Niteleme Ömer Lekesiz’e ait ve gerçekten “cuk” oturmuş.
Ömer Lekesiz Yeni Şafak’ta yazıyor. Yeni Şafak’ta bile bu konu gündeme geliyorsa, demek ki şikayetçi olan o kadar çok!
Konu: SMS’ler.
Özellikle siyasilerden bilumum özel günde gelen, bugünlerde ve seçime kadar iyice artacağı da belli olan SMS’ler.
Maşallah siyasiler, pazarlama şirketlerini geçtiler.
Milletvekilleri, belediye başkanları bilumum özel günde; milli bayramlardan tutun dini bayramlara, kandil gecelerinden tutun, “hayırlı Cumalar”a, Anneler Günü’nden Babalar Günü’ne, beldelerin kurtuluş gününden tutun misal Tıp Bayramı’na kadar mesaj bombardımanı yapıyor…
İllallah diyenlerden misiniz, bu mesajları sevenlerden mi?..
Çevremizdeki insanlardan şikayetçi olmayan bir kişi bile yok.
Şikayet oranına çevresel olarak bakarsak demek ki memnuniyet oranı sıfır.
E o zaman niye kesilmez bu mesajların ardı arkası?
Belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz bu mesajları gönderdikleri zaman kendilerine yüklenmiş bir görevi mi ifa etmiş oluyorlar? Veya jest kabilinden olsun mu diyorlar?
Bununla beraber gerçekten samimi kutlama mı bunlar?
Daha da önemlisi bu SMS’ler öyle bir veya iki kişiye gitmediğine göre bunların bedeli nereden?..
Yani belediye başkanı kendi cebinden mi ödüyor, belediyeden mi?..
Vekil, kendi hattından mı ödüyor; Meclis’ten, dolayısıyla devletin tahsis ettiği haktan mı?..
Kendi cebinden ödemesi, fiili gerçeklikte, her bayram ve seyranda binlerce kişiye mesaj gittiğine göre mümkün olmasa gerek!
O halde ne gerek var buna?..
Kimin parasıyla kime jest diye bir soru gündeme getirilebilir ki mesajları zaten ne vekil ne başkan oturup da, birbirimize yazdığımız gibi tek tek yazmıyor.
Programı kuruyorsunuz, otomatik gönderden gönder yaptınız mı başkanın veya vekilin seçim bölgesinin listesinde ne kadar kayıtlı isim varsa hepsine gönderiyorsunuz bitiyor.
N’oldu?
Kutladık mı şimdi?..
Sevinmemiz mi gerek?
Ama gerçekten bıktırıcı boyutlara ulaşmış durumda SMS akışı.
Red etmeniz de listeden çıkma istemi göndermeniz de pek sonuç verici değil.
Lakin rahatsızlık verdiği kesin.
Belediye başkanlarımızın veya milletvekillerimizin bunlarla uğraşacaklarına, danışmanlarını veya basın birimlerini bunlarla görevlendireceklerine çok daha faydalı icraatlar yapmaları hiç de zor olmasa gerek.
Telefon şirketleri bedel almıyorsa bilemeyiz ama böyle bir şey olamayacağına göre SMS’lere para ödenmesi yerine bu tutarlarla başka güzel imzalar atılmaz, gerçek hayır duaları alınsa olmaz mı?..
İlinizin pek çok kırsal mahallesine, dağ köyündeki çocuklara kitap gönderseniz misal…
Veya ne bilelim, kimsenin samimi bulmadığı o kuru/soğuk mesajlara verilecek para ile ihtiyacı olan çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanması düşünülemez mi?
Üfürükten tayyare!
İster vekil olsun, ister belediye başkanı; siyasilerden bu tip SMS bekleyen vatandaş olduğunu düşünmüyorum.
Ancak… Bir de madalyonun başka bir yüzü var.
Bu SMS olayı teknolojinin uğramadığı insanımızın kandırılması anlamına da geliyor bilerek veya bilmeyerek.
Köydeki Hatice bacı ile Recep emmi mesajın ne olduğunu yeni yeni öğrenmeye başlarken, telefonuna vekil veya başkanın ismi yazan bir mesaj geldi mi, o mesajın sistemsel veya otomatik olarak gelen bir mesaj olduğunu bilmiyor.
Sanıyor ki; vekil gerçekten kendisine yazmış, başkan gerçekten kendisini hatırlamış.
Sorun köylerdeki insanlarımıza; kaç kişi “mesaj gelmiş vekilden” diye konuşuyor kendince.
Bunun adı bir bakıma o temiz insanların duygularını bilmeden de olsa, bilgisizliklerinden faydalanarak veya ondan prim kazanacağını düşünerek incitmek değil midir?
Sanırız vekillerimizin ve başkanlarımızın “üfürükten tayyare” olmayan başka önemli işleri de var.
Muhakkak var.
O zaman vazgeçseler şu sevdadan… Emin olun, tam isabet olacak!
Reklamı bangır bangır yapmanıza gerek yok.
Sessiz reklam, en güzel yayılan ve inandırıcılığı en sağlam olan etkin reklamdır.