Tüm cephelerde Haçlı ordularına karşı savaşan Osmanlı ecdadımızın, birinci dünya savaşı sonrası tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğü ve üzerine kurşun döküldüğü zannediliyordu. Çünkü 7 cephede savaşmak zorunda kalan bir devletin yeniden ayağa kalkması mümkün değildi. Emperyalist Avrupa devletleri bütün hesaplarını bu varsayım üzerine yapmışlar ve Osmanlının bir daha ayağa kalkmasının imkânsız olduğuna inanmışlardı. Çünkü Tayyip Erdoğan gibi gerçek bir vatanseverin Türkiye’nin bağrından fışkırıp çağlar üstü atılımlarla Türkiye’ye çağ atlatacağı hayallerinden bile geçmiyordu.

Kurtuluş savaşıyla yurdumuzdan attığımız emperyalistler yılmadılar, bu defa yeni Türk devletinin devlet başkanlarını ve yöneticilerini baskı altına alarak kendi dümen sularında kullanıp tarihimizle, kültürümüzle, dinimizle, ecdadımızla olan bağlarımızı koparma yoluna gittiler. Kalkınma hamlelerimizi baltalayıp sanayi hamlelerimizi türlü oyunlarla toprağa gömdürdüler. Uçak sanayimizi, yerli silâh sanayimizi yok ettirdiler. Nuri Kılligil Roket fabrikasıyla birlikte yok edildi. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası, esasında tuzak olan ABD yardımlarına heba edildi.

Bin yıllık şanlı tarihimizi unutturmak için ülke çapında milyonlarca tarihi kitaplarımızı toplayıp meydanlarda yaktılar, yaktırdılar. Yakamadıklarını vagonlara doldurup hurda fiyatına Bulgarlara sattılar. Kuran’ımızı kuyulara doldurup, Ezanımızı yasaklayıp 18 yıl minarelerden, tanrı uludur diye uludular(!) Ülke genelinde binlerce camimizi hayvan ahırı yaptılar, yıktılar ve sattılar. İstiklal mahkemesi diye kurdukları bir tiyatronun üç Ali’leri vasıtasıyla binlerce din alimi ve hocayı vicdansızca darağacında astılar. Bin yıllık alfabemizi bir gecede yasaklattırıp, Latin harflerini dayatarak Osmanlı devleti, ahaliyi cahil bırakmış yalanını yaydılar. Peki, Osmanlı Devleti, ahaliyi cahil bıraktıysa, yaktığınız ve Bulgarlara hurda fiyatına sattığınız milyonlarca kitabı kimler okuyordu.?

Yeni Türk yurdunun kurucusu Mustafa Kemal ve arkadaşları da o kitapları okuyarak Yüzbaşı, Binbaşı olmamışlar mıydı.? Mustafa Kemal ve arkadaşları yanı sıra Maraşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Rauf Orbay gibi Milli mücadele kahramanları hangi okullarda okumuşlardı? 1. ve 2. Meclisin Milletvekilleri hangi okullardan mezun oldular.? Elbette hepsi Osmanlı ecdadımızın kitaplarını okuyarak adam oldular ve Osmanlının okullarından mezun olarak, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdular. O halde yalan söyleyen tarih ve özellikle tarihe yalan söylettiren yalancılar ve Milli Şef(!) kalıntıları utansın(!)

Mustafa Kemal’in Başbakanlıktan azlettiği ve yanından uzaklaştırdığı İsmet İnönü bu azledilişini ömrünün sonuna kadar hazmedemediği gibi bir an olsun unutamadı. Nihayet Gazi’nin ölümünden sonra Cumhurbaşkanlığı makamına milli şef İsmet İnönü getirildi. İnönü’nün ilk icraatı resmi dairelerden Mustafa Kemal’in resimlerini indirtip atmak ve yerine kendi fotoğraflarını astırmak oldu.

T.C. Cumhurbaşkanı ve CHP genel Başkanı İsmet İnönü’nün Paralardan, pullardan Mustafa Kemal’in Rasimlerini kaldırtıp kendi resimlerini koydurtması bilmiyoruz sevginin işaretimidir(!) yoksa nefretin mi? Milletimiz buna kin ve nefret derken, CHP ve CHP liler sevgi diyor. (!) Bu nasıl sevgiyse..!

Yeni Türk Devletinin kuruluş yıllarında CHP iktidarının yaptıkları için bakın Mustafa Kemal 1928 yılında neler söylüyor: ‘’Lâikiz dedik, dinle ilişiğimizi kestik. Cumhuriyetçiyiz dedik, rejimimizi tehlikeye düşürmemek için saltanat devrini kötüledik. Kazanılmış büyük zaferlerimizi bile birkaç satırla geçiştirmeye başladık. Lâtin harflerini aldık yeni kuşakları binlerce yıllık geçmişimizin hazinesinden yoksun bıraktık.’’ Mustafa Kemal bu sözleri 1928 yılında İTÜ mezunu, Lozan murahhaslarından ve 1923 de Afyon Milletvekili olan Ruşen Eşref Ünaydın’a söylemiştir ve 1974 yılında Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.

CHP nin tek partili Milli Şef faşizan iktidarının yaptıklarından sonra şimdi gelelim 18 yıllık Ak Parti ve Tayyip Beyin yaptıklarına: Tayyip Beyin koordinesiyle ülkemizi bir ağ gibi ören Oto yollar, yapılan asma köprüler, Tüp geçitler. Marmaray ve hızlı trenler, Yapımına başlanılan Kanal İstanbul, dünya şaheseri hava alanları, Muhteşem şehir hastaneleri, Okullar, Üniversiteler, dikilen milyonlarca fidanın yanı sıra yerleri değiştirilen milyonlarca yetişkin ağaç, muazzam şehir parkları, millet bahçeleri, Ülkemizin enerji ihtiyacı için yapılan HES’ler, insanımıza kolay ödeme şartlarında verilen Milyonlarca konut, Silah sanayimizde yapılan atılımlar. Yüzde yüz yerli SİHA’larımız, Yerli Tank, yerli helikopter, yerli füzeler, yerli gemilerimiz, denizaltılarımız, yerli otomobil ve piyade silahlarımız. Ülkemizden geçmesi sağlanan Petrol boru hatları, Doğalgaz boru hatları ve Ak Denizde petrol ve doğalgaz arama çalışmaları ve bu sayfalara sığdırılamayacak kadar çok yatırım ve hizmetler tüm dünya devletleri tarafından kıskançlık ve hayranlıkla izleniyor.

Barış Pınarı harekâtından sonra Akdeniz hamlesi, müteakiben Libya ile yapılan ‘’deniz yetki alanları anlaşması’’ elimizi daha bir güçlendirirken Batı ülkeleri dediğimiz Haçlı âlemini ve özellikle CHP Genel Başkanı Kemal efendiyi şaşkına çevirdi. Yunanistan, Mısır ve İsrail’i çıldırttı. Güçlü ve dünya siyasetinde söz sahibi Türkiye’nin Haçlı dünyasını çıldırtmasını anlamak gayet kolay ve fakat CHP yi ve onun Genel Başkanını şaşkına çevirmesini anlamak biraz zor. Sanki Haçlı dünyasının Türkiye distribütörü ve tevzi makarası gibi çalışıyorlar. Unutulmaması gereken bir diğer gerçek ise: Dünya siyasetine bu güne kadar yön veren batılı liderlerinin bundan sonra, Tayyip Bey olmadan ve Türkiye’ye sormadan adım atamayacaklarını öğrenmiş ve anlamış olmaları. Darısı kompleksli Türk muhalefetinin başına..