FİLİSTİN - İSRAİL ARASINDASAVAŞ VE KAOS
GÖRÜNENLERLE GÖRÜNMEYENLERİN BAZILARINI KONUŞMAK

Yaklaşık 5 yıl önce "Yaklaşan Tehlikeler" adı altında ;

"-Savaşın Suriye'den sonra Ukrayna'da da yaşanacağını, Ukrayna'da muhtemel büyük bir ateşten sonra ABD'den İran'a büyük bir saldırının gündeme geleceğini,

- Bölgemizdeki savaş döngüleri sürecinde önce Türkiye'den başlayabilecek bir ekonomik krizin tüm Dünya 'da büyük bir çöküntü yaratabileceği.."

şeklinde öngörülerimi dile getirdiğim yazılar kaleme almıştım.

Bunlardan ikisi gerçekleşirken "Küresel kriz Türkiye'den başlar" kısmına da girilmiş olundu. Aslında küresel krizin ilk raundu 2021'de yaşanan Parasal türbülans ile yaşandı. Dolar hacminin bir yıl içerisinde yüzyıllarca yapılanların 6 katını geçecek şekilde şişirilmesi. Ardından gelen şüpheli virüs  salgınları; soru işareti taşıyan yargıya taşınmış sağlık çözümleri. Tüm dünyada yaşanan enflasyon salgını, dolara anormal faiz müdahaleleri ile küresel ekonomik krizin ağırlaşıcı dönemine girmek üzereyiz..

İklim, yeni savaşlara yol açacak saldırılar ve ülkeler arası yeni taleplerin besleyeceği parasal sistemi ilgilendiren geçiş şartları ile küresel krizin ağırlaşan kısmına yaklaşmış durumdayız. Çok sayıda ekonomist ve finansal kurum da bu görüşü destekleyebilecek açıklamalar yapmakta.

Tabiki bu olaylar yaşanırken bu konularla ilgili her bir güç odağı sonuçta Küresel çapta  sistemsel değişimin ne olacağı konusunda kendi hazırlığını yapmakta ve koşulların kendi menfaatlerine hizmet edecek şekilde değişmesini istemektedir. 

Küresel sistem değişimi derken;
- ekonomik ağırlık merkezlerinin yeni coğrafyalara doğru göç edişinin, 
- yeni teknolojilerin ortaya  çıkışının, 
- yükselen yeni ülkelerin kendi etki alanlarını oluşturmalarının, 
- yeni sınırların oluşumunun büyük nüfus hareketlerinin ve göç eden 10 milyonların ülke yönetimlerine ve uluslararası anlaşmalara etkilerinin, 
- yeni silah-savaş gücü dengelerinin, 
- yeni oluşan dünyada yeni gruplaşmaların,
- Küresel kurumların yeni yaptırımları ve etki gücünün dağılımının 
ve 
-Yeni ekonominin yeni işleyiş ve kurumsal oluşumlarının,

Oluşturacağı yeni küresel sistem(ler)den söz ediyorum.

Tabiki çeşitli büyük güçlerin hem kendi ajandaları hem de diğerleriyle asgari müştereklerde anlaştıkları konular olacaktır.
Bu arada özellikle belirtmek gerekirki bu kadar yeniliğin içinde, anlaşamadıkları alanlar da, doğal olarak yeni çatışma alanlarını oluşturacaktır.

Yine belirtmek gerekir; danışıklı dövüş misali öyle çatışma alanları kurgulanır ki amacı kamuoyları bunları "açık anlaşmazlıklar ve çağdaş mücadelelerin gidişatı"  algılasın!

İRAN'IN ROLÜ

Trump döneminde İran'ın nükleer silahlanması konusunda uranyum üretiminin batının koyduğu sınırların(anlaşmaların) üzerinde olması gerekçe gösterilerek Kongre'den İran'a askeri müdahale onayı alınmıştı. 
Trump Pentagon'un istediğini ifade ettiği bu müdahaleyi insan kaybını gerekçe göstererek durdurmuştu. 

Biliyoruz ki İran'ın sahip olduğu nükleer güç İsrail'i rahatsız ettiği kadar bölgedeki ABD çıkarlarını da rahatsız ediyordu. Silah olarak güçlü İran Suriye'de, Irak da, Lübnan'da ve Yemen'de belirgin şekilde veya arkadaki güç olarak söz sahibiydi. Kısaca ABD kontrolünü sınırlandırıyordu.

İsrail - Filistin arasındaki son gelişmeler arkasında İran'nın olduğu kanaati batı medyasına hakim olurken İran'dan gelen açıklamalar da bunu destekledi.

Her ne kadar Hamas'ın kuruluşu ile ilgili soru işareti içeren görüşler ABD'deki  11 Eylül olaylarının komplo senaryolarına benzetilsede ortada büyük bir acı ve sivil katliamının gerçekliği vardır. İlerleyen süreçte acının Filistin halkına uzun bir süreçte yaşatılacağı ve İsrail'den her kesimden büyük bir göçün yaşanması kaçınılmazdır.

HER BÜYÜK  OLAYIN ARKADA GİZLİ BİR VEYA BİRKAÇ NEDENİ VARDIR

İlk bakışta olay İsrail  Filistin topraklarında on yıllardır süregelen bir kavganın devamıdır deyip; " İsrail dini hedefleri olan "Arz-ı Mev'ud" a kavuşmak için bu savaşı sürdürmektedir." görüşünü kabul edip ABD'in petrol-dolar dengesi*( *Petrol dolarla alınıp satıldığı sürece dolar rezerv para özelliğini koruyacaktır-  ABD için son derece hayati bir konudur) için gücünü koruyup artırması meselesini görmezden gelsek bile gelişmelerin arka planlarına da bakmalıyız.,

Kısaca hangi taşlarla hangi kuşların vurulmak istendiği görüşlerini de dile getirmek lazımdır.

