Ey sevgili okur, 
Geçen sana hayata yeni  sayfa açmana yardımcı olmak amacıyla uzak durman gereken 9 şeyi söylemiştim.
Bugün de şu fani dünyada gerçek olan 8 şeyi hatırlatacağım. 
Hazırsan, başlıyoruz:
Hatem’i Esam, ilk dönem zahitlerinden Şakik’i Belhi’nin talebelerinden biriydi. 
Bir gün Şakik’i Belhi, talebesine dönerek:
- Otuz senedir yanımdasın ; bu zaman içerisinde ne elde ettin? diye sordu.
- “Ben okuduğum ilimden paha biçilemeyen, çok değerli sekiz şey elde ettim, onlar da bana yeter” dedi Hatem’i ve ekledi; “Çünkü kurtuluşumun bunlarda olduğunu ümit edi-yorum üstadım.” 
Şakik’in, “O sekiz şey nedir? diye sorması üzerine  Hatem’i Esam, onları şöyle anlatır:
1. Ben bütün mahlûkata baktım; Onların her birisinin âşık olduğu ve sevdiği birisi-nin var olduğunu gördüm. O sevgililerden bazıları, sevdik-lerine ya ölüm hastalığına yakalanana ya da mezarının başına kadar eşlik ediyorlardı. Sonra onu tek başına bırakıp gidiyorlardı. Kimse onunla beraber kabir çukuruna gir-miyordu. Ben de düşündüm ve kendi kendime: “Kişinin en sevgili dostu, kendisiyle beraber kabir çukuruna girip ona arkadaşlık edendir.” dedim. Kabrimde bana dostluk yapa-cak hayırlı ve salih ameller-den başka bir şey göremedim. Ben de, kabrimde bana ışık olsun, benimle muhabbet kursun, beni yalnız başıma bırakmasın diye salih amelleri kendime sevgili edindim!
2. Ben insanların, arzu isteklerinin peşine koştuklarını onun emirlerini yerine getirmek için acele ile çırpındıklarını gördüm. Allah Teala’nın; “Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıranın varacağı yer cennettir.” (Naziât 79/40-41) Ayetini düşündüm. Kur’an-ı Kerim hak ve sadık olduğuna inandım. Ben de, nefsimin kötü arzularına muhalefet etmek için çalıştım. Onu terbiye etmek için kolları sıvadım. Nefsim, Allah'a itaate razı olana ve O’na boyun eğene kadar buna devam ettim.
3. Gördüm ki, bütün insanlar dünya malı toplamak için çırpınıyorlar. Sonra da onu ellerinde tutmak için çaba sarf ediyorlar. Ben Yüce Allah’ın; “Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise kalıcıdır.” (Nahl 16/96) Ayetini düşündüm. Ben de dünyadan elde ettiğim her şeyi Allah için harcadım. Onları Allah katında benim için âhiret azığı olsun diye fakirlere ve miskinlere dağıttım.
4. Bazı insanların, izzet ve şerefin akraba ve kabilenin çokluğunda olduğu zannedip bununla aldandıklarını gördüm. Bazıları bunu, mal ve evlâdın çokluğunda olduğunu zannedip onunla iftihar ediyorlardı. Bazıları da izzet ve şerefin, insanların mallarını zorla alıp onlara zulmetmekte ve kan akıtmakta olduğunu sanıyorlardı. Bazıları ise bunun, malı ve mülkü israf etmek, onu saçıp savurmakta olduğunu zannediyorlardı. Sonra ben Allahu Teala’nın; “Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’na karşı en çok takvalı olanınızdır.” (Hucurat 49/13.) Ayetini düşündüm. Allah korkusuyla amel etmeyi tercih ettim. Ben inanıyorum ki Kur’an, hak ve doğrudur. Onların kıymetli olarak düşündükleri şeyler ise boş ve geçicidir.
5. Ben insanların birbirlerini kötülediklerini, arkalarından gıybetlerini edip çekiştirdiklerini gördüm. Bunun sebebinin, mal, makam ve ilimde birbirlerine karşı haset olduğunu tespit ettim . Ben de Allah’ın; “Dünya hayatında onların geçimlerini/rızıklarını aralarında biz paylaştırdık.” (Zuhruf 43/32) Ayetini düşündüm. Anladım ki her şey ezelde Allah tarafından taksim edilmiştir. Ben de hiç kimseye haset etmedim ve Allah’ın taksimatına razı oldum.
6. İnsanların bazı amaç ve maksatlarla birbirlerine düşmanlık ettiklerini gördüm. Allahu Teala’nın; “Gerçekten şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin” (Fâtır 35/6) ayetini düşündüm; anladım ki, asıl düşman şeytandır. Ondan başkasına düşmanlık beslemek doğru değildir. Ben de, diğer insanları bırakıp onu düşman edindim.
7. Gördüm ki insanlar azık ve maişetlerinin temini için hırsla, gayretle çabalıyorlar. Öyle ki bunu yaparken şüpheli ve haram şeylere düşüyor, kendilerini zelil ve hakir durumlara düşürüyorlar. Ben, Allah’ın; “Yeryüzünde yürüyen/yaşayan her canlının rızkı Allah’a aittir.” (Hûd 11/6) Ayetini düşündüm. Anladım ki, rızkım Allah’a aittir ve O rızkıma kefil olmuştur. Bundan sonra ben de Allah’a ibadet ile meşgul oldum ve O’ndan başkasından ümidimi kestim.
8. Herkesin bir şeye bağlandığını gördüm. Bazıları paraya, bazıları mal ve mülke, bazıları bir sanata ve mesleğe, bazıları da kendileri gibi insanlara bağlanıyorlardı. Yüce Allah’ın;  "Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, her emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” (Talak 65/3) Ayetini düşündüm. Ben de Allah’a güvendim O’na tevekkül ettim. O bana yeter. O ne güzel vekildir, dedim.
...
Bunları dinleyen Şakik-i Belhi, Hatemi Esam’a dönerek şöyle der:
- Allah seni bütün işlerinde başarılı kılsın! Ben Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an-ı Kerim’i inceledim. Gördüm ki, bu dört kitap senin bahsettiğin sekiz fayda üzerinde dönüyor. Kim bunlarla amel ederse dört kitapta bulunanların tümüyle hareket etmiş olur.
***
Kardeşlerim;  
Bakın size çok değerli bir ipucu daha veriyor şu sözle-riyle ulu üstad;
Bir insanı iyi tanımak istediğin vakit şuna bak; 
O kişinin kalbi Mevlanın vaat ettiklerine mi daha çok güveniyor, yoksa bir insanın vaat ettiklerine mi daha çok güveniyor?  İşte sen ona göre o kişiyi değerlendir.
...
Artık biliyorsun ne değerli ne değersiz. 
Yaşam senin yaşamın. Kararı verecek olan da sensin. 
Ya evet diyerek dünyanı aydınlatacaksın ya da hayır deyip karartacaksın!
07 MART 2017