Türkiye, 26 adet “ana” su toplama havzasına sahip.

İçlerinde en önemlilerinden biri de yaklaşık 25 bin kilometrekare alanı kapsayan Susurluk Havzası

Susurluk Havzası'nı Bursa, Kütahya ve Balıkesir oluşturuyor.

Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından bazıları Susurluk Havzası içerisinde bulunuyor.

Havza içerisinde çok önemli maden sahaları var.

Organize sanayi bölgeleri var.

Geniş tarım ve hayvancılık alanları var.

Nüfus yoğunluğu desen çok yüksek.

Tabi bu yapılaşma ve nüfus yoğunluğu birçok sorunu da beraberinde getiriyor.

Temiz su kaynaklarımız azalırken kaliteli su ihtiyacımız her geçen gün artıyor.

Şehir ve sanayi atık sularının arıtılmadan deşarjı,

Bilinçsizce tarımsal ilaç ve gübre kullanımı,

Katı atıkların düzensiz bırakılması gibi nedenler su kaynaklarımızı hızla kirletiyor.

Tüm bu olumsuzluklara bir de Marmara Denizi'nde müsilajın neden olduğu kirlilik eklendi.

Bazı verileri inceledim.

Bakanlıkların, kamu kurumlarının, akademisyenlerin hazırladığı ayrıntılı raporları okudum.

Her defasında içim karardı.

Karanlık bir tablo var önümüzde…

2030 yılında ülke nüfusunun %65'i su kıtlığı ile karşı karşıya kalacak.

Ve maalesef…

Susurluk, “kıtlık” sorunu yaşayacak havzalar arasında bulunuyor.

Susuz bir hayat düşünülemez.

Şunun şurasında 9 yıl gibi çok kısa bir zamanımız var.

Bugünden uyarıyorum.

Eğer şimdiden önlemlerimizi almazsak,

Eğer su kıtlığı tehdidine ciddiyetle yaklaşmazsak,

Eğer siyasetçilerimizle, kamu kurumlarımızla, sivil toplum örgütlerimizle bir su politikası oluşturamazsak,

Susurluk Havzası içinde bulunan tüm il ve ilçe belediyelerinin atık su arıtma tesisine kavuşmasını sağlayamazsak,

Sularımızı koruyamazsak,

Su kaynaklarımızı en doğru şekilde değerlendiremezsek,

Doğa ile uyum içinde yaşamayı başaramazsak,

Çocuklarımızın, gelecek nesillerin yaşamının bizim elimizde olduğunun bilinciyle hareket edemezsek,

Geri dönüşümü imkânsız su sorunlarıyla karşı karşıya kalacağız.

Ve 9 yıl sonra…

Ne tarlalarımızda ürünlerimizi yetiştirecek, hayvanlarımızı sulayacak yeraltı kaynaklarımız,

Ne de içecek bir damla suyumuz olacak…