MEB, Danıştay’a çok kızmış. Temyiz dilekçesinde bu kızgınlık her satırda hissediliyor. Temyiz gerekçelerinde ileri sürülen hususların tümü kızgınlığın izlerini ortaya koyuyor. İkisini de bir an şahıs olarak düşünelim; “Taşfırın Haluk” ağzıyla ifade etmek gerekirse, MEB, Danıştay’ın “ağzını burnunu kıracak”; hukukilikten uzaklaşıp o hale gelmiş dilekçe!

Temyiz gerekçelerine bir göz gezdirelim…

Andımız çağdışıymış ve keza bilimsel de değilmiş… Andımız’ın okunması faşizm ve komünizm uygulamalarına benzermiş… Okulların ideolojikleşmesi ve askerileşmesine Andımız sebep olmuş.. Türk ulusal kimliği tarih sahnesine çok geç çıkmış… Türkler, çağdaşı uluslara göre ulus bilincine en geç ulaşan toplulukmuş… Öğrenci Andı işlevselliğini yitirmiş çünkü artık Türk kimliğini kazanmışız… Cumhuriyetin ilk yıllarında bu anlaşılabilir bir durummuş ama artık çağdışıymış… Kafaya vura vura öğretmekmiş… Okullarda artık aleni hiçbir ideoloji savunulmamaktaymış.. Askeri bir disiplin uygulaması da bulunmamaktaymış… Yeni kuşak kendine empoze edilmek istenen düşüncelerden hoşlanmazmış…  Papağan gibi söyletmekmiş…Andımızda yer alan ifadelere dair yanlış anlaşılmalara sebep olacak yaklaşımların önüne geçilmesi amaçlandığı için Andımız kaldırılmış…

Sonu yok dilekçenin…

11 sayfa!

Çok kızmış MEB çok!…

Yüksek Yargı, bu kızgınlık etkisiyle mi, hukuk normları çerçevesinde mi konuyu irdeleyecek , kısa süre içinde göreceğiz.

Lakin temyiz dilekçesinden altını çizmemiz gereken birkaç kelime var.

Örneğin, şu çağdışılık meselesi.

Onlarca yıl okunmuş Andımız, 1933’den taaa 2013’e kadar….

O zamana kadar hiç çağdışı değilmiş, o zamana kadar bilimselmiş, o zamana kadar Türk kimliğimiz yokmuş, o zamana kadar hiçbirimiz papağan değilmişiz, o zamana kadar hiçbirimize askeri ideoloji  empoze edilmemiş… O zamana kadar işlevi varmış… O zamana kadar kafamıza vurulmamış…

1933….2013….

2013 çözüm süreci…

Tak Andımız kalktı.

Birden bilimsel olmaktan çıkıvermiş Andımız, birden 2013’de çağdışı oluvermiş…

Aniden, apansız, vahiy inercesine!

Andımız çözüm sürecinin kurbanıdır.

Andımızı ortaokullar ve liseler değil sadece ilkokul öğrencileri okumuştur… Bizden önceki kuşaklar okumuş, bizler okumuşuz, bizden sonrakiler 2013’e kadar okumuştur…

İlkokul öğrencilerine belli değerleri vermektir Andımız, empoze değil.

Andımızın hiçbir kelimesinde eleştirilen  manasıyla “ideoloji” bulamazsınız, “çağdışılık” göremezsiniz…

Andımızda kötü bir şey yoktur.

Türküm demek, doğruyum demek “kötü” değildir, empoze hiç değildir, askeri kafa ile bakmak da değildir.

Neyi nereden gördüğünüzle, neye nasıl baktığınız ile ilgilidir bu yanlış bakış açısı…

Doğrudur, “doğruyum” demekle insanlar doğru olmuyor.

Ama bu örneklemeyi her şeye uyarlamak da mümkündür o zaman. Siyasetçiyim demekle siyasetçi olunmuyor, Müslümanım demekle Müslüman olunmuyor, hukukçuyum demekle hukukçu olunmuyor…

Ama “Andımız”da kötü bir şey yoktur.

Ne ırkçılık vardır, ne ideoloji.

Bırakın ilköğretimin cıvıltısı devam etsin.

Ne zararı var?.. Zarar mı görmüş öğrenciler bundan, ırkçı militan mı olmuşlar?..

Mustafa Kemal Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda iki hususun önemine dikkat çeker:

Türk Kimliği… Türk Dili….

Dil bittiği zaman o ulus biter… Kimliksiz bir ulus ise dümenini kaybetmiş yelkenliye benzer, kayalığa vurur batar.

Türk kelimesinden ırkçılık da, faşizm de, komünizm de çıkmaz.

Çıkartamazsınız.

Türk kelimesi geniş üst kimliktir ve Andımıza salt bu sebeple karşı çıkılıyorsa o zaman sıra  “Gençlik Marşı”na da gelir, bir süre sonra “dağ başını duman almış”dan faşizm fışkırıyor dersiniz!.

Nasıl İzmir Marşı’ndan haz edilmiyorsa, nasıl 10.Yıl Marşı sevilmiyorsa, nasıl Vardar Ovası Türküsü dahi rahatsız ediyorsa…

O zaman sonu gelmez bunun…

Andımız masumdur.

Türk kelimesi aynı Fransız gibi, Alman gibi ortak paydadır.

Bizim dışımızda da başka bir millet kendi değerlerini böylesine küçümsemez, hor göstermez, kendi kendini çağdışı bulmaz!

Asıl “akıl dışılık” budur.

En büyük yanlış; kenetleneceğimiz ve “Türk’üm” diye haykıracağımız yerde kutuplaşmaktır!

Tüm Marşlarımız “millidir”, “yerlidir”, “bizi anlatır”, “sonsuza dek gururumuzdur.”