İmtihan sahnesi gördü-ğüm, sınandığımı bildiğim hayat
Mutluluk ve acılarıyla iç içe yaşamayı uygulamalı dersleriyle öğretse de bana..
Daha önemlisi 'sabır' kelimesinin karşılığını nakış gibi işlese de beynime..
Etten..kemikten.. öyle sıradan bir Kul olduğumuz için bazen aklımız karışabiliyor, şaşabiliyor!
Bu hisle zorladığım gibi kendimi böyle anlarda.. Bildiğim, tanıdığım insanları da anlamakta zorlanıyorum.
Psikonevrozlar sarmış dört bir yanı. 
Biri kendine kaçacak delik ara diyor durduk yere!
Diğeri eli kanlı teröristle aynı kefeye koyup trollere yem atıyor..
Bir diğeri ülkücü, bir başkası komünist.. 
Beriki dinci, öteki ateist, yaftasını vuruveriyor şipşak!
Çoluk-çocuk işin içine karıştırılınca.
Öyle garip bir durum ortaya çıkıyor ki; 
Hz. Mevlana'nın "Ben bende değil" dediği gibi bir söyleminde..
Acaba ben ben miyim demekten alamıyorum ben de kendimi.
Gece yatıp sabah uyandıklarında gördükleri rüyayı gerçekmişçesine vizyona sunanları adam yerine koyanları bildikçe..
Aklım nasıl şaşmasın, karışmasın!
Senin karışmaz mıydı böyle bir durumda sevgili okur?
***
LAĞIM ÇUKURUNDAN DAHA KÖTÜSÜ VAR MI?
Sevgili okur, 
Dikkatini en önemli, en çarpıcı noktaya çekeceğim şimdi. 
Çevrende ‘insanım’ diye dolanan biri kalkacak; 
Hem arkadaşım, dostum kardeşim diyecek, can ciğer kuzu sarması görünecek..
Hem de ben bu kişiye nereden, kimler üzerinden nasıl vurabilirim, hangi çamuru atsam kara çalabilirim hesabı yapacak.
İnsanlığını tamamen unutup iblise şapka çıkarttıracak sinsi tuzaklar kurulmasına ön ayak olacak.
Var mı böyle bir şey?
Bir değil, hakeza bir çok var.
Biliyorum ki, senin de sağında solunda, arkanda önünde dolanan çok var böylesi sevgili okur!
Aslında baktığımda ben gözlerine, haset kıvılcımını yakalayabiliyorum.
Kem-küm edişlerinden, kaş-göz oynatışlarından düştükleri halet-i ruhiyeyi görebiliyorum.
Çok kötü bir durum bu. 
B..k çukuruna düşsen daha iyi denilebilecek kadar kötü!
***
İNSAN KENDİ KENDİNE KALLEŞ OLUR MU?
 Hep şunu söylüyorum;
O öyle dedi, bu şöyle diyor demeyin.
Lalüebkem değilseniz eğer konuşmaya çalışın,
Arayın, işin aslını astarını sorun, soruşturun iyicene. 
Ne yapacaksanız sonra yapın, ne diyecekseniz sonra deyin.
Meselâ benim yaptığım gibi yapın; 
Etrafınızda, orası-burası oynayan varsa, omurgasız olduğuna da inanıyorsanız  ‘Sevmiyorum seni. Çünkü samimi olmaktan çok uzaksın’ deyin..
Herkese hak ettiği değeri vererek en azından kendimi borçlu hissetmiyorum!
Hem sevmediğiniz birini seviyormuş gibi davranarak niye gereksiz ızdırap çekesiniz ki?
Hiç değilse kendinize karşı kalleş olmayın!
Başkasına yapıyorsunuz tamam da, kendinize niye acı verirsiniz ki? 
Yoksa siz mazoşist falan mısınız?
***
Bu arada, ben bugünden yazayım da şöyle bir kenarda dursun.
Yedi yıl önce katledilen Cihan Hayırsevener kardeşimin, gözlerimin önündeki o insanlık dışı olaydan bir gün önceki sohbetimizde "Bir kalleşlik hissediyorum Ramazan" dediği gibi..
Bugünlerde bir değil, bir kaç şer odağından kalleşlik sezinliyorum bende...
Son söz; 
Şerrinize lânet.. diyorum başka da bir şey demiyorum. 
...
Gökten elmalar düşmüş; İyiyle kötüyü, güzelle çirkini, doğruyla yanlışı, yiğitle kalleşi aynı sepete koymayanların başına!
22 Aralık 2016