Suudi Arabistan ve 7 ülkenin Katar'a yönelik başlattığı siyasi, ekonomik ablukanın yankıları dünyada devam ediyor. Türkiye'nin son yıllarda Katar'la kurduğu ilişki nedeniyle ister istemez yaşananların bizimle irtibatı ağırlıklı değerlendiriliyor. Bu doğru bir yaklaş mı? Sorusunun cevabı ‘Evet'. Fakat yapılması gerekenlerin yapılıp sadece bu konuya odaklanıp kalınması büyük hata olur. Katar'a yapılanları sadece bize yapılıyormuş algısından da kurtulmamız gerekmektedir. Yoksa ‘fareye bak, fareye bak' denirken sünnet edilir gideriz farkına varamayız.

Şu bilinmelidir. Katar'a yapılan uluslar arası operasyonun hedefleri arasında Türkiye vardır. Fakat birinci hedef değildir. Bu operasyonun gerekçelerini geçen yıllarda yaşananların satır aralarında aramak doğrudur. Aksi takdirde havanda su döveriz.

Şu an körfezde yaşananlar sessiz sedasız ABD-İngiltere savaşıdır. Bu savaşın adı Arap sermayesinin kim tarafından yönetileceğidir. 11 Eylül olaylarından sonra ortaya çıkan İslamofobi ile birlikte ABD'de bulunan Arap sermayesi ürkmüş ve kendine yeni sığınacak liman arayışları başlamıştır. Uzun süredir bu limanı netleştirememiştir. Geçen sene bu sıralarda ABD ile Suudi Arabistan arasında önemli bir kriz yaşanıyordu. ABD durup dururken Suudi Arabistan hakkında 11 Eylül mağdurlarının tazminat davası açması konusunda kongreden karar çıkartı. Böyle bir dava zinciri başlatıldığında Suudi Arabistan'ın ABD'de bulunan trilyon dolarlar üzerindeki sermayenin yetmeyeceği bir durum söz konusu olacaktı. Fakat bir anda rafa kaldırıldı ve bekliyor. Şimdi direk olmasa da dolaylı yoldan aynı uygulaMA Katar'a yapılıyor.

Bu sütunları sürekli okuyan dostlarımız hatırlayacaklardır. Başarısız darbe girişiminin hemen ertesi günü 17 Temmuz tarihinde hangi ülkenin neden darbeye destek olduğuna yönelik. İngiltere'yi tarif ederken Arap sermayesinin kendileri tarafından pazarlanması için körfez ülkelerinin tamamı ile anlaşma imzalandığını vurgulamıştım. Bu sermayenin bir kısmının kaymaması için Türkiye'nin istikrasız konumda istendiğini ve darbeye destek verdiğini. Son zamanlarda İngiltere'de meydana gelen terör saldırıları Londra'nın da güvenli olmadığını göstermesi açısından çok önemli. ABD Trump'ın ziyareti ile Arap sermayesinin üssü olaya niyetlenen İngiltere'ye büyük bir darbe vurdu. İngiltere ile yakın ilişki içinde olan Katar'ın sermayesinin önemli bir kısmını ABD'den İngiltere'ye kaydırma düşüncesi bile son operasyonun neden yapıldığını açıklamaya yetiyor.

Şu unutulmasın, Katar'ın kendi ülkesinde elde tuttuğu hiçbir sermayesi yoktur. Tamamı ABD-İngiltere gibi ülkelerdedir. Katar'ın ABD'den sermayesini çekmeye kalkışması ABD'yi allak bullak eder. Şu an için gayri remi rakamlara göre 1 Trilyon 800 milyar dolar sermayesi ABD'de bulunduğu iddiası var. Katar'ın İngiltere'deki sermayesi ve varlıklarını ifade etmek için ise ABD'nin İngiltere Büyükelçiliğinin mülkünün Katar'a ait olduğunu söylemek yeterlidir.

Bu rakamlara bakılırsa Türkiye'de ki 25-30 milyar dolar devede kulak bile değil. Onun için Katar'a yapılanların sadece Türkiye'yi hedef aldığını düşünmek eksik bakışa neden olur. Bütün dikkatimizi Körfeze yoğunlaştırmaktan kaçınmak lazım. Uluslar arası arenada dostluklar duruma göredir. Her konuda dost olduğunuz biri çok önemsemediğiniz bir başka konuda sizin ciddi rakibiniz olabilir. O nedenle Körfezde yaşanan olayları seyrederken diğer bölgelerde olup bitenlere sırtımızı dönmeyelim. Arkamıza bakalım. Kafkaslarda, Balkanlarda olup bitenler gözden çakmasın.

Bu satırları karalamaya başlarken aldığım birkaç duyum dikkatimi çekti. Balkanlarda Rusya'nın ciddi bir yapılanmaya gittiği konusunda uyarı. Hem de Türkiye'yi ilgilendirecek şekilde. Rusya'nın bölge de Sırplar üzerinden bir hamle yapmak için harekete geçtiği bilgileri var. Hedef ise Türkiye'nin Avrupa'ya ticareti. Şu an için güvenli yol durumunda olan Balkanlarda Sırplar üzerinden inisiyatif almak. Bu konuda legal veya illegal hareketlere destek sağlamaya başladığı ve Eylül-Ekim aylarına doğru bazı istenmeyen Sırp-Müslüman çatışmasına doğru tohumlar atıldığı.

Bu konuda Bosna-Hersek bölgesi, Makedonya, Kosova hattına dikkat edilmelidir. Oluşmaya çalışılan potansiyel tehlike yarın Türkiye'yi başka bir alanda da zor duruma sokar.

Cuma'nın hayır üzerinize olsun