BALIKESİR ve ilçeleri düşman işgalinden kurtuluşunu kutluyor peşpeşe.
Dursunbey ve Sındırgı'yla başladı. Bigadiç, Kepsut'la, dün de Balıkesir, Balya, Gömeç, Gönen ve Savaştepe'yle devam etti kutlamalar.
İvrindi bugün, Havran ile Burhaniye yarın, Edremit 9 Eylül'de kutlayacak kurtuluşunun 94. yılını. 
Ardından 14 Eylül'de Manyas, 15 Eylül'de Avyalık, 17 Eylül'de Bandırma ile devam edecek. 18 Eylül'de Erdek'le nokta konulacak bu yıl ki kutlamalara. 
Törenlerde kahramanlık türküleri söyleniyor, oyunlar oynanıyor. Kurtuluş anlarının canlandırıldığı temsili sahneler konuyor.  Günün anlam ve önemi üzerine bir şeyler anlatılıyor. 
Balıkesir’in kurtuluşunu ise, 1970'li yıllara kadar zenginlerin düğünlerine renk katan "Tülü Kabaklar" sembolize ediyor!
Öyle haberler yapılıyor ki, okuduğunuzda; 
Tülü Tabaklar, 6 Eylül 1922'de düşmanı korkutup kaçırdı sanırsınız..
Bunun üzerine yeni yeni hikayeler yazıp, milletimize sunanlar var..
Kuva-yi Milliyecilerin, Tülü Tabakları kullanarak düşmanı yenilgiye uğrattığı, Balıkesir’den kaçırdığı söyleniyor!.
Doğrudur, yanlıştır.
Orası tarihçilerin işi ama, baktığımızda da tarihi kaynaklara, verilere Milli Mücadelede en etkin rolü gazetecilerin ve Balıkesir Basınının oynadığını söyletiyor bize.
***
MÜSLÜMANLAR ESİR OLMAZ!
Sanılmasın ki, 6 Eylül lere renk katan Tülü Tabaklar'ı hafife alıyoruz. 
Yok öyle niyetimiz.
İşin magazinleştirilmesine karşıyım ben.
İşte bu nedenle, ülkenin üzerine çöken o karanlık günlerde çıkan iki gazeteden söz edeceğim size.
Birincisi Doğru Söz.
İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden bir hafta sonra, 22 Mayıs 1919'da Balıkesir'de yayına başladı.
Milli Mücadele’ye destek vererek halka da ümit ve cesaret aşıladı.
Bunu nereden mi anlıyoruz? Başyazarı Varnalızade İsmail Hakkı Bey'in halkı sürekli mücadeleye davet ettiği yazılarından. 
“Müslümanlar Esir Olmaz” başlığı altındaki yazısında İsmail Hakkı Bey, Milli Mücadele hareketini şu sözleriyle destekliyordu:
Memleketin filhakika pek muhluk ve vahim dakikalar geçirmekte olduğunu biliyoruz.
Bu inkar edilemez. Fakat bu vehameti görmekle birden bire yeisi nevmidiye kapılarak zillet ve esarete taraftarlık gibi bir haleti ruhiyetinin esiri olmakta muvafık değildir.
Yedi asır müstakilen yaşamış olan Türkler ne gibi bir kabiliyetsizlik, kudretsizlik görülüyor ki hakimiyet ve istiklalin kendisinden nezh ve refi icabetsin.
Türk için iki tarık vardır:  “YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM”
***
BALIKESİR'DEN ANADOLU'YA IŞIK..
BALIKESİR'de yayınlanıp yumurta sepetleri, saman balyaları içerisinde dağıtımı yapılarak halka ulaştırılan ikinci gazete ise İzmir'e Doğru..
Hüseyin Vasıf ve Esat Çınar kardeşlerle birlikte Mustafa Necati Bey tarafından hazırlanıp basılıyordu.
Milli Mücadelenin bayraktarı gazetenin idare yeri Kuva-yı Milliye karargahı idi. 
Yunanlıların İzmir’i işgalini sürekli protesto ederek ülke içerisinde kurtuluş şuurunu canlandırmaya çalışan İzmir'e Doğru, halkın maneviyatını yükseltici ve insanları ümide sevk edici haberler verilmesine dikkat gösterdi.
Gazetenin İstanbul’a da ulaştırılması, hatta orada işgal güçlerinin sansürlediği yazıların Balıkesir’e getirilerek burada yayınlanması Kurtuluş Mücadelesindeki önemini daha arttırıyordu.
İzmir'e Doğru, bu yönüyle Anadolu halkı tarafından değil, yabancı kurum ve basın tarafından da dikkate alınıyordu. 
İtilaf Devletlerinin propagandalarına karşı halkın direnme gücünü ve moralini hep ayakta tutmaya çalışan Mustafa Necati ve arkadaşları, bu gazeteyle bir manada cephe gerisini tutarak, cephede verilen mücadeleye destek oldu.
***
Demek istediğim şu; 
Tülü Tabakları da aşka, heyecana getirip direnişe dahil eden Türk Basını, 1919'lardan bugüne ülkesine ve milletine karşı üzerine düşen görevi yapmayı sürdürerek tarih sahnesindeki şerefli yerini sağlamlaştırmıştır.
Hasan Basri Çantaylara... Mustafa Necati Bey'lere.. Hüseyin Vasıf ve Esat Çınar kardeşlerle o basınımızın isimsiz kahramanlarına ve Kuva-yi Milliyecilere selam olsun.
7 EYLÜL 2016