Yerel seçimler yaklaşıyor. O nedenle gündem yerel seçimlere, belediye başkan adaylarına, belediye meclis üyesi adaylarına doğru kaymaya başladı. Hatta gezdiğim, dolaştığım yerlerde şimdiden muhtar adaylıkları konusunda bile çalışmalar gözüme çarpıyor.

Toplumun her kademesinde, her kesiminde yerel seçimlere yönelik gündemi görmek mümkün. Hasbel kader üniversiteli yıllardan itibaren - tercih ettiğim meslek gazeteciliğin cilvesinden midir bilmiyorum?- siyasi mekanizmanın içinde özellikle memleketim Bigadiç’te bulunuyorum. Epey zamanda olmuş. Üniversiteye başladığım 1985’lerden itibaren. Üniversiteyi bitirip yolumuzun Ankara’ya düşmesi ve sonrası zaten malum. Böylelikle siyasetin kalbinde görevimiz gereği içinde yer aldık hep.

Anlatmak istediğim siyasetin hikâyesi değil. Buradan gözlemlerime, tecrübelerime, bilgilerime dayanarak yaklaşan yerel seçimlerinde her siyasi partinin göstereceği adaylarda dikkat etmesi gereken hususlara işaret etmek. Çünkü seçilecek belediye başkanı sadece kişi değildir. Seçilecek belediye başkanı o beldenin beş yılına hükmedecek, o beldenin beklide tarihine hükmedecek, gelecek nesillerine yön verecek kişidir. Seçilecek belediye başkanı yeni sistemdeki Cumhurbaşkanı’nın yereldeki görevlerini, yetkilerini üstlenen kişidir.

Belediye başkanı kanunda verilen görevlerin, sorumlulukların ötesinde o beldenin ekonomisi, sosyal yapısı, kültürü, sanayisi, ticareti dâhil her alandaki gelişmişlik veya geri kalmışlığına katkısı veya zararı dokunacak kişidir. Hatta il, ilçe, büyükşehir olmasına bağlı kalmadan ülkenin farklı alanlarda lokomotifi, farklı konularda şaha kalkmasının anahtarıdır. Belediye başkanının ufkuna donanımına, bilgisine, becerisine, dirayetine, ekip ruhuna, kuracağı dengelere bağlı olarak bu böyledir.

Bir belediye başkanı doğrudur tek başına hiç bir şey değildir. Fakat aldığı oylar, kurduğu kadrolar, oluşturduğu toplumsal mutabakatla çok şeydir.
Siyasi partilerin varlığının devam veya sona ermesinin yerel yönetimlerdeki başarı ve başarısızlıkla yakından ilgili olduğu yakın geçmişteki örneklerden belli değilmidir? ANAVATAN Partisi ve Refah Partisi örneği ortadadır. SHP-CHP örneği ortadadır. Her şeyi bir kenara bırakalım İstanbul örneği ortadadır. Nasıl ki ANAVATAN örneğinde olduğu gibi genel siyasetteki başarı algısı yerel dinamikleri etkiliyorsa, yerel yönetimlerdeki başarı algısı da genel siyasi dinamikleri etkileyebilmektedir. Yereldeki başarı genel siyasete yön verdiğini Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün geldiği örnek göstermektedir.

Türkiye’de yaşanan sistem değişikliği ve bu sistem değişikliği çerçevesinde yaşanan kurumsal yapılanma daha tam oturmamıştır. Kurumsal yapılarının oturma dönemidir.

24 Haziran seçimleri sonrası sonuçlar göstermektedir ki vatandaş bundan böyle siyasette toptancı anlayıştan uzaklaşarak üç değişik şekilde hareket edecektir. Cumhurbaşkanı’nı seçerken farklı, milletvekilini seçerken farklı ve belediye başkanını seçerken farklı davranacaktır. Daha önce de bu satırlarda dikkat çektik Cumhurbaşkanı’na %52,6, oy verdiği yerde Genel Başkanı olduğu Parti’ye milletvekili seçiminde %42,6 oy veriyor. Bunun üzerine ‘Milletin mesajı alınmıştır’ sözü çok şey ifade eder.

AK Parti bu yerel seçimlerde tam bir yol ayrımındadır. Bundan önceki 2004, 2009 ve 2014 yerel seçimlerinde olduğu gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin genel gücü önümüzdeki dönem Belediye Başkanlığı seçimlerinde kesinlikle tek başına yeterli olmayacaktır. Her seçimin kendine özgü dinamikleri devreye girmiştir. Bu dinamikler etkili olacaktır. Yerel seçimlerin kendine özgü dinamikleri gösterilecek adaylarda, adayların kuracağı kadrolarda, ortaya koyacağı projelerde kendini gösterecektir.

Şu çok açık ve nettir. AK Parti hiçbir yerde bazı istisnalar hariç mevcut belediye başkanları ile seçimlere gidemez. Gittiği takdirde başarılı veya başarısız olsun bugün gelinen konjektürel yapıdan dolayı mevcut belediye başkanlarının karşısında oluşacak çok ciddi bloklaşmalara engel olamaz. Bunun son örneğini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük. CHP adayı Muharrem İnce eldeki verilere göre normal dönemde %10’u bile bulamayacak oy oranına sahipken, oluşturulan karşı cephe algısı ile %31’e ulaşmıştır. Bu yerel seçimlerde AK Parti adaylarına karşı birçok yerde daha güçlü şekilde gerçekleşecektir. AK Parti’nin bu nedenle belediye başkanlığına göstereceği adaylar, yıpranmamış, öncelikle kendi teşkilatlarını ardından üyelerini, ardından diğer siyasi yapıları kucaklayacak özellikte olmak zorundadır.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…