Kur’an-ı Kerim’in ilk emri ne?

Oku.

Bizim Diyanet ne diyor öğrencilere ücretsiz dağıttığı kitapta:

Eğitim seviyesi arttıkça dinden uzaklaşılıyor.

Bravo yani Diyanet’e; gündemde kalmayı biliyor; habire Diyanet’ten bahseder olduk farkında mısınız?..

Akıl seviyesi vasat olan biri bile bu çelişkiyi anlar.

İlk emri “oku” olan dinimizin diyanet’i , eğitim ile dindarlık arasında ters ilişki olduğundan bahsediyor.

Oysa…

Türkiye’nin başına ne geliyorsa, ne kadar geri kalmışlığımız ve başarısızlığımız varsa okumamaktan kaynaklı değil mi aslında?..

Okumadığımız, bilgilenmediğimiz, aydınlanmadığımız için çoğu konuda kahve kültüründen ileriye geçemiyor değil miyiz?..

Ekonomide, çevrede, siyasette, hukukta, güzel sanatlarda, eğitimde, bilimde, yüksek öğretimde…

Futbolda bile…

Sorunumuz okumamak değil mi?..

Hele hele dinde?..

Okumadığımız için İslam bu halde değil mi?..

IŞİD, İslam adına cihat yaptığını söylüyor, memlekette sayısını bilemediğimiz kadar tarikat var, sürükleyebildikleri kadar insanı alıyorlar arkalarına, güya İslam adına…

FETÖ var işte karşımızda.

Okumadığımız için, gerçek bilgiye erişilmediği için, işine gelen işine geldiği gibi yorumlayıp sürü psikolojisiyle topluluklara gaz veriyorlar…

İstendiği gibi konuşuyorlar, istenildiği gibi davranıyorlar, hepsinin yorumu birbirinden vahim.

Türkiye’de Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini kaç kişi okumuştur?..

Kaç kişi tefsirini okumuştur?

Türkiye’de milyonlarca insan eğer Kur’an-ı Kerim’i ve tefsirini Türkçe mealiyle okusa Türkiye’de din böylesine kolay kullanılabilir hale gelebilir, tonlarca tarikat türeyebilir miydi?..

Diyanet’in dağıttığı kitapta ekonomik sıkıntıda olan gençlerin daha fazla ibadet ettiği savunuluyor.

Tahsil ile dindarlık arasında ters yönlü ilişkiden bahsedilebilir” deniyor.

Oysa…

Diyanet tam aksini demeliydi; “ülkemizin geri kalmaması için herkesin her daim okuması gerek, özellikle dinimizin tam anlaşılması için, Kur’an-ı Kerim’in ilk emrinde dediği gibi her zaman okunması gerek, Kur’an’ın anlamını okuyarak öğrenmeli ve ona göre ibadetimizi yapmalıyız”

Demeliydi.

Dememiş.

Tam aksini demiş:

Oku’ma!

Oysa Kur’an-ı Kerim okundukça, anlamı anlaşıldıkça, içine girildikçe gerçek mucizeleri görülüyor. Ve gerçekten okuyan insan, asıl okuyan insan, Kur’an’ı anladıkça dine daha çok yaklaşır, eğitim seviyesi arttıkça uzaklaşmaz. Eğitim seviyesi yüksek olan insanlar sadece tabuya, vesveseye, yalana, yanlışa, İslam’a aykırı şeylere, her kulağa fısıldanana inanmaz, kendine rehber olarak Kur’an-ı Kerim’i alır, kendi inancını kendi yaşar, kendi ibadetiyle ve vicdanıyla başbaşa kalır ve kimsenin hayatını da sorguya çekmez.

Eğer dini ilk kaynağından araya başkalarını koymadan okuyarak anlayabiliyorsak zaten bu seviyede olmazdık.

İslam da, tüm İslam ülkeleri için geçerli, bu durumda olmaz, Müslümanlar birbirini boğazlamaz, onun bunun piyonu olmazlardı.

Cehaletle beslenmek kolaydır.

Cahil bir toplumu yönlendirmek kolaydır.

Cahil bireyler üzerinde dini kullanmak kolaydır.

Fakir bireyler üzerinde dini kullanmak kolaydır.

Diyanet ekonomik sıkıntıda olan insanların daha fazla ibadet ettiğini vurgulamış.

Oysa sadece ekonomik değil, her tür sıkıntıda olan insan daha fazla ibadet eder, dua eder. Çünkü dua bir sığınma, bir yardım ve bir yalvarıştır. Çaresizlikte doğal olarak daha çok Allah’a sığınma ihtiyacı doğar insanda. Ama gerçekten inanan samimi insanda.

Yoksa haram ye, faize tap, kul hakkı altında kal, yalan söyle, çal, çırp, sonra her yıl Hac’ca git; kim kimi kandırabilir ki?..

Ne kadar hazin bir tablo var karşımızda?

Diyanet; temsil ettiği dinin ilk emri olan “oku”yu unutup, “oku’ma” diyor.

Oysa okudukça anlar insan Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere yaşamı.

Okumadıkça çıkış yok!

Ne halde olduğumuz şu halimizden belli değil mi?!

Diyanet’in dediği bile Kur’an’ın ilk emrinden bihaber olunduğunun göstergesi değil mi?..

Bir kurum kendi içinde böyle çelişebilir mi?

Bravo!!