Alttaki fotoğrafta gördüğün bu ikisi arkadaş idi..

Bizim sokaktaki balıkçının önünde nöbet tutarlar her gün..

Bazen papalina, bazen hamsi veya sardalya

O gün nasiplerinde ne varsa.

Öyle açgözlü de değil bunlar.

Nankör hiç değil!

Yarım saat öncesiydi son gördüğümde bu ikisini.

Halil ustanın önlerine bıraktığı sardalyanın başında

yesem mi, yemesem mi bakışıyla duruyorlardı.

"Öküzün trene baktığı gibi bakacağınıza yesenize” diye lâf atıp devam ettim yoluma.

*

Dönüşte fotoğraftaki manzarayla karşılaştım..

Azıcık topalak olanına, insanın biri çarpmış.

Diğeriyse tutmuş kaldırıma atmış!

Yanına geldiğimde ben, son nefesini veriyordu tekir olanı.

Arkadaşı başında bekliyor, bir şeyler mırıldanıyordu;

"Neden cevap vermiyorsun kardeşim" diyordu sanki.

Bir de gözlerini gözlerime dikmiş bana bakıyordu

"Ne olursun yardım et" dercesine.....

Zor tutuyordum ağlamamak için kendimi...

Yüreğimin acısını tüm bedenimde hissediyordum.

O an "Ben sizi Allah'a söyliycem" diyen o minik Tırmık hikayesi geldi aklıma..

*

Söyleyin bizi

söyleyin Allah'a...

Çok nankör olduk biz.

Sadece siz Tırmıkları.. Tekirleri.. Paşaları.. Reksleri.. Köpükleri.. Pamukları değil

İnsanlığımızı da unuttuk biz.

Acımızı, mutluluğumuzu paylaşmayı unuttuk biz.

Dayanışma ve yardımlaşma unuttuk biz..

Arkadaşımızın, dostumuzun, kardeşimizin iyi ve kötü gününde yanında olmayı da unuttuk biz.

Sadece bunları mı unuttuk,

Bizi biz yapan tüm değerlerimizi unuttuk biz...

*

Allah'a

söyleyin bizi.. söyleyin!

çok nankör olduk biz...

*

sizden ricam;

aracınıza binerken ve trafikte seyir halindeyken dikkatli olun ki,

canavara dönüşmeyin!

*

bu arada bir hatırlatmada bulunayım.

yalnız kendisinin değil başkalarının da sağlığına önem veren,

yalnız kendi acılarına değil

diğerlerinin de acılarına katılmayı ve katlanmayı başarabilen,

üzüntülü veya keyifli zamanları paylaşabilecek güvenli dostluklara sahip olanlar

daha sağlıklı ve uzun bir ömür sürmekte daha şanslılar.

bunu biliyor muydun?