- 2020 YILI BİR ÇAĞIN KAPANIŞI VE SİSTEMSEL OLARAK

BAŞKA BİR DÜNYAYA GEÇİŞİN İLK ADIMINDAN BİR ÖNCEKİ YIL OLACAK;

- SÜRECİN BİTİMİ DÜNYA'DAKİ İKTİDARLARIN ÖNEMLİ BİR KISMINI DEĞİŞTİRECEK

(5. BÖLÜM)

- KÜRESEL DÜZEN ÜZERİNE BÜYÜK GÖRÜŞ AYRILIĞI

- ABD İLE KÜRESEL SERMAYE ARASINDA GÖRÜŞ AYRILIĞI.

- ABD' DE KÜRESEL SENARYOLAR VE YENİ DÜNYA SİSTEMİ ÜZERİNE ANLAŞMAZLIK...

- BÜYÜK ÇATIŞMA VE KÜRESEL SERMAYENİN KITALARARASI GÖÇÜ...

Bize ulaşan bilgilerden çıkan sonuç; ABD'de "küreselleşme" kavramının içeriğinin değiştiğidir.

ABD de bir zamanların adeta üzerinde mütabakat sağlanan "küreselcilik" üzerine bugün derin görüş ayrılıkları vardır. Yaşanan krizler ve çözümü zorlaşan ekonomik sorunlar geleceğe dair beklentilerin değişmesine yol açmış, bugünkü ayrışma ve fikir ayrılıklarının ortaya çıkmasına neden oluşmuştur. Bu ayrışma sonucunda küreselleşme kavramının çerçevesi ve içeriği de farklılaşmıştır. Bugün için bu mesele adeta büyük bir çatışma alanıdır.

2008 öncesi küreselleşmede özetle ABD liderliğinde ve hatta yönetiminde bir küresel sistem kurulup ulus devletlerin ortadan kalkması, çok sayıda ülkenin parçalanıp sınırlarının değiştirilmesi ve Dünya da ekonomik olarak gümrük sınırlamalarının giderek sıfırlanması ve adeta küresel bir ekonomik homojenizasyon hedeflenmekteydi.  Ancak 2008 krizinden sonra bunun ABD liderliğinde yapılabileceği inancı büyük oranda ortadan kalktı.

2008 krizinden bugüne gelen süreçte satınalma paritesine göre yapılan hesaplamalarda Çin ekonomisinin ABD'yi geçtiği ve önümüzdeki 10 yılda birkaç ekonominin daha bunu başarabileceği yada yakın ekonomik güç seviyelerine ulaşabileceği görüldü. Kısaca ABD'nin rakipsiz ekonomik liderliği hızla sona yaklaşmaktaydı.

Ayrıca mevcut parasal sistemin, hedeflenen yeni düzeni taşıyamayacak kadar kırılgan bir dönemi girmesi, başka bir temel gerçeklik olarak öne çıkan nedenler arasındadır.

Yukarıda sayılan ülkelerde milli gelir büyümesinin yanında yüksek teknoloji ve yüksek teknolojiye dayalı yatırım alanlarının büyümesinin yabancı sermayenin tetiklemesiyle ortaya çıktığı bilinmektedir.

Dolayısıyla ABD'deki gelişmeler ve küresel ekonomik sistemin mevcut sorunları, uluslararası sermaye tarafından çok önce değerlendirilmiş, yeni şartlara göre yeni hedefler ve stratejiler belirlenmiştir. 

Uluslararası sermayenin 10 yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı mega projeler, seçtiği yönler ve tercih ettiği coğrafyalar ABD liderliğinin uzun sürmeyeceği kanaatinin yaygınlığını ve uluslararası sermayenin strateji ve programlarını bu gerçeğe göre revize ettiğini göstermektedir..

Sonuçta bu durumu belkide tahmin edilenden çok önce tespit etmiş uluslararası sermaye,  ABD'den başka ülkelere doğru hızla göçünü devam ettirmektedir. 

