BALIKESİR’deki değişim ve gelişimden rahatsızlık var! Var diyorum, bunu görüyor, yaşıyor ve hissediyorum hayatın her alanında.  
Çok zor değil aslında bunu görmeniz. Bulunduğunuz ortamlarındaki konuşulanlara bakmanız yeterli. 
Hasbihâl edilen konular ile yapılan işleri şöyle bir yan yana getirip gönül terazisine koyduğunda anlayacaksın ne demek istediğimi. 
Görülecek günün birinde değişim elbet. İstiyorum ki hepimiz birer parçası olalım. Ne yaparsak yapalım önünde duramayacağımıza göre bu değişimin, kendimizi boşuna hırpalamayalım.
Bizim gibi şehirlerde kolay değildir eski alışkanlıkları terk etmek. 
Hem yarınlar iyi olsun isteriz, hem de bu amaçla çalışanları yerden yere vurarak şevklerini kırmaktan geri durmayız.
Böyle davranarak aslında en büyük kötülüğü başkasına değil, kendimize yapıyoruz.
Fakında değiliz bunun.
Hayat dediğin kısa. Bir nefes alıp verebilecek an kadar hem de. O halde değişime direnmek yerine gelişmeye çalışacağız..
***
ALEMŞÜMUL
ÇAKALLARA KARŞI
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” der bir düşünür. İnsanın var olduğu andan şu zamana kadar neler değişmedi ki? İnsan ilişkileri, umutlar, yaşam ve beslenme şekilleri, savaşlar ve barışlar…
Hayatın yasası gibidir değişim yaşama renk katar ve zevk verir. 
Düşünsenize hep yaz ya da hep kış mevsiminin olduğunu. Sürekli artçı değişimler yaşıyoruz, farkında değiliz.
Her gün hücrelerimizden başlayan değişim damla damla vücudumuza, kişiliğimize, ailemize ve oradan da topluma akıyor. 
İstemesek de değişiyoruz.
★★★
Madem ki değişim kaçınılmaz o halde kendi sahip olduğumuz ilkeler doğrultu-sunda değişim rüzgarına katılmalıyız. Değişim isteyen insan önce çemberin en iç halkasından yani kendinden başlamalı. 
“Dünyada değişiklik yapmakta başarılı olan insanlar, değişikliğe kendinden başlayanlardır” der Bernard Shaw. Değişimden maksat biçim değişimi değil öz değişim olmalı. Gömlek değil gömleğin içindeki değişmeli. İnsanla birlikte ona ait olan her şey de değişmeli. Siz istemeseniz de bu değişim oluyor zaten. 
Gençliğinizde ceviz kıran dişleriniz yaşlandığınızda ekmeği koparamayacak hale geldiğini unutmayın!
★★★
Değiştikçe gelişmeli. Geliştikçe değişmeli insan. Değişim ileriye olumlu adımlar attırmalı insana. Geriye doğru, negatif değişme çürümenin başlangıcıdır. Değişim çok yönlü olmalı. 
Alemşümul çakalların değişim çabalarına kapımıza bağladığımız tek bir köpekle karşı duramayız! 
Değişim heyecan katmalı hayata. Göz kapaklarını iyice açtırmalı insana. Yenilmemek için çağın pörsümüşlüğüne hep orijinal kalmalı insanoğlu.
***
BUGÜNÜN İŞİNİ 
YARINA BIRAKIRSAN
Hayatta değer verdiğim insanlar arasındaki kardeşim Çiğdem, ‘o iş senin dediğin gibi olmaz, eskiden böyleydi’ dediğimde Kartalın yaşam öyküsünü anlatmıştı.
Yaşama daha sıkı bağlanmamız gerektiğine dair güzel bir örnek bu Kartal hikâyesi;
★★★
“Kartalın yaşı 40'a ulaştığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir. Beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır, kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşır. Kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı, zorlu sürecini göğüsleyecektir. Yeniden doğuş süreci yüz elli gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve  kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan yerde yuvasında kalır.  
Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.  Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski tüylerini yolmaya başlar. 
Yüz elli gün sonra kartal, kendisine yirmi veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.’’ 
★★★
Kardeşlerim; 
İşte kartalların hayata tutunma yönünde ibretlik değişim mücadelesi böyledir.
Sen de önünde iki seçenek olduğunu düşün!
Kuran-ı Kerim’de “Hayvanlarda sizin için elbette ibretler vardır” der. 
Döndükleri cihat sonrası “Küçük cihattan büyük cihada döndük’’ diyen Hz. Muhammed (sav) de değişimin küçük büyük demeden durmadan süreceğini gösterdi.
Hani başımızdan bir olay geçer de, ibret alıp; ‘Yarın bambaşka bir insan olarak güne başlayacağım’ deriz ya! Bugünün işini yarına niye bırakıyoruz ki?
Kadir Gecesinin, hayatımıza yeni ufukların açılmasına ve vesile olması dileğiyle.
21 Haziran 2017