BAŞARIYA ulaşmak yolunda yok olma tehlikesinin bile göze alınacağı anlamına geliyor başlıktaki deyim.
‘Öyle bir işe girişiyorum ki beni ya imrenilecek duruma yükseltir ya da batırır, yok eder’ şeklinde de tasvir ediliyor 'ya devlet başa, ya kuzgun leşe' deyişi ayrıca..
Bu meallerden yola çıkıp bir değerlendirme yaptığımda, tam da bugünleri düşünerek söyleyip tarihe not düşmüş atalarımız diyorum.
Çok sık onlardan işittiğimiz atasözünü boş yere slogan yapmamış kendilerine Ülkücüler de..
Baksanıza Devlet Bahçeli’nin yaptıklarına.
Öyle kararlar verdi ki, tarihin akışını değiştirdi.
1999'dan 2017'ye..
Öyle adımlar attı ki..
Hem kendi, hem partisinin geleceğini riske etti.
Her babayiğidin harcı değildi bir teki bile..
Her biri 9 şiddetinde deprem şoku yaratan kararların ne anlam taşıdığı sonradan görüldü, değeri anlaşıldı.
Hangi birini anlatayım ki sana onu anlaman için..
En sonuncusunu hatırlatayım.
Bir anda çıktı dedi ki;
“Getirin şu Anayasa değişikliğini meclise.”
“Getirin şu Anayasa değişikliğini meclise.”
Sorosçuları ters köşeye yatırarak topu 90'a çaktı. Türkiye’nin önünü açtı.
***
Kardeşlerim;
Bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük devrimi yapıldıysa..
Türk Milleti, İstikbal ve İstiklal mücadelesindeki ilk cepheden zaferle ayrıldıysa..
Türkiye’nin dış güçlere karşı her kavgasında canını dişine takarak çalışıp mücadele eden Devlet Bahçeli’nin de imzası vardır bunda..
Hakkını vermek, vatanını seven herkesin boynunun borcudur.
Hani, referandum sonucuna bakılarak “MHP tabanının büyük bölümü-nün oy vermediğine” sitem ediliyor ya..
Bazen başta ben olmak üzere, Balıkesir’de EVET oyları az çıktı diye takılı kalıp tarihi ittifakla gelen zaferin önemini bir an unutuyoruz ya..
Yanlış yapıyoruz kardeşlerim..
Siz onu, bunu, şunu boş verin!
Mevzubahis olan partiler değil burada, ülke..
Olaya şöyle bakın;
Türkiye, küresel güçlere karşı tarihinin maçına çıktı ve 2-1 kazandı.
Zaferi getiren gollerden ikine Devlet bey, diğerine Recep Tayyip Erdoğan imzasını attı.
Diyeceğim şu;
‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ deyişi Devlet bey için biçilmiş kaftan!
***
YENİ SİSTEM, YENİ SİYASET ANLAYIŞI
16 Nisan’da yaşanılan büyük olayın henüz farkında olmayıp da hâlâ eski alışkanlıkları devam ettirenleri nasıl karşılıyorsunuz bilemiyorum ama acınası bir durumları var ortada.
‘EVET’le açılan yolun halen farkında değil misiniz yoksa. Türkiye’yi frenleyen Parlamenter Sistem tarih olmaya terk edildi. Başkanlık Sistemine geçiş, referandumda kabul edildi.
Bunun siyasete getirdiği müthiş değişimi görmezden gelerek tartışılan konulara baktığımda “uyanın hanımlar, beyler” şeklinde bağırasım geliyor.
Bitti, yalan oldu o eski siyaset anlayışı.
Mesela bundan böyle ülkeyi yönetmek isteyen parti lideri önce C.Başkanı adayı olacak, ardından yüzde 50 artı 1 oy alacak. Yok öyle eskisi gibi yüzde 10-15 ile başbakan veya yardımcısı olmak..
Girdiği her seçimden yenik çıkanlar için bir anlamda sonun başlangıcıdır yeni sistem.
Yeni sistemin tasfiye edeceği anlayış, “Türkiye kazansın da biz kaybetmeye hazırız” diyemediği için son bir atımla ‘Bu sonucu biz tanımıyoruz’ mavrasını yapıyor yenilen pehlivan güreşe doymaz misali...
Geçti Bor’un pazarı!
....
-------------GÜNÜN SÖZÜ-----------
Devletin en büyük ihtiyacı, cesur bir bakıştır.
21 Nisan 2017