G

Dünkü bölümde özetle sayın Ahmet Helvacıgül’ün, Belediye Meclisi üyeliğinden de istifa etmesinin uygun düşeceğine değinip, kararın kendisine ait olacağını belirtmiştik.

Bugün ise, Belediye Başkanı sayın Ok’un bu olaya bakışına değineceğiz. Bazı sorulara açıklık getirmesini isteyeceğiz.

***

"Al gülüm, ver gülüm" alışverişine Belediye Başkanı sayın İsmail Ok'un yaklaşımı ve duruşu bazı soru işaretleri uyandırdı.

Sayın başkan, Gazete Balıkesir'in ısrarla üzerinde durduğu ekmek zammı ile Fırıntaş yönetimindeki sessiz-sedasız gerçekleştirilen değişimi de gündeme getirdiği haberler üzerine medyanın karşısına çıkarak savunmaya geçmişti. Hemen sağında sayın Helvacıgül vardı.

Sayın Ok, o toplantıdaki sözlerine Helvacıgül ve ekibine belediyeye büyük kazançlar sağladığı için teşekkür ederek başlamıştı. Övgüyle sözetmişti sayın Helvacıgül'den.

Bu sözlerinin üzerinden 48 saat geçmemişti ki, bu kez yazılı bir açıklama yapmak ve Fırıntaş'ta kapalı kapılar ardında yaşanan ve etik yönüyle benimsenmesi mümkün olmayan alışverişi "Helvacıgül'ün yaptığı işin masum görülemiyeceğini" belirterek doğrulamak zorunda kalmıştı.

"Ne kadar erdemli bir davranış ve duruş. Ekibindeki arkadaşının yaptığı yanlışı söylüyor. Parayı da hibe yoluyla geri iade ettirmiş. Daha ne olsun" diyeceksiniz biliyorum.

***

Siz yine böyle düşünmeden önce, şu sorulara hepbirlikte karşılık bulmaya çalışalım.

Birincisi; Sayın belediye başkanı, iki gün önce konuşurken Fırıntaş'taki "algülüm ver gülüm" alışverişini bilmiyor muydu?

Biliyordu.

Çünkü; Belediyelerde belediye başkanlarından habersiz asla kuş uçmaz

O zaman neden iki gün sonra değilde, iki gün önce; "Bakın Balıkesirliler, şöyle bir olay olmuş, biz de kendisini Fırıntaş şirketinin başkanlığından alarak gereğini yaptık." diyemedi sayın başkan. Belki gerçekten bilmiyordu. O zaman, demekki ekibindeki birileri "kuyusunu kazıyor" diye düşünülebilir.

İkincisi; Bu olayı aylar sonra Fırıntaş'ın hesaplarını incelerken farkettiğini söylüyor Ok. İnandırıcı gelmiyor bu yaklaşım. Çünkü;

Sayın başkan, aynı zamanda Fırıntaş'ın da doğal başkanıdır. Burada olup bitenden haberdar olma gibi bir sorumluluğu vardır. Ayrıca, hiçbir Belediye'de hiçbir belediye meclisi üyesi, belediye başkanının bilgisi dışında böyle bir işe kalkışmaz. Kalkışırsa eğer, o belediyede yönetim sorunu olduğu tartışılır. Ki, hiçbir belediye başkanı böyle bir yaklaşımı düşünmek bile istemeyeceği için ince eleyip sık dokur.

İyiniyetli yaklaşım olarak değerlendirilse bile, kamusal görevlerde bunun dikkate alınmadığı bilinir.

Üçüncüsü; Bu alışveriş 1 yıl 1 ay önce gerçekleşti. Satıştan elde edilen paranın iadesi 8 Nisan 2011 tarihinde, yani olayın üzerinden 10 ay geçtikten sonra yapıldı.

Çünkü;

Kâr eden bir kuruluş konumundan zarar eden bir kuruluşa dönüşen Fırıntaş'ta neler olup bittiği muhalefet tarafından sorgulanmaya başlandı. Belediye Meclisi'nin bir oturumunda bu konu gündeme taşındığında yer yerinden oynamıştı.

İtiş-kakışlar olmuş, bazı meclis üyelerinin ağzı kapatılmaya çalışılmış, seviyesiz yaklaşımlar sergilenmişti.

Yaşananlar bugün gibi gözlerimizin önünde. İşte o belediye meclisi toplantısından sonra başladı asıl telaş panik.

...ve "al gülüm, ver gülüm" alışverişindeki paranın hibe olarak geri iadeside hemen o günlerde gerçekleşti.

***

Şimdi gelelim asıl soruya:

Hibe olayı, yani etik olarak uygunluğunu sayın belediye başkanı İsmail Ok'un da onaylamadığı 12 yaşındaki kamyonun Fırıntaş'a satışı karşılığı yapılan ödeme 3.5 ay önce gerçekleşti.

Doğru mu?

Doğru..

Belediye Başkanımız ne diyor?

"Olayı öğrendiğimde kendisini derhal makama çağırdım. Tek telafi yolunun parayı hibe etmek olduğunu söyledim. Helvacıgül'de isteğimi kırmadı. Parayı hibe etti."

Doğru mu? Doğru. Başkanımızın yaklaşımını alkışlıyoruz, doğru ve yerinde buluyoruz. Zaten ona da böylesi yakışırdı. Çünkü, dürüst bir kişiliğe sahip. Bundan asla, kati şüphemiz olmadı, olmayacak.

Bunu bilmenizi isteriz. Buraya kadar herşey yerli yerinde.

Peki, olayı öğrendiğiniz an Fırıntaş'ın genel kurulunu olağanüstü toplamadınız?

Aradan 3-4 ay geçtikten sonra, sizinde Azerbaycan'da bulunduğunuz bir günde sessiz-sedasız gerçekleştirilen genel kurulda talimatla görevini bıraktırdığınız sayın Helvacıgül'e, o an neden işten el çektirmediniz?

İçten ve samimi olduğunuzu biliyor, dediğimiz gibi kişiliğinden asla şüphe duymuyoruz. Gazete Balıkesir ve Ayna gazeteleri, konuyu kamuoyunun gündemine taşımasaydı, "al gülüm, ver gülüm" alışverişinin defteri kapatılıp, unutturulacaktı değil mi?

Doğru mu sayın Başkan?

Bu sorunun yanıtını vicdanınızın sesini dinleyerek vereceğinize eminim..

***

Unutturmak ve unutmaktan söz açılınca ve tam yeri gelmişken bir sitemde Balıkesirliler'e edelim.

Peki siz sevgili halkımız, hemşehrilerimiz.

"ya basın olmasaydı" diye hiç düşündünüz mü?

Gazetecilik mesleğini birilerinin değil, siz halkın çıkarları noktasında kullananlara hiç sahip çıktınız mı?

Bugüne kadar iyiyle kötüyü, güzelle çirkini hiç ayırt ettiniz mi?

Efendim!

İşitemiyorum sizleri..

Sesiniz biraz gür çıksın..

Bugünlük bu kadar.. Bir kamyonun çarpmasıyla hasar alan Fırıntaş olayının düşündürdüklerine ve cevap bekleyen sorularımıza devam edeceğiz..

Yarın bu sütunlarda görüşmek dileğiyle Allah'a emanet olun..

AZETE Balıkesir’in kamuoyunun gündemine taşıdığı “ekmek zammı” ve Balıkesir Belediyesinin yüzde 98.63 hissesine sahip olduğu Fırıntaş’ta yaşanan ve etik olarak bakıldığında toplumun hiçbir kesiminde benimsenmediği olayın üzerine konuşmaya devam ediyoruz bugünde..