Bir insanın servet, makam, ilim, ibadet, güzellik, soy ve kuvvet gibi her hangi bir meziyeti nedeniyle kendini başkasından üstün görme hastalığıdır.
Böyle tarif ediliyor kibir.
Türk Dil Kurumu’ndaki karşılığı ise şu: Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur..
Neresinden bakarsak ba kalım güzel yanı yok. Zaten şeytana ait bir özellik olduğu malum. 
Öylelerini görüyorum ki, dün ne olduklarını bilmesem diyebileceğim tek sözüm olmaz bugünkü hallerine.. 
O ne kibir, ne gurur öyle!
Küçük dağları ben yarattım’ havasındalar. Öyle düçar olmuşlar ki, dün birlikte yürüdüklerine bugün tepeden bakıyorlar. Uzatılan eli sıkıp selâmlaşmaktan korkuyorlar, kirli olan sanki kendi elleri değilmişcesine.. 
Gördükçe, izledikçe ve duydukça üzülüyorum.
Ne diyor Hz.Ebu Bekir;
Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır.
***
KIZGINLIK MI, KIRGINLIK MI GEÇER
 “Bu milleti baş tacı etmez, ayaklarının altını öpmezsek Allah gücenir bize!
Biz düşmüştük hiç tanımadığımız insanlar bizi tutup kaldırdı. 
Millet arar ‘işim var’ deriz, adam belediye reisi ile görüşmek ister, özel kalemde bekletilir. Gariban adam makama gelmek ister, kabul etmeyiz. Önemli birileri gelir kapıda bekleriz.
Adamın ufak bir çatı işi vardır ıhçık deriz. Holding sahibi gelir hemen yardımcı oluruz.
Öyle olduğu halde onlar bize sahip çıktılar. 
Reis'e olan sevgileri nedeniyle böyle yaptılar. 
Bu millete çok şey borçluyuz. Onlar olmasa ey belediye başkanı senin başkanlığın mı kalırdı? Bakan arkadaşımın Bakanlığı mı kalırdı?
O gece ölebilirdik. Darbe sonrası çok kötü muameleye maruz kalabilirdik.
Şimdi bu makamlarda oturuyorsak, o isimsiz, hiç önemsemediğimiz insanların sayesinde oturuyoruz.
Bu millete ne yapsak azdır.”
***
Kardeşlerim,
15 Temmuz’un hemen ertesinde AK Partili bir vekilin paylaşımıydı bu okuduklarınız. Unutmuyorum o geceyi. Milletin yaptıklarını unutmamak için de saklıyorum bu satırları. 
Asıl unutmaması gereken ben değilim aslında bunu.
Görüyorum ki,
bazılarının burnu yine bir karış havada. Birbirlerini yemekle kalmayıp unuttukları milletin kalplerini kırıyorlar, 
Kısacası, tıpkı 7 Haziran  seçimleri öncesi gibi hava sezinliyorum. Milletin gözü Reis’ten başkasını görmüyor ama, alt kadrolar için hiç de olumlu şeyler düşünmüyor!
Burada, Necip Fazıl’ın  “Kızgınlığım geçer de; kırgınlığıma çâre bulamadım.” sözünü akıllarının bir yerlerine not etmesini isteğim AK Partili dostlara, “nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın” hatırlatmasında bulunmayı kardeşlik görevi sayıyorum..
***
CEHENNEME HAZIR MISINIZ?
GEÇEN bir arkadaşla sohbet ediyoruz. Konu siyasetin etkili isimlerine karşı kimilerinin düştüğü durumlara geldi. O an çeşitli ortamlarda gördüklerimi hatırladım. 
Siyaset sahnesinde çok samimi gibi görünenlerin bir birlerine karşı sergiledikleri ayak oyunlarını düşündüm. Onlara biat eden, her söylediklerini doğru kabul eden ‘şakşakçı’ tayfasının neden olduğu hasarları gözümün önüne getirdim.
Karamsarlığa kapıldığımı hissettiğim sırada Reis yetişti imdadıma;
Gençler, sakın kula kul olmayın. Makam mevki sahibi olanların önünde eğilmeyin, ister Cumhurbaşkanı olsun, ister Başbakan olsun, ister para babaları olsun.”
Cumhurbaşkamınız Erdoğan’ın bu nasihatına şu hadisi de ekleyelim; 
Kendisine el pençe divan durulmasını isteyen Cehenneme hazırlansın! 
...
-------GÜNÜN SÖZÜ-------
Ay’ı hedefleyin! Iskalasanız bile yıldızların arasına  iniş yaparsınız..