Sadece bana mı öyle geliyor?

Sadece ben mi öyle görüyorum?
CHP kucağında ve evinde büyüttüğü, evinde besleme yaptığı HDPKK’ya teslim olmuş, CHP’nin idaresini dağda, sokakta ve evde terör estiren HDP almış.
CHP seçmeni için bu hiç önemli değil.
Türkiye’de merkez sağ sürekli yeni yapılanmalarla kendini yenileyip geliştirirken, Seçmeni farklı seçimlerde farklı partilere oy kullanarak hür iradesini sandığa yansıtabilirken;
Merkez solda darbe şakşakçılığına, inanç özgürlüklerine pranga vurmaya, terör besleyiciliğine, devlet düşmanlığına ve yıkıma kayan bir SOL seçmen yapısı var.
SOL seçmen Türkiye’nin en bağnaz, en örümcek kafalı, en köhnemiş zihniyetli seçmeni olma konusunda çağ atladı.
Artık Atatürkçü ve milliyetçi söylemleri sadece dillerinde kalmış, kendilerini gizlemek için perde olarak kullanmaktalar.
İradeleri nefretlerine hapsedip, kendilerinden olmayanları aşağılayıp, kendlerine destek veren her türlü hainliğe kucak açar oldular.
Milliyetçi ve maneviyatçı söylemlerle sağ parti olduklarını iddia edip, bu kokuşmuş birleşmenin içinde olanlara zaten diyecek hiçbirşeyimiz yok. O partilerin yönetimleri projenin as elemanları, seçmenleri de aldatılmışlar güruhu.
Dağda kafası ezilen yılanın kuyruğu TBMM bütçe görüşmelerinde sağa sola çarpıp can çekişken, yılanın yanında olan hatta yeni yılan başı olmaya aday olan CHP’yi hepimiz ekranlardan izledik.
Muhalefet muhalefet olmaktan farklı bir pozisyon alarak, gerek içişleri bakanı Süleyman Soylu’ya, gerek sanayi bakanı Mustafa Varank’a terörle mücadele ve sanayi hamlelerine karşı çirkin tezahürata ve yuhalamarına PKK’nın meclis uzantısı başı çekerken, CHP’nin onlardan daha yüksek ses verme yarışına girdi.
1999’da “Bu kadına haddini bildirin!” diyerek, seçilmiş milletvekilini genel kurul salonundan kovan demokrasiden mahrum dikta zihniyet hala dipdiri yaşamakta ve o meclis koltuklarını işgal ederek, kandilin meclisteki son kalıntılarının kuklası olmaktadır.
CHP&HDPKK’nın dağda yapılan operasyonlara Meclis sıralarından avuçlarını patlatırcasına protesto etmelerine Süleyman Soylu’nun göğsünü gere gere yüzlerine karşı verdiği cevabı yıllarca vermek ümidiyle....
“Ohhhhhh!! Ohhhhhh! Ohh olsunnn!”