Bir zamanların politikaları; "ABD hizmet ve finans sektöründe yoğunlaşacak başka seçilmiş ülkeler reel üretimle uğraşacaklar" şeklindeydi. Düşünüyorum da o günlerde böyle bir politika belkide bugünün sonuçları hesap edilerek uluslararası sermaye tarafından geliştirilmişti. Özetle; Belkide o günlerden bugünü görenler vardı. Çünkü her şeyin sonucu bizi "önümüzdeki çok kutuplu" sisteme doğru götürüyor.


Uluslararası sermayenin büyük bölümü Dünya'nın yeni adreslerini mesken tutmaya devam ederken; 

ABD'nin derin yapıları diye anılan baskı grupları, öne çıkmış devlet kurumları, adı sık geçen beş güçlü aile ve birlikte silah sanayii yatırımcıları aynı görüşte değil. Bunlar ABD liderliğinde bir Dünyanın devam ettirilmesi ve buna paralel politikaları ülke yönetiminin uygulamasına savaş pahasına da olsa ısrarlıdır. Zaten çatışmada bu iki grup arasında odaklanmaktadır.

Gün geçtikçe, ABD siyaseti ve ekonomisinin, ülke içindeki bu derin görüş ayrılığının etkisi altında olduğu giderek daha net görülebilmektedir; Trump yönetiminin, yönetimdeki danışmanların ABDderin devletiyle mücadele tartışmaları basına yansımakdadır. 

FED'in politikaları ile yönetim arasında yaşanan anlaşmazlıklar, Ortadoğu'daki politikalarla ilgili Trump'ın Pentagon'la uyuşmayan çelişkili açıklamaları, çok sık yaşanan bakan ve bürokrat değişimleri. Basınla yönetim arasında çıkan radikal sürtüşmeler partiler ve adaylar arası rekabet olarak açıklanamayacak kadar çok daha geniş alanda ve ciddi düzeyde gerçekleşmektedir. 

Güçler arası rekabet bir yönüyle de Dünya yönetiminde çok etkili olan büyük aileler arasında geçmektedir. Yaşananlar bir çok yorumcuya göre çok derindeki güç savaşlarının  bir dışa vurumudur. Net olarak söylenirse bu çatışma Dünya'nın önümüzdeki yıllarda nasıl bir denge ve işleyiş düzenine oturacağı ile ilgilidir. 

Küresel sermaye ile ABD'de"ulusalcı yapı" arasında giderek sertleşen bu anlaşmazlık ülke dışına taşmış, görüş ayrılıkları sadece Çin, Rusya, İran ile değil AB'nin önemli devletleri ile ve hatta bu devletlerin kendi içlerindeki yapılar arasında da ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır. Dünyanın birçok coğrafyasında görülen ayaklanma, sosyal hareket, süikast, saldırı, Güney Amerika ve Afrika'daki yangınlar, sabotaj ve müdehalenin, NATO tartışmalarının, Brexit ve Avrupa Ordusu meselelerinin bu konuyla yakından ilgili olduğu Dünya medyasında yer bulmaktadır. 

Küresel sistemin yeni kurallarıyla belirlenip benimsenmesine kadar bu tür olayların artıp büyüyebilme potansiyeline işaret eden ve hatta çeşitli coğrafyalarda savaşlara kadar gidebilecek süreçler yaşanabileceği konusunu işleyen çeşitli görüşlere rastlanmaktadır.

Tam bir tanımı olmamasına karşın bugün uluslararası sermayenin savunduğu küreselleşme ABD liderliğinde değildir. Yeni küreselleşmenin kuralları çok kutuplu bir Dünya'da  birçok Asyalı devletin ve yeni küresel güçlerin katılımıyla ortaya çıkacaktır.

Kanaatim, uluslararası işbirlik grupları ve uluslararası ilişkiler bilgisayar ağlarıyla daha da gelişecektir. Ancak bütün bunlar ulusal yapıların ve bölgesel entegrasyonların da güçlendiği bir ortamda gerçekleşecektir.

(Devam Edecek)