15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonucu baş döndüren gelişmeler devam ediyor. FETÖ hareketinin tamamen bitirilmesi konusunda ciddi operasyonlara şahit oluyoruz. Fakat FETÖ artık tarihe ikinci Haşhaşi Hareketi şeklinde geçecektir. Şu anda güçlerinin daha bitmediği şeklindeki algı geçicidir. Çünkü bir günde doğmayan FETÖ'nün bir günde bitmeyeceği aşikardır. İlahi adaletin işte kuşkusuz hangi yolla makam, koltuk, mevki, para, şan-şöhret kazandıysan aynı yolla harcamadan o makamlardan, koltuklardan mevkilerden uzaklaşmadan bitmez. Bu nedenle FETÖ hareketi tarihe karışmıştır. Artık geri dönüşü yoktur.

FETÖ işi bitmiş doğruların arasına katılmıştır. Bilinecek, dikkat edilecek kökü kazınacak, fakat tek hedef tek mücadele mecrası o olmayacak artık. Türkiye'nin düşmanları, milletin düşmanları, bu dinin düşmanları şimdi yeni stratejilere, yeni metotlara, yeni partnerlere yöneldiler bile. Onların üzerine yoğunlaşmak, oyunları bozma hazırlıkları yapma zamanıdır. Uluslar arası oyuncular hedef ülkeleri genelde kendi iç dengeleri ile oynayarak yönetiyorlardı bugüne kadar. Yani dini, ideolojik, ırkı, bölgesel özellikleri kullanarak.

Tüm bunlardan artık vazgeçtikleri izlenimini ediniyoruz. Bundan sonra ülkeleri komşuları ve partnerlerini kullanarak yönetmek ve pazarlık masasına çekme yoluna gidecekler. Olmazsa komşu ülkeler eliyle yeni darbe ve işgal metodu uygulayacaklar.

Neden bunları yazıyorum. Türkiye'de son haftada FETÖ operasyonlarının ardından yeni alanlarda operasyonlar hızlı bir şekilde başladı. Cumhuriyet Gazetesi operasyonu FETÖ operasyonlarından daha çetrefilli bir operasyondu. Operasyon öncesi kamuoyuna yansımasa da çok ciddi derin yapı içinde çatışmalar yaşandı. Yeni darbe tehditleri havada uçuyordu.

Tesadüfi midir bilinmez? ABD ve Japon'ya özellikle İstanbul'daki vatandaşlarını Türkiye'yi terk etmeleri konusunda uyardığı bilgileri geldi. O açıdan korkulan olmadı. Belki de güvenlik birimlerinin özverili çalışmaları ile şimdilik önlendi. Fakat iki gündür Terör Örgütü PKK'nin tamamen emrinde gözüken HDP'nin önce Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak'ın görevden alınarak tutuklanması  ve şimdi de HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Eş başkan Figen Yüksekdağ ile 10 Milletvekilinin tutuklanması bir anda Batıyı ayağa kaldırdı. AB'nin çok yoğun tepkisine rağmen ABD'nin Bakan Yardımcı seviyesindeki tepkisi çok önemli. Bugüne kadar tepkiler ilgili birimlerin en üst makamlarından gelirdi. Fakat ABD'nin bakan yardımcısının Twitter hesabından açıklama yaparak kınaması sadece yapılmış olduğu için yapılan bir tepki gibi algılanmalıdır.

Öyle görülüyor ki ABD Demirtaş'tan vazgeçmiş, HDP'den vazgeçmiş. Yanılıyor olabilirimde. Bundan bir süre önce bilgisine güvendiğim bir dostum Selahattin Demirtaş'ın konuşmalarını bir incele demişti. Selahattin Demirtaş'ın sokak çağrıları dışındaki sözlerinin diğer liderlere göre daha mantıklı olduğu.  Konuşmaları ile günümüzde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra siyasi liderler içinde en etkili ve en dolu koşan kişi Selahattin Demirtaş'tır. Yarın mahkemelere çıkarıldığında bu özelliğinin kullanılması kaçınılmazdır. Mağduriyet'ten mağrurluk çıkartılabilir. Bu sadece bir ön görüdür. Böyle olacak dediğimiz bir şey değildir. Çünkü Selahattin Demirtaş, ABD ve İsrail tarafından bir dönemin Selahattin Eyyübi' sinin görevinin tam tersi bir misyon yüklenebilecek isimler arasındaydı.

Fakat ABD ve Batı için çıkar önemlidir. Misyon biçtikleri hedeflenenleri başaramıyorsa partnerlerin değişmesi mukadderattandır.

Sevindirici olan şudur; 15 Temmuz öncesi hem FETÖ, hem Cumhuriyet, hem de HDP operasyonları yapılsaydı Türkiye ‘de yer yerinden oynardı. Şimdi son bir hafta içinde tepkiler beklendiği gibi olmadı. Siyasetin orasından veya burasından işe başlanmıştır. FETÖ çerçevesinde bugüne kadar dokunulamayan siyaset kurumuna HDP ile dokunulmuştur. Gerisi gelir mi? Soru olarak kalsın.  

Gelişmeleri bekleyeceğiz göreceğiz…

Kalın sağlıcakla….