İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, “FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte; örgüt adına suç işlemek” suçlarından soruşturma başlatılması hem içeride, hem dışarıda müthiş yankı buldu.
İçeride CHP Genel Başkanı ve vekilleriyle HDP'li siyasetçiler ayağa kalktı.
Özgür Basının susturulamayacağını haykırdılar.
Bunu Avrupadan siyasetçiler izledi.
Her işimize olduğu gibi buna da burnunu sokan AB'li sözde dost ve demokratlar, "Türkiye'nin çizgiyi aştığını" ifade etti. Kendileri başka bir ülkenin iç işlerine karışarak haddi aştıklarını anlamıyor bir türlü..
Öğrenecekler diyelim, devam edelim..
Gazeteci meslek örgütlerinden de açıklamalar düştü peş peşe haber ajanslarına..
Ortak mesaj şuydu; 
"Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, gazetecilerin tutuksuz yargılanması ve medyaya yönelik baskıların son bulması...."
Vatandaş cephesinde ise, operasyonun yakışık kaçmadığını söyleyip tepki gösterenler yanında "iyi oldu" diyenler de var. 
AK Parti ve MHP kanadında ise, sürecin takip edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. 
Ben ise olayın farklı bir tarafındayım.
Önce şunu da söyleyeyim.
Bir gazeteci, bir meslek örgütünün başındaki isim olarak; 
Altını kalın kalın çizerek söyleyeyim; meslektaşlarımın "gazetecilik mesleği" nedeniyle hakkında dava açılmasını,  yaka-paça gözaltına alınmasını, özgürlüklerini kaybetmesini asla istemem, arzu etmem..
Çünkü... 
***
GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR AMA.. HAİNLER YAPAMAZ!
Demokrasinin gelişmesi ve güçlenmesini sağlayan kurumların başında özgür basın gelmektedir. 
Basın, düşünce özgürlüğünün de en etkili aracıdır. 
Basın özgürlüğünün korunması aynı zamanda demokratik sistemin güçlü temeller üzerinde yükselmesini sağlar. 
Basının özgür olmadığı ülkelerde demokrasinin gelişmesi de zorlaşır.
Gazetecinin görevi ise, elde ettiği belge veya bilgiyi kamuoyuna duyurmaktır. 
Gazeteci basın hürriyetinden aldığı gücünü ise halk adına kullanır.
Ancak, her özgürlüğün olduğu gibi basın özgürlüğünün de sınırları  Anayasamızda çizilmiştir. 
Dolayısıyla herkes yaptığı işin sorumluğunun bilincinde olmalı, meslek ilkelerinin sınırları aşılmamalıdır. 
Hele birde Türkiye Cumhuriyeti çıkarları söz konusuysa, haber yazılırken, yorum yapılırken, görüntü paylaşılırken...
Değil sadece meslek ilkeleri, milli çıkarlar düşünülmeli..
***
CUMHURİYETÇİLER KENDİNİ SORGULAMALI..
Yanlış anlaşılmasın.
“Cumhuriyetciler vatan haini..” demiyorum. 
Asla ve kata böyle düşüncem olamaz.
Ben diyorum ki, basın özgürlüğü yanlış kullanılamaz.
Özgürlük demek milletin değerlerine küfür etmek değildir.
Özgürlük demek maneviyata ve mukaddesata saldırmak değildir.
Cumhuriyet, kendini sorgulamalı bence.
Bugüne değin yaptığı yayınların kimin, kimlerin veya hangi ülkelerin ışine geldiğini gözden geçirmeli.. 
Bu yayınlarının Cumhuriyet'in değerlerine zarar verip vermediğini düşünmeli. 
Terör ve destekçisi kesimlere bileyerek veya bilmeyerek arka çıkıp çıkmadığının muhasebesini yapmalı.
Basın özgürlüğü arkasına sığınmadan önce öz eleştiri yapabilecek cesareti gösterebilmeli.
Örneğin şu "MİT tırları" haberi.. 
Neresinden bakarsanız bakın.. 
Neresinden tutarsınız tutun..
Yanlıştır.. Yanlıştır.. Yanlıştır..
Savunulacak hiçbir tarafı yoktur.
***
BAĞIMSIZLIK DİYORSAK, ÖZGÜRLÜK İSTİYORSAK...
Ben şunu söylüyorum:
Biz bu ülkede yaşıyoruz. Vatan hainleri gibi kaçacak veya bize kucak açacak ülkeler olmadığı gibi gidecek başka kapımız yok!
O zaman öncelikli görevimiz bu ülkeye sahip çıkmak, milli ve manevi değerlerini korumaktır.
Milli düşünmektir. Hedef ve ideallerinde buluşmaktır. 
Türkiye'yi  ve Cumhuriyeti sevmenin yolu da, bu cennet vatan üzerine oynanan oyunları da bertaraf etmenin yolu da buradan geçmektedir.
Eğer biz bu ülkenin gazetecileriysek, milletimize kendimizi adamış, ülkemizin değerlerini korumaya da söz vermişsek kendimize..
İyiyle kötüyü, güzelle çirkini ayırt edeceğiz.
Terörle teröriste destek verenler kim bileceğiz. 
Dost kimdir, düşman kimdir tanıyacağız, tanıtacağız..
Bağımsızlık adına, özgürlük adına yapacağız bunu. 
Halkın haber alma hakkı için tanınan basın özgürlüğünü  kullanırken pusulayı şaşırıp; "Türkiye, sadece Türklere bırakılmayacak kadar önemli ve değerli bir ülke" diyenlerin kayığına su taşımayacağız.
...
Son söz; 
Cumhuriyet gazetesinin yönetimine ve bazı yazar-çizerlerine yönelik operasyonun, yeni Türkiye'ye enerji kaybettireceğine ve içerideki hainleri temizleme yolunda kararlılıkla yürütülen soruşturmaları sulandıracağını düşünüyorum. 
Prim verilmesin buna..
Aman dikkat..!
....
02 KASIM 2016