ÜRETİM, RETİM, ETİM, TİM, İM, M,?

Üretim olmayınca….

Sabah uykudan uyandığımızdan itibaren kullandığımız içecek, yiyecek, temizlik malzemesi, internet, televizyon, beyaz eşya, kahverengi eşya, sürdüğümüz araç…

Tutun bir taraftan nereye ve ne kadar sayabilirseniz sayın…

Sonra bankalar, telekom, dijital platformlar…

Sonu yok ki.

Üretim yok ki, zamları durdurabilelim.

Hatta Türkiye, sermayeden yiyiyor, elindekileri satıyor.

Kaynak yaratmak için sata sata elimizde pek bir şey de kalmadı…

Durmak gerek.

Sayın Tarım ve Orman Bakanımız “buğdaya, una, ekmeğe zam geliyor diyerek vatandaşımızı zul edenlere milletçe, milli bir duruş sergileyerek, gereken cevabı verdiğimizi” söylemiş de…

Zamlara milli duruş nasıl olacak orasını çözemedik.

Yerli malı, yurdun malı, amma elde yerli malı kalmadı.

Milli duruş tamam da zamlar gelmeye devam ediyor, burası da gerçek.

Un ihracatına kısıtlama getirmedi devlet daha geçtiğimiz günlerde.

E o zaman zamlar gerçek, nasıl durdursun ki zammı kahvedeki Ahmet Efendi?..
Veya elindeki üç kuruş SGK maaşıyla geçinen Ayşe Nine?..

Milli duruş ile zamlar duruyorsa milli duruşta olmayanın aklından zoru yok mudur zaten?..

İyi de hayaller Paris gerçekler Eminönü ama.

Bakınız Türk Lirası, dolar karşısında (dolar popüler diye dolardan bahsediyoruz da TL.nin kaybı tüm para birimleri karşısında epey fazla durumda) bir yılda yüzde 70 değer kaybetmiş.

Elinde doları olan bir yılda ne kadar zengin oldu Allah biliyor da Türk Lirasının erimesiyle yoksulluk ne kadar arttı?..

Bir kişinin yoksulluk sınırı  ikibindokuzyüzbeş lira…

Dört kişilik ailenin açlık sınırı altıbin liraya dayanmış.

2016 yılında asgari ücret 478 dolarmış.

Şimdi 267 dolar.

Asgari ücrette kayıp 211 dolar.

Doların böyle uçup gitmesinin doğal sonucu geliri sabit kalan asgari ücretli, memur, işçi ve emeklinin satın alma gücünün gerilemesi.

Orta halli bir memurun maaşının yaklaşık yüzde 70’i gıda ve kiraya gidiyor.

Kalan yüzde 30 ile ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim vesaire..

Ne yaparsan yap…

Ne edersen et…

Geçinebilmesi, huzurlu bir 30 günü yaşaması imkansız.

Yaşayabilse, yaşadığı yeri Paris kabul edecek zaten.

Hayalinin gerçekleştiğini kabul edecek, bitecek.

Hayaller Paris.

Gerçekler çıplak.

Tarım Bakanı “ekmeğe yıl sonuna kadar zam yok” diyor.

Ekmek üreticileri “zam olmazsa üretime ara veririz” diyor.

*

Sabah kalktığımızdan akşam yattığımıza kadar bakın, inceleyin, okuyun, araştırın..

Kullandığımız ve tükettiğimiz her şeyin kaçta kaçı “made in Turkey”?

*

Üretim olmazsa olmaz!

Acil üretim…

Üretimi unutan bir Türkiye’nin ekonomik anlamda bu sıkıntıları aşabilmesi mümkün değildir.

Lütfen bu gerçeği olması gerektiği şekilde idrak edelim..

Üretim  yok oluştan çıkarılamadığı müddetçe hiçbir sektörün yüzünün gülmesi mümkün değildir.