Eğer olaylara, eylemlere, teröre, mücadelelere, örgütlere, partilere forma giymeden bakmayı öğrenebilirsek en azından KANDIRILMA ihtimalini yok ederiz!
Geçtiğimiz hafta A HABER'de söyledim. İlk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı CNN International'dan Fox News'a, El Cezire'den BBC'ye, Independent'tan Guardian'a, Economist'ten Bild'e kadar pek çok SAYGIN kuruluşun hedefi oluyordu.
NEDEN? İşte PÜF noktası burada!
Cevaba geçmeden önce bilmeliyiz ki bu saldırılar bitmeyecek! SÜRECEK! Çünkü Gezi Parkı eylemleriyle başlayan olayların arka planında CUMHURİYET'i teslim etmek istemeyen YABANCILAR var! Savaş uzun ve sancılı olacak! Ama hedef Başbakan Erdoğan! Cumhuriyet'i geri almak isteyen ve bunun için çırpınanların başında o geliyor. Bir tarafta düne kadar seçtikleri isimlerle Ankara'yı kontrol eden güç, diğer tarafta ise ülkeyi hızla kendi çizgisine çeken Erdoğan...
Yani kavga Türkiye'yi Türkler mi yoksa yabancılar mı yönetsin kavgası!
Başka bir şey değil!
Neyse...
Ankara neredeyse 60 yıldır Avrupa Birliği kapısında bekliyor. Bir türlü içeri alınmıyor! Ya kravat ya da gömlek beğenilmediği için devamlı geri çevriliyor! Ancak yarım asrı aşan süre içinde biri çıkıp da "Neden oralara gidip aşağılanıyoruz. Zaten bizi almaya niyetleri yok!" diyemedi!
Avrupa, cikletle her işini halledebildiği ülkeleri bile ÜYE yaparken neden Türkiye'ye sürekli KIRMIZI KART gösteriyordu?
Birlik'i oluşturan baş aktörler arasında Ankara'yı isteyen tek üye İNGİLTERE'ydi!
Almanya ve Fransa gibi ülkeler şiddetle karşıydı!
Londra tarihi bağları ve içeriye yerleştirdiği güçlü aileler üzerinden kontrolü kaybetmeyeceği için "Ankara'sız olmaz!" diyordu! Türkler'i çok sevdikleri için değil tabii! Amerika'nın bir kanadı ile kurdukları ittifakla yıllardır Türkiye'yi gizli gizli yönetmeyi sürdürüyordu! Eğer Avrupa Birliği kapılarını Türkler'e açarsa Londra, bir hamlede Musul'a, Kerkük'e, ERBİL'e inmiş olacaktı!
Ufacık ADA'dan Ortadoğu'yu yönetmeye devam edeceklerdi! Hem gaz hem petrol hem de geçiş yolları onların kontrolünde olacaktı! 100 yıl önce sınırları çizen akıl yine düşeş atıp yoluna devam edecekti! Bunun için de tıpkı diğer üyeler gibi BÖLÜNMÜŞ TÜRKİYE hedefleniyordu! PKK'nın amacı da zaten bunu yerine getirmekti!
İngilizler bunu istese de diğer büyük aktörler ANKARA'ya ayağını koyan Londra'nın Erbil'e atlayacağını görüyordu! Bu açıklanmayan sebeple sürekli "Türkiye'nin burada işi yok!" diyordu! Bütün şirketler ve yabancı yatırımcı AVRUPALI olmasına rağmen Ankara, bir türlü Edirne'yi geçemiyordu!
Akıllarında küçük, fakir ve düşünemeyen bir Türkiye fotoğrafı vardı! Yerli olduğu sanılan BASIN da bunu gerçekleştirmek için vardı!
Okuyucunun bilinçaltına yapılan yayınlarda hep "Avrupalı iyi, Arap kötüydü!" İşte Erdoğan bu çarkı kırmak için yola çıktı! Bölünmesi düşünülen Türkiye'yi büyütmek için önlerine dikildi!
Hedefi Türkiye'yi birkaç aktör arasında OYUNCAK olmuş bir ülke durumundan çıkarmaktı! Bunun için de bir başka dengeye oturması şarttı! Londra'nın Amerika içindeki elinden rahatsız olan bir güç hem Obama'yı getirmiş hem de Rusya'da 2000'nin başında Putin'e büyük zafer kazandırmıştı! Amerika'da, BARONLARA karşı yeni OYUN kuran gücün Rusya'nın yanı sıra Ortadoğu'da büyük ve anlamlı bir "ortağa" ihtiyacı vardı! Bu da Türkiye'den başkası değildi!
Değişim, bu dengeler kurulunca başladı. Türk devleti yerini belirledi.
Ama bu öyle kolay kolay "evet" denilecek bir şey değildi!
Hem içeride hem de dışarıda ciddi karşı çıkışlar vardı. Yüzünü Ortadoğu'ya dönen bir ANKARA, Londra'nın uykusunu kaçırmıştı.
Avrupa da rahatsızdı! Ankara, Kürt'ün kendisine "KÜRT" demesini sağlayıp ilk önemli adımını attı. Arkasından Müslüman coğrafya ile kurulacak sıcak ilişkiler geldi! Bunların hepsi Ortadoğu'yu yönetmek içindi! Çünkü bu durumda hem Kürtler hem de Araplar kazanacaktı! Yoksa İngiliz gelip 100 yıl daha sürecek olan huzursuzluğu yayacaktı! Ankara'nın geri dönüşü aslında herkes için en doğru yoldu!
Bunun için de RESMİ İDEOLOJİ esnetildi! Ancak bu kart içeride huzursuzluğu yaratmak için kullanıldı!
Avrupa içine almadığı ve kendisinden kopan Türkiye'yi sadece ve sadece içeriyi karıştırarak durdurabilirdi!
Laiklik, yaşam tarzına müdahale, içki yasası kullanabilecekleri enstrümanlardı! Bir de ALEVİ-
SÜNNİ çatışması vardı!
Enerjiden mahrum kaldıklarında BATACAKLARINI "bizim ekonomistler" bile biliyor!
Adamlar için ölüm kalım savaşı!
Bu nedenle GEZİ asla GEZİ değil!
Önlerindeki tek hedef Erdoğan'ın durdurulması ya da götürülmesi!
Avrupa'daki YEREL GAZETELER bile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı hedefe koydu! Komik ama gerçek!
Bütün bunlar yaşanırken hala parti formalarıyla bildik eleştiriler!
Bozuk saat bile günde iki kez doğru zamanı gösteriyor!
Bir kez elinizi vicdanınıza koyup ülkeniz için iyi şeyler isteyin!
Papağan gibi davranmayı bırakıp AKLINIZA müracaat edin!
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu Bey de Türkiye için böyle bir ufuk çizseydi ve peşinden gitseydi onun yanındaydık!
Formaları atın, "memleket meselesi" diye bakın!
Daha nasıl anlatayım bilemiyorum... 
NOT: Erdoğan karşısındaki bloğu gördüğü için mitinglere başladı. Mesaj açıktı: Ben Mübarek ya da Kaddafi değilim. Milyonlar arkamda.
Taksim'den DARBE çıkmaz.
Düşürebilirseniz buyurun!