Modern (!) diye kabul gören Avrupa devletlerinin kıskançlıkla izlediği atılımlarımız, yatırımlarımız olanca hızıyla devam ediyor. ülkemizin gelişme hızına mani olamayanlar bu defa ekonomik yaptırımları devreye soktular ve ülkemizin az da olsa bir sarsıntı geçirmesine de sebep oldular. Elhamdülillâh bu sarsıntı kısa sürede engellendi ve ülkemiz Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde ‘’durmak yok yola devam’’ diyerek yatırımlarda eski hızına tekrar kavuştu ve ülke huzuru tekrar sağlandı.

Geçtiğimiz günlerde fol yok yumurta yok kabilinden, bir Danıştay savcısının askeriyede başörtüsü serbestliğinin lâikliğe aykırılığı yönünde yaptığı açıklama ülke huzuruna ve millet kardeşliğine adeta bir dinamit koyma hareketinden başka nedir’ki? Danıştaya  bu yasakcılığın geri getirilmesi başvurusunu yapan partinin ise, adı sanı duyulmadık bir parti olması da bir o kadar ilginçtir. Halk düşmanı bu partinin adı; Halkın Kurtuluş Partisi.  Hangi halkın demeden geçemiyor insan. Halka karşı, halkın huzurunu dinamitleme partisi demek daha doğru bir ifade olurdu. Danıştay savcısı ve Halkın Kurtuluş Partisi denilen uyduruk örgüt adeta el ele vermiş ve eski Türkiye özlemlerini dile getirmişler. Gözü kara bir şekilde adeta iktidara posta koyuyorlar. Cumhurbaşkanımız ağızlarının payını anında verdi; siz kimsiniz, sen kimsin?

Başörtü serbestliği ile poliste, askeriyede,  tüm okullarımızda, Üniversitelerimizde, tüm kamu kurumlarında uygulanan bu eşitlik uygulamasına kendilerini çağdaş diye lanse eden bir kısım çağdışı yaratıkların tahammül edememelerini anlıyoruz. Çünkü bu serbestlik aynı zamanda tabuların yıkıldığı bir devrim niteliği taşımaktaydı. Yıllarca Başörtülü insanlarımıza sadece ağlama ve tel örgülerin dışından vatan evlatlarını gözyaşlarıyla seyretme özgürlüğünü (!) lütfen tanıyanların bu çağdaş devrimi kabul etmeleri elbette mümkün değildi ve halâ da etmiyorlar, edemiyorlar. İşte burada bizim anlayamadığımız ise;  Başörtü zulmünün ızdırabını bir ömür boyu tüm acımasızlığıyla çeken milletimizin sevinmesine, bayram sevinci yaşamasına rağmen bir kısım eski arkadaşlarımızın bu devrime istihza ile bakmalarıdır. 

Başörtülüye hak arama çalışmalarından dolayı Erbakan hocamızın 5 tane partisinin kapanması nasıl unutulur.  Erbakan hocamızın siyasi hayatının başörtülüye özgürlük istediği için söndürülmesi ve milyonlarca evladımızın Üniversite önlerinde yerlerde sürüklenmesi, coplanması, hayatlarının söndürülmesi hiç unutulur mu? Merve Kavakçı olayı  unutuldu mu ?  Başörtülü kızlarımızın , annelerimizin hastanelere başörtülü olduğu için alınmayıp ölüme terk edilmesi hiç unutulacak şeyler midir.  

İşin en acı yanı ise; bu uygulamalara Tayyip bey önderliğinde AK Parti kadroları son verdi dediğimizde istihza ile, ‘’ne olmuş yani pek önemli bir şey mi yapıldı, başörtü en tabii insan hakkıdır, yapılanların ne önemi var’’ demeleridir.

Ne yazık ki bu arkadaşlarımız Tayyip bey önderliğinde yapılan hizmetlerden alabildiğince faydalandıkları halde, Tayyip beye karşı küfür dahil her türlü hakareti reva görmelerine anlam vermek mümkün değildir. Yahu sen AK Partiye oy verme, hadi teşekkür de etme ama niye küfür ediyorsun?  neden hakaret ediyorsun?  Bu yaptığın ‘’Önce ahlâk ve maneviyatın’’ neresine sığıyor?  Bu kadar nankörlük ancak yüksek tahsille elde edilebilir (!)

