BALIKESİR Baro Başkanı Av. Yaşar Meyvacı, yargının 3 unsurunu oluşturan Yargıç, Savcı ve Avukatların işlevlerini tam olarak, her türlü etkiden, her tür her türlü baskıdan ve her türlü engelden uzak, bağımsız bir biçimde gerçekleştirmeleri toplumsal güven ve huzuru, iç barışı sağlamanın gereği ve vazgeçilmez koşulu olduğunu söyledi.

Balıkesir'de Yeni Adli Yılın açılışı nedeniyle tören düzenlendi. Balıkesir Barosu yönetimi ve üyeleri Atatürk Anıtına çelenk koydu, saygı duruşunda bulunda, İstiklal marşımızı söyledi. Törene, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı Sadık Bölek ile Balıkesir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Kemal Yılmaz da katıldı.
Balıkesir
 Barosu Başkanı Av. Yaşar Meyvacı, yeni adli yılın açılış törenindeki konuşmasında önemli mesajlar verdi.
Meyvacı şunları söyledi: 
"Bugün başlayan yeni yargı yılının ilk gününde, ulusumuzun bütünlüğü ve vatanın bölünmezliğine kastedenlerin, sivil, asker ve polis ayrımı yapmaksızın yaptıkları haince  saldırılarının, kalleş pusularının öfkesi, yaşadığımız coğrafyada, tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen kan gölü ve insanlık dramının sınırlarımızı zorlamaya başlamış olmasının gerginliği ve endişesiyle  Sevgili Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e olan bağlılığımızı, saygımızı ve onun gerçekleştirmeye çalıştığı idealleri, hedefleri doğrultusunda, onun bıraktığı yerden çalışmayı sürdürme azim ve kararlılığımızı vurgulamak üzere buradayız.  
Hepimiz biliyoruz ki, Yargının bütününü oluşturan üç unsurdan birisinin dışlandığı, etkisiz hale getirildiği durumlarda Yargıdan, dolayısıyla adaletten söz edilemez.
Yargının 3 unsurunu oluşturan Yargıç, Savcı ve Avukatların işlevlerini tam olarak, her türlü etkiden, her türlü baskıdan ve her türlü engelden uzak, bağımsız bir biçimde gerçekleştirmeleri toplumsal güven ve huzuru, iç barışı sağlamanın gereği ve vazgeçilmez koşulu olduğunu vurgulamaktan hiç yılmadık.
Bu nedenle de, Yargının tüm bileşenlerinin en sağlıklı biçimde işlevlerini yerine getirebilmeleri için, yapılan ve yapılacak olan düzenlemelerin, her türlü siyasi ve idari tasarrufun en objektif halini içermesi gerektiğini, aksi durumda adaletten söz etmenin mümkün olamayacağını her fırsatta dile getirdik. 
Yargının, tüm bileşenleri ile, bir takım siyasi güçlerin birbirleriyle hesaplaşma aracı olarak kullanılmaması gerektiğini, Balıkesir Barosu olarak, çeşitli vesilelerle, altını çizerek defalarca vurguladık. Bugün tekrar dile getirme ihtiyacı duyuyoruz. Çünkü, bunun aksine olabilecek gelişmeler, yargıyı yıpratarak, toplumda adalete güven duygusunu zayıflatıp ortadan kaldırır. Adalete olan güvenin yok olduğu toplumlarda kargaşa ve kaosun yolu açılır.
Her bireyin, her topluluğun, her siyasal oluşumun, kendi hak ettiğine inandığını, yargı dışı yollarla elde etmeye çalışmasının yaratacağı kargaşa ve kaosu düşünmek bile istemiyoruz. 
Yaşadığımız coğrafyada tanık olduğumuz gelişmeler, yaşanan vahşet, adalet duygusunun gelişmediği, çağdaş yargının hayata geçirilemediği toplumların ne tür acılara katlanmak zorunda olduğunun göstergesidir.
Susturulmuş, sindirilmiş, adalet duygusu ve özlemi tatmin edilmeyen toplumların, bir gün patlamalar yaşamasının tek engeli Hukuk Devletini eksiksiz biçimde hayata geçirmektir. Hukuk Devleti anlayışı çağdaş yaşama biçiminin olmazsa olmaz ön şartıdır.
Her adli yıl açılışında, genelde yargının, özelde de yargının bir parçası olarak savunmanın sorun ve kaygılarını anlatmaktan biz usandık; ne yazık ki ilgili ve yetkililer dinlemekten ya da dinlermiş gibi görünmekten usanmadılar.  
Ancak, özellikle belirtmek istiyoruz ki, mesleğimize ilişkin biriktirdiğimiz bütün duyarlılıklarımız, kaynağında savunma hakkını ve halkın hak arama özgürlüğünü barındırır.
Adaletsizlikler karşısında teslim olursak; adaleti teslim etmiş olacağımızı biliriz.
Romalıların kölelerinden bile esirgemedikleri savunma hakkının kutsallığına yüklediğimiz anlam “Herkes için adalet, adalet için avukat” anlayışımızın temelidir.
Toplumsal adaleti temsil ederken,  ırk, din, dil ve siyasi görüş  ayrımı bizim meşguliyet alanımız değildir. Hak ihlalleriyle karşılaşanların kimlik ve düşüncesine bakmaksızın onun yanında yer alırız.
Bu nedenle de, savunmanın ihmal edildiği, görmezden gelindiği ve şekli bir unsura dönüştürüldüğü bir yargılamayı “adil” saymayız.
Biz adaletin en ayrımsız biçimde herkes için gerekli olduğuna inanırız.
Savunmamızın “hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın” yapılabilmesine duyarlılıklarımız, yalnızca tecellisine çalıştığımız adalet içindir. Bu husus,
B.M. Avukatların Rolüne Dair Temel Prensiplerini içeren Havana Kuralları’nın ifadesi ile “Hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmeleri güvence altına alınmış avukatların kabul görmüş mesleki kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka bir yaptırımla sıkıntı çekmemeleri veya tehditle karşılaşmamaları hükümetlerin sahip bulundukları erk eliyle sağlanır” biçiminde ifade edilmiştir.
Yargının savunma ayağını oluşturan avukatlar olarak bu özlemimizi her fırsatta ilgili ve yetkililere hatırlatmanın aynı zamanda görevimiz olduğunu da düşünüyoruz.
Yeni adli yılın tüm hukukçular için başarılı geçmesi, yargının tüm unsurlarının sıkıntılarının çağdaş bir hukuk anlayışıyla çözülmesini bekliyor, diliyoruz."
Editör: Haber Merkezi