Döviz kuru endeksli ekonomik saldırı İktidarın son aldığı karar ile durduruldu. Devletin çöktüğü, memleketin yıkıldığı, batıp-bittik yaygaraları ve giderek yoğunlaşan umutsuzluk algıları bir anda durdu. Alınan mevduat yöntemi kararı bir süre döviz kurları üzerinden yürütülen operasyonları engelleyeceğe benziyor.

Felaket tellalı değilim. Ama her ihtimali düşünerek tedbirli olmak zorundayız. Tek cephedeki savaşla zafer de kazanılmaz, hezimette yaşanmaz. Zafer topyekûn savaşın sonunda kazanılır. Kuşkusuz zaferin sonucunu cephelerdeki başarı belirler ama daha savaş bitmediğine göre rehavet sonumuz olur.

Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’ndan Çanakkale’de, Filistin Cephesinde, Kut’ül Amare’de destanlar yazarak elde ettiğimiz zaferlere rağmen koca imparatorluğun tarihe gömülmesi gibi. Elimizde sadece bu zaferlerin destanı kaldığı gibi.

Asgari ücretle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın herkesimi memnun eden açıklamasından sonra döviz kuru üzerinden nasıl ki yoğun bir saldırı yaşandı. Bir anda asgari ücretin açıklanması ile oluşan iyimser havayı tersine çevirdiler. Şimdi ikinci tedbir paketi ile oluşan ve bir süreliğine işe yarayacağa benzeyen gelişmenin ardından daha sinsi saldırıların gelmeyeceğinin garantisi yok.

Şu çok açık bazı güç odakları için 2023’e giden yolda ülkenin batması, vatandaşın fakirleşmesi, devletin zafiyeti hiç önemli değil. Amaçlarının gerçekleşmesi için her türlü yol mubah. O nedenle karşımızda kural tanımayan güç odakları ve onların içeride maşaları ile savaşta olduğumuz unutulmasın.

Şu gelişmelerde gösterdi ki asgari ücret ve son mevduat operasyonları hem iktidarın hem de devletin Türkiye’ye yönelik saldırılara karşı çok ciddi tedbirleri hazır. Bu sevindirici bir durum. Daha işin başındayız. Bu nedenle karşıdan hangi hamlelerin geleceğini, bu hamlelere karşı hangi tedbirlerin devreye gireceğini biz bilmiyoruz. Fakat bilenler biliyor.

İşte bu savaşta hem iktidarın hem de devletin paralel hareket ederek halkı ezdirmeden vatandaşın fakirleşmesini önleyerek mücadelesi şarttır. 2023 seçimlerine giderken en büyük yumuşak karnımız vatandaşın cebi, mutfaktaki yangın ve alım gücünün düşmesidir.

Son yıllarda Türkiye’de belli üretim alanlarında elde edilen başarı Avrupa ülkelerini ciddi telaşa sevk ettiği konuşuluyor. Bu sebeple Avrupa’da birçok fabrikanın rekabet edemediği için kapandığı bu alanda yoğun bir işsiz oluşmaya başladığı bilgileri geliyor.

AB’nin Türkiye’ye ön gördüğü %12’lik ticaret hacminin son yıllarda hızla %17-18’lere çıkışı ile bu telaşın arttığından bahsediliyor. Bu oranın gelecek yıllarda %35’lere dayanması halinde Türkiye’nin dizginlenmesinin imkânsız hale geleceği yorumları yapılıyor.

Son dönemdeki döviz kuru üzerinden yaşadığımız operasyonlar Türkiye’de halkın fakirleştirilmesini amaçladığı açık.Temel amacın ise Avrupa’nın bazı alanlarda Türkiye’ye kaptırdığı sektörlerini geri almak olduğu vurgulanıyor.

Şu kesin önümüzdeki günlerde çok çetin her alanda savaşlar hızlanacak. Bugün yaşadığımız ekonomik savaş farklı cephelere yönelecek. Hatta bölgede sıcak savaş çıkaracak kadar ileri gidecekleri de açık. Karşımızdaki güçlerin pes etme gibi bir lüksleri yok.

Bu aşamada iktidarın halkın anlayacağı, vatandaşında desteğini kazanacak şekilde gelişmeleri topluma izah etmek zorunluluğu var. Ne kadar haklı olursa olsun yapılan mücadelenin ciddiyeti topluma yeterli düzeyde anlatılmadığı takdirde toplum desteği zayıf kalır.

Aslında son dönemde yaşadığımız durumun bir nedeni de toplumun beklediği paralelde bilgilendirmelerin yapılamamasıdır.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…