Sevgili dostlarım okuduğunuz bu yazı balikesirim.net'teki 100.  makalemdir.
Aralık 2015'de ilk ‘Merhaba' ile birlikte sizlerle buluşmuştuk bu satırlarda.
Ogün-bugün haftada iki sefer gönüllerinize girmeye, olup bitenlere şahitlikte eşlik etmeye çalıştık. Bu süre içinde yaşananları özetleyerek sizlerle paylaşmaya çabaladık.
Olup bitenleri bazen önceden haber verdik, bazen sonradan yorumladık. Ama hep sizler için.

Bundan böyle çizgimizde değişiklik olmayacak inşallah. Rüzgâra göre değil, doğru bildiğimiz yolda rüzgâra karşıda olsa sapma olmayacak. Bu sütunlar bize açık olduğu sürece sizlerin tercümanı olmaya devam edeceğiz.

Aslında bugün niyetim geçen hafta kaleme aldığım ‘AK Parti'nin elindeki fırsat' başlıklı yazımın devamı niteliğinde AK Parti teşkilatlarının durumunu kaleme almaktı.
Çünkü bir dostum 20 gündür Türkiye'nin değişik illerini dolaşıyor. Gittiği yerlerde önce AK Parti teşkilatlarına uğruyor.  Oralardan gerekli bilgi ve gerekli yardımları alarak bir dizi çalışma yapıyor.
İşte bu dostumun 20 gündür karşılaştığı manzaralar ile işimiz gereği bizim gezdiğimiz yerlerdeki manzaralar çakışınca AK Parti teşkilatlarının içinde bulunduğu durumun vahameti dikkatimizi çekti. O dostumuz karşılaştığı manzaraları yetkililere aktarmam gerektiğini söyledi önce.
Fakat ‘Bizi dinleyecek yetkili çıkmaz' diye söze başladım dostuma
. Çünkü 2014 yılı sonuna doğru yeni kurulan büyükşehirlerde su konusunda sıkıntılar ortaya çıkınca AK Parti'de bir Genel Başkan Yardımcısı dosta durumu aktarmıştım.
Ondan ‘Bize bugüne kadar böyle bir sorun gelmedi' diye ‘Nerden çıkardın bunu' dercesine cevap vermişti. O Genel Başkan Yardımcısı dosta ‘O zaman böyle bir sorunu ilk benden duyun' demiştim. Fakat yine de bu sorun dikkate alınmamıştı. Bu nedenle ‘Bizi dinleyen olmaz' cevabını verdim.

Bunun yerine kendi gözlemlerimiz ve dostumuzun aktardıklarını bugünkü yazımızda kaleme almak istedik.
Fakat Çarşamba günü akşamüstü bütçe görüşmeleri için Meclis'e gittiğimde kuliste Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş'la karşılaşınca durum değişti. Konuyu ayaküstü açınca “Bu ayaküstü konuşulacak bir durum değil' demesi aslında beni sevindirdi. 
Mustafa Ataş'la geniş olarak konuşulacağından AK Parti yöneticilerini uyarma amacını taşıyan satırlarımızı direk aktarmayı uygun bulduk.

Gecen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘Yalnızlık' ile ilgili serzenişi birçok insan gibi bizi de üzdü. Ardından ‘Yalnız değilsin' kampanyaları başladı.
Şahsım olarak bu kampanyalara katılmayı kendime zül gördüm. Aslında Pazar yazımı buna ayırmak istemiştim. Üzüntümüz Reis'in yalnız kalması değil. Bizim üzüntümüz her daim yanında olduğumuzu zannettiğimiz Reis'in ‘Yalnızlık' hissine kapılması.
Reis açıkça yazalım içimizde kalmasın.
Yazdığımız her yazıda, yaşanan her olayda, verilen her oyda milyonlar yanında olduğunu gösterirken sizi bu ‘Yalnızlık' hissine iten nedir? 
O nedenle ‘işte bu olmadı' demeye hakkımız var. Sizi anlamakta aslında zorlanmıyoruz. Birlikte yola çıktığınız birçok isim ya sizi yarı yolda bırakıp gitti, ya da karşı cephelere geçtiler. Şu an bile birlikte yürüdükleriniz içinde sizleri yalnız bırakanlar var. Hatta mutlaka bu aşamada yanınızda olmasını istedikleriniz yok.
Hepsini anlıyoruz ve biliyoruz Reis.

Reis şunu unutmayın, millet arifliği ile sizi asla yalnız bırakmadı, bundan böylede bırakmayacak.
Yeter ki siz 14 yıldır devam eden millete hizmet yolunda iyi niyetinizden caymayın.
Sizin iyi niyetiniz ve samimiyetiniz her zaman arkanızdaki milyonları katlanarak arttıracaktır.
Yeter ki milletin size yüklediği görevi devam ettirme kararlılığınızı sürdürün. Zaten bundan da şüphemiz olmaz.

Cuma'nın hayrı üzerinize olsun…