Naom Chomsky'ye göre, Ortadoğu'da endişe edilecek en önemli gelişme nükleer güce sahip İran ile Türkiye'nin güç entegrasyonu olurdu. Chomsky, böyle bir durumda ortaya çıkacak gücün bölgesel etkilerinin dünyadaki tüm dengeleri etkileyeceği konusunda uyarıyor.  Chomsky güçlenecek nükleer şemsiye altına Ortadoğu, Orta Asya, Güney Asya'daki bir çok ülke, Balkanlar ve Afrikanin büyük bir bölümünün girebileceği ve bir çok büyük güç içinde etnik mesele ve parçalanma süreci tehlikesini işaret ediyor.

Bana göre, bu durumu sadece batının süper güçleri değil Çin, Hindistan ve Rusya'da istemez.

FİLİSTİN VE İSRAİL'DEKİ GELİSMELERİN KONUŞULMAYAN MUHTEMEL SONUÇ VE NEDENLERİ

Gelelim İsrail'deki savaşın yaratacağı yeni gelişmelere:

Tüm batı ülkelerinin yönetimleri İsrail in kuruluşundaki detayları ve yerli halkın elinden varlıklarının çeşitli  yöntemlerle alındığını bilmesine rağmen İsrail'i yanında yer almaktadırlar. ABD ise açıkça savaş durumu ilan etmiştir. Onbinlerce füze , siha ve silah taşıyan iki uçak gemisi Akdeniz'dedir. Bu gemiler tabiki bu kadar donanımlarıyla Filistin halkına veya Hamas'a müdahale için gelmemişlerdir.

Akdeniz'de ki ABD gücünün varlığının temel nedeni Dünya'ya ve bölge ülkelerine güç gösterisi ve baskın etkinin yaratmanın yanında gecikmiş sayılan İran müdahalesini gerçekleştirmektir.

İran'ın parçalanması müdehale hedeflerinden biri olsa da amaç asla bir işgal olamayacaktır. Kuvvetle muhtemel Dünya görülmemiş bir füze saldırısına tanık olabilecektir.  Ancak Trump'ın dediği gibi "insanlar değil; Stratejik tesisle hedef alınacaktır. İran'ın işgali ABD için ordunun bataklıkta yürümesi misali olacaktır.  Mümkün değildir.

Eğer bunlar yaşanırsa İran toparlanmak için Çin'e biraz daha yaklaşacak . Çin ise hem enerji tedariğini hem de ekonomik hegemonya alanını Ortadoğuya' da taşımış olacaktır. Sonuçta İran-Türkiye işbirliği ortamının olgunlaşma şartları   bir yada birkaç on yıl ertelenerek. 

Akdenize doğru harekete geçmiş Çin gemileri, Çin için İran'nın önemini anlatmaktadır.

ABD'nin İran müdahalesi gerçekleşirse zincirleme olaylar başlar Suriye, Irak ve Lübnan şiirlerinin arkasında zayıflayan İran duramaz. Kuzey Irak bağımsızlığa soyunur. Bu süreçte ekonominin siyaseti belirleme ihtimali yüksektir. Beklenen büyük kriz ABD'yi İran'ın kaderine doğru itebilir. Kisaca Trump'ın dile getirdiği senaryolar devreye girecektir. ABD içine çekilirken Dünyanın yeni güç adayları sahnedeki yerlerini alacaklardır.

BİR İDDİA DAHA VAR.
HAZAR TOPRAKLARINDA BÜYÜK İSRAİL

Hazar İmparatorluğu hanedanından geldiği söylenen Zelenski bugüne kadar bizim duyduğumuz üç kez Ukrayna'da "Büyük İsrail"in kurulacağından söz etmişti. Gerçekte hem Ukrayna hem Rusya'da bakanlar kurullarında hazar musevilerinin ağırlıklı olduğunu işitiyoruz. 

Bu iki ülke arasında ki savaş süresince Rus düşmanları olarak kabul edilen yaklaşık 5 milyon Katolik Ukraynalının başta Polonya olmak üzere dışarıya göç etmesi de bizi bu olasılıgı düşünmeye zorluyor. 

Asıl mesele artık bir çok uzmanın beklemekte olduğu büyük küresel  kriz sonrası İsrail'in arkasında batının duramayacak olmasıdır. Şartlar dönemin İsrail'i için hiç de kolay olmayacaktır.

İşte o zaman "büyük israil"in nerede kurulabilecek olması daha anlaşılır oluyor. Konu düşünmeye ve takip etmeye değer kanaatindeyim.

Büyük senaryo yapıcılar-geleceği kugulayanlar yada kimine göre "büyük akıl" her olasılıgı hesap ettiği gibi ekonominin nereye gittiğine dair sağlam öngörülere sahiptir. Hiç bir değer boşluk kaldırmaz. Mutlaka hesap edeni vardır.

Rakamlara göre Dünya sıklet merkezi yeni kıtadan Asya'ya dönmekte olduğuna göre doğal olarak para da güç ile birlikte göç edecektir. Eski kıtanın eski merkezi coğrafyanın da zorlamasıyla yine yatırımların ve göçün  köşe başı olacaktır. Deyim yerindeyse topraklarımıza imkan yağacaktır.

Köşe başının tapu sahipleri ve yerleşik sakinleri olarak her açıdan bakış zorunludur. Eğer kıyı ülkesinde yaşamıyorsak ve herşeyin merkezindeysek  bakış açımızın 365 derecede gezinmesi şarttır.  Düşünce tarzımız ezberlemişin dışına çıkmalıdır.

Saygılarımla...
Haluk Ahmet GÜMÜŞ