Ne yazık ki, bu arkadaşlarımız yapılan Köprüleri, barajları, duble yolları, şehir hastanelerini, hava alanlarını, Asya’yı Avrupa’ya deniz altından bağlayan  Marmarayı, dağları delip geçen karayolu tünellerini, tüm köylerimize yapılan asfalt yol ve köy içi hizmetleri göremiyorlar. Dul ve yetimlerimize, Fakir fukaramıza verilen yardımlardan bu arkadaşlarımızın hiç haberi yok. Üniversitelerimizin yaygınlaşmasından, yerli araba yapımında son aşamaya geldiğimizden, İnsansız silahlı ve silahsız İHA larımızdan, %100 yerli muhrip ve denizaltılarımızdan, Atak helikopterlerimizin, yerli tanklarımızın, askeri araçlarımızın ve yine % 100 yerli silahlarımızın ordumuza verilmesi yanı sıra dış pazarlarda rağbet görmesi ve ihraç edilmesinden haberlerinin olmaması çok manidardır (!) 

Dün ülke müdafaası için dışarıdan yalvara yakara silah alamıyorduk. Şimdi tankımızı, topumuzu, füzemizi, ağır ve hafif silahlarımızı Tayyip bey önderliğinde kendimiz yapıyoruz ve ihraç ediyoruz. Ey… zavallı yaratık bunlardan ‘damı hiç mi haberin yok (!)

Ne yazık ki, bu arkadaşlarımız hızlı trenle seyahat ettikleri halde, hızlı trenden de habersizdirler(!)  Yapılan camilerden, açılan Kuran kurslarından, Okullarda talebelerimize ücretsiz verilen kitaplardan, bilgisayarlardan tüm dünyanın haberi olduğu halde bunların haberlerinin olmaması oldukça ilginçtir.  Yavru vatan Kıbrıs’ımıza deniz altından içme suyu gitti haberiniz var mı? Türkiye dünyanın enerji üssü oldu duydunuz mu? 

Tayyip beyin hizmetleri adeta bir mıknatıs gibi tüm inanan insanları kendine çekiyor bundan haberiniz var mı? Mensup olduğunuz siyasi oluşum şer güçlerle omuz omuza ve dirsek teması ile koltuk değneği olduğu için her gün daha fazla eriyor bundan’damı haberiniz yok?    

İnanan insanların, dünya mazlumlarının, özgürlük aşığı tüm milletlerin Recep Tayyip Erdoğan’a hayranlığından haberinizin olmamasını da normal karşılıyorum ve fakat Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemiz ve dünyamızın tüm mazlumlarının yanı sıra İslam dünyasının Allah’tan sonra tek güvendiği ve inandığı olduğundan haberiniz var mı?  Tayyip beyin duruşu, Konuşmaları ve hizmetleri Tüm dünya mazlumları yanı sıra milyonlarca Türk seçmenini ve de Müslüman Türk dünyasını bir mıknatıs gibi kendine çekiyor, Ak Partiye çekiyor.

Ama yazık ki, Tayyip beyin dolayısıyla Ak Partinin hizmetlerini gördüğünüz ve kullandığınız halde Tayyip beyin ve Ak Partinin  mıknatısı acaba neden sizi çekemiyor? Sözün burasında Erbakan hocamızın bir gazeteci ile arasında geçen bir anekdotu hatırlatmadan geçemeyeceğim; 

Necmettin Erbakan :  Sen zeki çocuksun seni severim biliyorsun.

Gazeteci :  Sağolun hocam.

Necmettin Erbakan : Ama bakıyorum da Siyonizm’in mıknatısı seni de kendine çekmeye başlamış.

Gazeteci : Sn. hocam bir şey sorabiliriyim.

Necmettin Erbakan :  Tabi buyur.

Gazeteci : Bu Siyonizm’in mıknatısı nasıl bir mıknatıstır ki, ta Amerika’dan, İsrail’den bizi çekiyor da sizin mıknatıs bu kadar yakından neden çekemiyor?

Necmettin Erbakan : Çünkü bizim mıknatıs  TAHTALARI çekmez