Çoğu şeyin yenisini severiz…
Ama eskileri de sevmediğimiz yok değildir.
Mesela yeni zamanlar güzeldir elbet; teknolojik gelişmeler, modern yaşamın insan hayatını kolaylaştıran yenilik ve ilerlemeleri, bilim alanındaki sıçrayışlar, sağlık dünyasında hayat kurtaran buluşlar kuşkusuz zamanın ilerisine yönelik adımlar olduğundan makbuldür. Ve o yüzden yeniyi severiz.
Ama “yeni” aynı zamanda tüketicidir.
Hızla yok edicidir.
Takip edilemez kadar seridir.
Tutmak istersiniz tutamazsınız, durdurmak istersiniz ne mümkün, yakalamak istersiniz, kimin haddine?
Eskiyi ararız bazen…
Daha ziyade duygusallaştığımızda “ah eski zamanlar” deriz…
“Eski aşklar” diye mırıldanmamız, “eski arkadaşlıklar” diye hayıflanmamız, “nerede o eski politikacılar” diye tartışmalarımız ve “ah o eski öğretmenler” diye arayışlarımız boşuna değildir şüphesiz.
Yeniye koşarken eskiye aramak, eskiyi arkada bırakırken yeniyi umut etmek… Kaderin cilvesi olsa gerek.
Bugün bu yılın son günü. Yarın 2018 eski bir yıl olacak tarihin sayfalarında yerini alacak, televizyon ve gazeteler bir süre 2018’de şunlar bunlar oldu diye konu başlıkları açacak. Yarın ise yeni bir yıl…
Yeni bir yıl başlıyor yarın.
Öyle Noel falan kutladığımız yok.
Hıristiyanlıkla da bizim kutladığımız yeni yılı bağdaştırma gayretine hiç gerek yok.
Kutuplaştırma ve gerginleştirme atmosferine rağmen yeni yıl sadece yeni bir yılın başlamasıdır bu topraklarda yaşayan yüzde 99 için.
Hıristiyan olan varsa zaten o Noelini kendi ritüelinde kutlar, kutluyor.
Yeni bir yılı gösterecek takvim gece yarısından sonra.
Yeni bir yıl yeni başlangıçtır.
Duvardaki takvimin değişmesidir.
İyi dileklerdir.
Umuttur.
Yarın için güzel duygular temenni etmektir.
Yeni yılın yeni bir mendilden farkı yoktur.
Ya da “yeni” bir küçücük oyuncaktan.
Çiçektir yeni yıl…

365 gün renkli, kokulu, güzel ve solmayacak kalmasını temenni ettiğimiz…
Yeni yılı kutlamak domuzluk falan değildir.
Milli Piyango bileti almak da keza!
Milli Piyango alanlara “domuzluk yapıyorsun” derseniz devleti domuz yerine koymuş olursunuz ister istemez.
Yeni yıl tebessümdür.
Duadır herkesin kendi kalbine yüklediği.
Türkiye’de yaşayan insanlar bu duygularla girecek yarına.
O kafa bulanıklaştırıcılığı vazife edinenler özellikle sapla samanı karıştırma gayreti içinde olanlardır.

Takvimin bugünü ile yarını arasında bir fark yoktur.
Her hafta başı, her ay başı nasıl yeni bir hafta ile yeni bir ay ise, yeni yıl da 12 aylık, 365 günlük yeni bir devrenin başlamasıdır insanoğlu için.
Boşverin yeni yıla kem gözle bakanları…
İnsan ne görmek istiyorsan onu görür…
Yarın 2019 olacak takvim…
2018’i aratmayan bir yıl olsa yeter 2019.
Ne kadar umutluyuz, ne kadar umudumuzu taşıyabiliyoruz ve ne kadar gerçekçi bakabiliyoruz asıl odur yarınlar ile ilgili.
Ne kadar “iyi” olabileceğiz, ne kadar “doğru” olabileceğiz, hayatımızda ne kadar “sevgi ve saygıyı” barındırabileceğiz?.. Ne kadar “dürüst” kalacağız?..
Gerçek ölçü budur.

Amaç her gün bir adım öteye gidebilmektir.
Gerisi laf-ü güzaftır.

Yeni yılınız kutlu, umutlarınız tutkulu olsun.