Marmara sallanıyor.

İstanbul sallanıyor.

Dün saatler 14’ü göstermek üzereyken Silivri açıklarından sert bir deprem daha geldi.

Bir iki dakika sonra Avrupa Sismoloji Merkez 5,9 dedi.

Beş dakika sonra Kandilli 5,7 dedi.

Zaten son hafta Silivri sürekli sallanıyordu.

Şiddet artınca panik tavan yaptı haliyle.

Pekiii…

Zaman zaman tatbikatlar yapılıyor ya kurumlar tarafından.

Sonra da “tatbikat başarılı geçti, depreme hazırız” açıklamaları.

5,7’lik bu depremden dakikalar sonra telefon hatlarının çalışmadığı haberi düştü ajanslardan.

Nasıl depreme hazırız?..

Telefonlar bile off’a geçiyor.

Depreme hazır değiliz.

Birey olarak değiliz.

Kurumlar olarak değiliz.

Devlet olarak değiliz.

1999 depreminden sonra tek kazancımız; inşa edilen binaların depreme daha çok dayanıklı şekilde artması, denetimlerin daha bir ciddi yürütülmesi. Bir de zorunluluktan artan DASK poliçeleri!

Ötesi?..

Adı üstünde tatbikat.

Tatbikatta kurumlar kağıt üstünde hazırdır da…

Olayın gerçeğe dönüşmüş halinde pratik nasıl olacak?

İstanbul’da o sıkışıklıkta, araçların şu an her tarafı tıkadığı olağan bir günde hangi kurtarma aracı, hangi sokağa nasıl ulaşacak?

Hangi bölgeye kamyon, iş makinesi girecek?

1999’dan sonra tespit edilen toplanma alanlarından kaçı kaldı aynı amaçlı?

İstanbul Mühendisler Odası’nın tee geçen yıl yaptığı bir açıklama vardı: “496 toplanma alanının çoğu AVM ve rezidans oldu, şu an toplanma alanı sayısı 77”

Geçen yıl 77. Bu yıl kaça düştü?

Mühendisler Odası, AFAD’ın yaptığı sayısal açıklamaya şiddetle karşı çıkmıştı, cami avlularının dahi toplanma alanı olarak gösterilmesinden dolayı.

Velhasıl…

Kim hangi yolu kullanabilecek, hangi ambulans hangi hastaneye hangi hastayı götürebilecek?

Her kente özgüleyin depremin resmini.

Kim nereye ulaşabilecek? En basit soru bu.

İstanbul’da büyük deprem olacak.

Sonrası kabus ötesi senaryo.

Yer gök beton olunca, depremi olmayacakmış gibi düşününce, her şey güzel.

Sallandık mı korkuyoruz.

O kadar.

İstanbul 20 milyonluk kent.

Filmlerdeki kurtarma harekatlarına benzemez İstanbul.

5,7’de minareler yıkılıyor, binalar çatlıyor.

Kim nereye ulaşabilecek; ona bakmak gerek.

Devlet, kendi ilan ettiği toplanma alanlarını yok ediyorsa eğer…

Sözün bittiği hangi noktadayız dersiniz?