleri bir gerçeğin ilanı gibiydi.

Sırf ülkesinin ve milletinin birliği ve dirliği amacıyla üzerine vazife olan işleri yaptığı için terör örgütünün hain, kalleş suikastında şehit düştü.

Eskiden PKK korkusundan kepenk kapatan esnaf, o gün bir polis öldüğü için kepenk kapattı.

On binlerce kişi onu andı, arkasından ağladı.

Saygıyla, rahmetle anıyorum tüm demokrasi şehitlerini.

Siz siz olun,

her şart ve koşulda, ülkemizin ve milletimizin birliği ve dirliği için çalışan, çabalayanların yanında saf tutarak emperyalist güçlerin kayığına su taşıyanlara prim vermeyin.

Unutmayın, unutturmayın güzel insanları...

24 Ocak 2022 | Balıkesir | Ramazan DEMİR