Çocuklar Duymasın’da ki Taş Fırın Haluk’un söylemiyle:
“Ba ba ba ba ba ba!….”
Konkordato dedin mi…
Kelimenin kendi sükseli zaten!.
Inının ınının!
Sanki Rambo filmi mübarek!
“Konkordato ilan etti.”
“Konkordato başvuruları çığ gibi.”
“Vatandaş da konkordato istedi.”
!
Bilmeyen, sanacak ki “iyi bir şey”
Bir de iflas erteleme gitti, bu geldi, ne fark var olağanüstü aralarında, pratik sonuç itibariyle?..
Konkordato nedir?..
Belki okudunuz gazetelerden belki okumadınız bugüne kadar, önce onu bir de buradan aktaralım:
Konkordato, borçlu kişinin ticari anlamda zor duruma düşmesinden dolayı alacaklılar ile borcun ödemesinin bir plana bağlandığı ve bunun mahkeme tarafından onaylandığı anlaşmadır. Konkordato, “iflas anlaşması” olarak da tanımlanan bir hukuk ve ekonomi terimidir. İflas durumunda şirketler, borçlarını karşılayabilmek için belli şartlar öne sürerek alacaklılarıyla bir anlaşma yapar. Bu karşılıklı anlaşmaya göre borçlu, alacaklı tarafla borcunun üçte ikisi üzerinden borcun en az yarısını ödeyerek kalanını da ödeme planına bağlar. Bu borcun üçte ikisi, bir anlamda alacaklıların alacaklarının belli bir kısmından vazgeçmesi veya vadesi gelen borcun vadesinin uzatılması anlamına gelir.
Taraflar arasındaki Konkordato anlaşmasının Ticaret mahkemesi tarafından da onanması gerekmektedir.
Son aylardaki ekonomik tablo karşısında konkordatonun çığ gibi artacağı belliydi, nitekim artıyor ve artmaya devam edecek.
Ancak başka bir gelişme de oldu son günlerde.
Gerçek kişilerin de konkordato talep edebileceği, bunun önünde yasal bir engel bulunmadığı yönünde hukukçulardan peşpeşe açıklamalar gelince bireylerin de konkordato için mahkemelere başvurduğunu okumaya başladık ardı arkasına.
Haliyle konkordatoda yeni düzenleme yakındır.
Gerçek anlamda borçlarını ödeyemeyen ve zor durumda olanlar yanında kanundan kendi lehine çıkar sağlayarak borcu ödememe veya uzun vadeye yayma yolunda pek çok borçlu da bu yola başvuracak ve özellikle gerçek kişiler tarafından açılan bu davalarla mahkemeler tıkanacaktır.
Biraz bekleyin, göreceksiniz…
Vatandaşın dört beş bankaya borcu var, telefon şirketine var, elektriğe var…
Ödeyemiyor.
Veya kartları çevirerek günü geçiriyor.
Şimdi o da konkordato için başvuru yapabilir halde ki neden yapmasın?..
Nefes almak için ve niyeti borç ödeme ise gerçekten; güzel bir fırsat!
Lakin böyle giderse, borç ödememe aracı haline dönme riski de var.
O zaman da “alacaklı”nın veryansın edeceği açık.
Her halükarda çıkış noktası, ekonomik şartların ülke genelinde düzeltilebilmesi için reel tedbirlerin hayata hızla geçirilebilmesinden geçiyor.
Takip edenler bilir, yıllardan çok basit bir tespiti yineliyoruz:
Köylüde para yoksa o ülke ekonomisinin eninde sonunda tıkanacağı açıktır.
Köylüde nicedir para yok.
Üretim yok.
Tarım yok. Hayvancılık yok.
Köylüde para olmadı mı şehirlerin ekonomi çarkının bir noktada kırılacağı açık.
Bugün geldiğimiz noktada işte tam da buradayız.
Konkordato, bunun hukuki ve ekonomik patlaması o kadar.