Lâ-yüs’el(!) Özlem Zengin ile, gerici İmam(!) Boynukalın hocanın çatışması şahsi değildir...

İnsanoğlunun kafasının güzelliğine göre evirebildiği Beşeri hukuk ile Yaratıcının yarattığına hükmettiği ve yolunu çizdiği İslam Hukukunun çatışmasıdır.

Dün “Huzur İslamdadır” diye arabalarımızın arka camlarına yazarak yolumuzu, yönteminizi anlatmaya çalıştığımız ve bunu dünyaya ilan etmeye çabaladığımız iki kelime #BizimMahallede bile karşılığını bulamaz hale gelmiş.

“Mihrapta okunan ayetler, cami dışına çıkamasın, hele hele sosyal medyada yazılmasın” düşüncesi geride bıraktığımız 80 yılın jakoben hareketlerin kalıntısıdır.

Neymiş?

“Zamanı değil!” miş..

Neyin zamanı değil?

İslam’ın sosyal hayata olan hükmünü söylemek ne zamandan beri zamansız oldu?

Gizli irşad ve tebliğ, vahyin gelişinin 10. yılında sona ermedi mi?

Şu Mekkî ayet değil miydi artık açık açık tebliği emreden?

Sen, sana buyurulanı açıkça duyur, müşriklere aldırış etme!” (Hicr 54)

Muhafazakar feminizm ve İstanbul’da yapılan sözleşmeler gözünüzü o kadar kör etmiş ki, Boynukalın Hoca’ya “Şimdi sırası mı bu ayetin?” deme cüretini de gösterebileceğinizi ummamak mümkün değil.

Neymiş?

“Herkes kendi işini yapmalı” mış...

Bak bu doğru...

Herkes kendi işini yapsın..

Sen Beşer’in mukallitliğini yap,

Boynukalın hoca da İslam Hukuku’nun sözcülüğünü.

Hem ona öyle denmez;

Boynukalın hoca adına nefret edeceğin bir cümle ile biz verelim sana cevabını;

“Elinin hamuru ile erkek işine karışma”...