Sabahtır önceki gün Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren kararnamenin içeriğini göz gezdiriyorum. FETÖ kapsamında memuriyetten ihraç edilen listelere.

Yıllar önce başımdan geçen olaylar aklıma geldi. İrkildim. Yıl 1992 idi. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisansa başlamıştım. Bu nedenle aktif muhabirlikten gece sorumluluğuna geçmiştim. Düğünüm olacaktı. 1 Hafta kalmış, davetiyeleri dağıtmıştım. Fakat o dönemin temsilcisi ile hiçte hak etmediğim bir olay geçti aramızda ve işten atıldım. İşten atıldığımı düğün boyunca kimseye söyleyemedim. Düğün sonrası ise İstanbul yönetimi işe el koydu ve geri çağırdılar.

Asıl listelere göz atarken aklıma gelen ise 2007 Mayıs'ında Milletvekili Aday Adaylığı dönemimde yaşadığım olaydır. O dönemde Ajansın Ankara Temsilci yardımcısı görevim bulunuyordu. Balıkesir AK Parti'den milletvekili aday adaylığı için çalıştığım kurumdan kullanmadığım izinlerimi istedim. Ajansın Genel Müdürü ise Üniversiteden sınıf arkadaşımızdı. Aday adayı olacağımı bildiren ve izinlerimi kullanacağım dilekçeyi gönderdim. Dilekçe ellerine ulaşır ulaşmaz merkezde büyük bir telaş başlamış. Bir üst yönetimlere iletilmiş. İki saat içinde işten atılmam konusunda karar geldi.
Arkadaşımız olan Genel Müdür ile telefon konuşmalarımız kayıtlarda duruyordu. Öyle konuşmalar ki, ‘Siyasete girmeden önce, hatta bunu aklımdan geçirmeden önce' onlara soracakmışım.
Hatta o dönemde MHP ile seçim sonucu verilmesi için görüşmeleri yürütüyordum. İş imza aşamasına geldi. Rica ettim. Şu anlaşmaya imzayı atayım ondan sonra çıkış verin diye. Arkadaşımız olan Genel Müdürün ‘Bizim o paraya ihtiyacımız yok' demesi ile irkildim. Oysa ki o tarihlerde yönettiği Ajans aylık 100 milyar lira zarar ediyordu.

Ama insan atıldığı için üzülmez mi? Hem de nasıl? Ben atıldığım söylendiğinde hem vicdanen, hem ruhen dünyanın en mutlu en huzurlu insanı oldum.
Resmen sevindim.
Çünkü çoluğunun çocuğunun rızkından kesip sırf Allah rızası için, inandığı değerler için burs veren, himmet veren vatandaşa karşılık, onlardan toplananların nasıl hesapsızca harcandığını ve israf edildiğini yıllarca görmenin ağırlığı o zaman kalktı omuzlarımdan. Özgürleşmiştim. Vicdan azabından kurtulmuş gibi. İşlenmekte olan bir suça ortak olmaktan uzaklaşmıştım.

Şimdi memuriyetten ihraç edilen isimler arasında bir dönem aynı yerde çalıştıklarımız da gözüme çarptı.

İşsiz güçsüz kalmak kolay değildir. Geçim sıkıntısı çekmek dünyanın en kötü durumudur. Fakat ülkeyi yok edecek bir hareketin içinde son anda uyanmak….
İşte bu kefaret gerektirir. Memuriyetten atılan, uzaklaştırılan, bir davaya konu olanları tek tek ele alıp ‘Suçlu-suçsuz' tartışmaları çok su götürür. O zaman işin içinden çıkılmaz. Toplumda huzursuzluk peşinde olanların ekmeğine yağ sürülmüş olur.
FETÖ bir pazzı'dır.Bu pazının parçalarını teker teker elinize alırsanız yanılırsınız. 
Ortada suçlu bulmazsınız. O zamanda sormak gerekir 15 Temmuz'u kim yaptı. 250 kişi nasıl şehit oldu? Hepsi hayal miydi?
Kişi kişi ele aldığınızda kimsenin suçunu göremezsiniz. Ama pazzı gibi parçaları birleştirirseniz tehlikeyi ancak görürsünüz. Ülkenin nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğunu görürsünüz.

Şimdi buradan görevlerinden uzaklaştırılanlara seslenmekte yarar vardır.
Hiç biriniz hiçbir makama, hiçbir karar vericiye kızmaya hakkınız yok. Kızacak ve darılacaksanız kendinize darılın. Kızacaksanız ülkeyi bu hale getiren FETÖ'ye nasıl kandığımıza yanalım. Onların dünyamızı ne hale getirdiklerine kızın

Hatta sevinin. Vicdanlarınız rahatlasın. Şunu unutmayın rızık endişeniz olmasın..
Çünkü Allah kulunun rızkını garanti ediyor.  Bundan sonraki yaşamınızda elde edeceğiniz gelirinizin nasıl bereketli olacağını göreceksiniz.

Not: Yazıyı kaleme aldığım sabah Van'dan şehit haberleri geldi. Rabbim rahmet eylesin. Şer cepheleri yeni oyun ve yeni planlar peşinde. Rabbim fırsat vermesin. Memleketimden Dursunbey'den Astsubayımız Aydın Eryılmaz'ın şahadetini öğrendik. Balıkesir'imizin başı sağ olsun.