SİZ BUNA GAZETECİLİK Mİ DİYORSUNUZ?

Gazeteci Enver Aysever’in YouTube yayınında kullandığı ifadeler, Türkiye’de basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Aysever, yayında söylediği “Sağcılık suçtur. Sağcı olduğunuz zaman ahlaksız olursunuz ya da ahlakınız ahlaksızlık olur” sözleri nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla tutuklandı.

Peki Aysever tam olarak ne demişti:

“Cumhuriyet'in ahlakını bozan, Menderes'ten bu tarafa gelen bütün sağcılardır. Sağcılık suçtur. Sağcı olduğunuz zaman ahlaksız olursunuz ya da ahlakınız ahlaksızlık olur. O yüzden gelin, sağcılarla mücadeleye siz de katılın. Sağcılığın kriteri yoktur; vicdanı yoktur, din tacirliği yapar, milliyetçilik tacirliği yapar. Bir vicdanlı insan gördüğünüz zaman, o solcudur. Solcu olmak insan olmanın birinci koşuludur.”

Bu ifadelerin ardından bazı kesimler her zamanki gibi sahneye çıktı:
“Basın susturulamaz”, “Türkiye’de basın özgürlüğü yok”, “Gazeteciler hedef alınıyor”…

Allah aşkına, bu sözlere şöyle bir bakın.

Bunun neresinde gazetecilik var?

Bunun neresinde fikir özgürlüğü var?

Aysever sözleriyle, toplumun bir kesimini açıkça hedef gösteriyor.

Bu, eleştiri değil; düşmanlaştırma.

Bu, fikir özgürlüğü değil; halkı kin ve düşmanlığa tahriktir.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir gazeteci, kendi vatandaşına “suçlusunuz, ahlaksızsınız” diye hakaret ederek bunu gazetecilik faaliyeti diye sunamaz.

Hiçbir ülke buna “basın özgürlüğü” demez.

Ben işin sağcı/solcu veya yargı yönünde değilim. İnsani yönüyle bakmaya, anlamaya çalışıyorum meseleyi.

Tutuklama kararı yargının işidir; bu konuya hukuk karar verir.

Ben ilk duyduğumda bu sözleri “deli saçması” olarak nitelemiştim.

Bugün de aynı noktadayım.
Bir güzel saçmalamış Aysever!

Elbette, saçmalamak bir suç değildir; keşke mesele burada kalsaydı. Ancak toplumun yarısını kriminalize eden, hedef gösteren, nefret söylemine varan ifadeler dünyanın her yerinde ciddi bir karşılık bulur. Böyle durumlarda önce akıl sağlığının yerinde olup olmadığına bile bakılır. O sebeple tutuklama kararı vermeden önce ruh hastalıkları uzmanına mı sevk edilseydi acaba diye düşünmüyor da değilim.

İşin bir başka boyutu ise şu:
Dünyada basının en özgür olduğu ülkelerden biri aslında Türkiye’dir.

Çünkü başka nerede görebilirsiniz, kendi ülkesine, kendi milletine ve değerlerine bu kadar yabancılaşmış bir medya?

Başka nerede görebilirsiniz, yargısız infazları, itibar suikastlarını “gazetecilik faaliyeti” diye pazarlamaya çalışan bir yapı?

Maalesef, bizde var.

Sonuç olarak ortada gazetecilik yok; ortada fikir özgürlüğü yok.
Ortada sadece kutuplaştırıcı bir dil, nefret söylemi ve toplumun bir kesimini kriminalize etme çabası var.

Gazetecilik, kimseyi aşağılayarak yapılmaz.

Gazetecilik, toplumun bir kesimini şeytanlaştırarak hiç yapılmaz.

Hak ve hakikatı savunmak için yapılır.

Gerisi hukuk ve vicdanın terazisine kalmıştır.

#12Aralik #RamazanDemir #KendimeNotlar #Balıkesir