Fotoğrafta gördüğünüz kardeşimizin adı

Güngör Altan.

Nam-ı diğer Arap Güngör.

Bizim şehrin insanıysa;

"Boyacı Güngör" olarak tanır, bilir onu.

Gungor Altan-1

Benim nazarımda sıradan bir ayakkabı boyacısı değildi.

Çocukluğumuz, gençliğimiz aynı semtin sokaklarında geçti.

"Gümüşçeşme,

Gündoğan,

Hasan Basri Çantay

bizden sorulurdu"

desem yalan olmaz..

Cumhuriyet'in...

Hakkı Çavuş'un çocuklarıyız biz.

Balıkesir'in efsane muhtarı Mustafa Tekmeci'nin evlatlarıyız biz..

Kimilerinin tepeden baktığı,

hor gördüğü semtin insanlarıyız biz.

kimimiz Türk,

kimimiz Çerkez,

kimimiz Roman,

kimimiz Yörük,

kimimiz Manav.

Hep birlikteydik biz.

Birimizin diğerine karşı üstünlüğü yoktu.

Aynı yoldan geçtik, aynı sudan içtik biz.

Gönüller bir, dualar bir, bir Allah'ın kullarıydık biz.

Güngör iyi futbolcuydu.

Yaşı gibi, futbolu da iki gömlek üstündü benden!

Ateşspor'da birlikte aynı meşin yuvarlağın peşinden koştuk.

O liberoda rakibine aman vermez iken, bense orta alanda oynuyormuş gibi yapardım:))

Futbolda "Milli" lakabını aldım, ama Güngör gibi yıldızlaşamadım.

Balıkesirspor'a çağrıldığında, kırmızı-beyazlı formayı kendim giyecek kadar sevinmiştim.

Amatörde oynarken henüz 18'ini doldurmadan profesyonel takımla da maçlara çıktı.

Kırmızı-beyazlı forma yakışıyordu ona.

Gelen topu göğsüyle öyle yumuşatır ve oyuna sokardı ki,

görseydiniz şapka çıkartırdınız.

Bugünün 5-10 milyon avroluk stoperleri yanında halt yemiş!

Tuncay Ateşöz ile birlikte semtimizin gurur kaynağı olmuştu.

Davul-zurna eşliğinde giderdik onları ve Bal-Kes’imizi izlemeye!

"Kısa kes Aydın havası olsun" örneğindeki gibi

bizim mahallenin kızanları Güngör ile Tuncay da, pek alışamadı zirveye.

Boyacı tezgahlarını alıp yeniden çıktılar kentin caddelerine, sokaklarına.

Futbol değil,

roman havası oynamayı tercih ettiler senin anlayacağın..

Milli Kuvvetlerden her geçişimde uğrardım.

Tezgahın yanındaki o küçük radyosu her daim tıngır-mıngır eski şarkı türküleri çığırırdı.

Müzik demişken hatırlatayım; kemanı da iyiydi Güngör'ün.

Ayakkabılara cila, paspası bahane edip eski günleri yad ederdik..

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değercesine..

Ölümü çoķ ani olmuştu.

Hüzünlendirmişti tanıyanı, tanımayanı.

Güler yüzlüydü, merhametliydi.

Karıncayı incitmezdi, yani öyle zarif biriydi.

Milli Kuvvetler'den gelip geçen yüzlercesiyle hergün selamlaşırdı.

Fakiri, zengini, genci, yaşlısı

Belediye Başkanı, Milletvekili

Hiç ayrımsız ve abartısız herkesle iyi bir dost, iyi arkadaş, iyi bir sırdaştı Güngör.

Hani o çok özlemini duyduğumuz,

kimi anlarda mumla, fenerle aradığımız yaratılmışlardan biriydi.

İnsandı yani.

Orası, burası oynamayanlar için "adam gibi adamdı" derler ya hani.

Öyle biriydi işte bizim Hakkı Çavuş'un kızanı Güngör.

Sözün özü insanlık abidesiydi.

Her nedense iyiler çabuk gidiyor.

Diğerleri gibi Güngör'ün de ölümü ani, ama güzel olmuştu!

"Len ölümün güzeli mi olur" demeyin..

Olur!

Hem de bal gibi olur..

Ahiret yolculuğu başlamadan ağrı acı çekmiyorsanız, sağlığınızda da yatağa mahkum olup yakınınızdakilere çektirmediyseniz...

O ölüm, güzel ölümdür!

Hemen bir örnek vereyim;

Bizim camiadan Ekrem Balıbek ile Aydın Filizel..

Hayatta iken gazetelerini ayakta tutabilmek için çok çile çektiler, çekmesine de boş/beleş dünyaya vedaları "diri" şekilde olmuştu.

"Yaradan onları bizden daha çok seviyor" diyerek kıskanasım var! 

Dün gibi, ama 7 yıl önce başlamış ahiret yolcuğu bizim Göngör'ün de..

Hasretle anıyor, Allah'tan rahmet diliyorum.

Mekânı cennet, makamı âli olsun.

Selâmetle.

13 Şubat 2024 | Balıkesir | Ramazan Demir