"Gezi benim çok ilgimi çekti ve ben o çocukların arkasında durdum. Oğlum dahil çevremden bir çok kişi gitti geldi. Oğlum yaşça büyüktü ama gitti geldiler….Fatoş Karahasan'la gittim görüştüm. Ne var ne yok okudum anlayabilmek için. Ve sanıyorum geziyi anlamaya en yakın kişiyim ben siyasette. Devlet Bahçeli bana sormuştu ben de kendisine oğlumun katıldığını ve çok ilginç tespitleri olduğunu söyledim"
Yukarıdaki sözler Meral Akşener'in CNN-Türk'te Şirin Payzın'ın programında ifade ettiği sözlerdir.
Bu sözleri duyunca Gezi sırasında karşılaştığım bazı olaylar aklıma geldi. Peşin söyleyeyim yazdıklarımdan bazı kadim dostlarım alınacaktır. Ama tarihe tanıklık eden bazı şeyleri de yazmadan geçmekte olmaz.
Gazetecilikte çok şey öğrendiğim ve Türkiye'yi okumamda yardımcı olan bir dostumun güzel bir tabiri vardır; 'İşi bitmiş doğrularla bizi oyalıyorlar' yani yarın açıklandığında kimseye yararı veya zararı olmayacak gerçeklerin ortaya konulması.
Bizde doğruların işi bitmeden ortaya konulması taraftarıyız. Kusura bakmasın kadim dostlarım yazacağım.
Gezi olaylarının tüm hızı Türkiye'yi kavurduğu günler.
Tarih 3 Haziran 2013'tü.
Daha dün gibi hatırlıyorum. Saat tam 12:00 civarı. Açıkmışım. Yemek için Balgat'ta şimdiki büromdan çıktım. 3 bina yanıma yeni yapılmakta olan Zaman Gazetesi'nin binasının önünden geçiyorum. Daha taşınmamışlar. Giriş kapısının önünden geçerken bir araba durdu. İçinden tanıdık bir sima Cemil Koca çıktı. O dönem Cemaatin Ankara Bölge imamı. Merhabalaştık. Hal hatırdan sonra Zaman'ın yeni binasını birlikte gezme teklifinde bulundu.
Eski tanışıklık hatırına birlikte bahçeden binaya yöneldik. Ne var, ne yok? Muhabbetinin ardından daha İç merdivenlerin 3. basamağındayken “Tayyip Erdoğan boyunun ölçüsünü aldı mı?” demesi ile şaşkınlığımı gizleyemedim.
Aradan 10 gün geçti geçmedi. Memlekete gitmiştim. Balıkesir merkezde ülkücü hareketin ağabeyi AR Kırtasiye'nin sahibi Kadir Geraslan'a uğradım. Balıkesir'e gittiğimde vakit bulursam zaman zaman uğrarım.  Kadir abi daha muhabbete başlamadan "Sizinkilere ne oluyor. İmam seviyesindekiler Tayyip Erdoğan'a ağza alınmayacak laflar söylüyorlar. AK Partili olmamama rağmen kahrıma gidiyor” dedi.
Bende onun yanında tanıdığım Prof Dr. Şerif Ali Tekalan'ı aradım. Durumu anlattım. Cemil Koca'nın sözlerini de aktardım ve “Bu sözler bana kadar geliyorsa Tayyip Erdoğan'ın kulağına kadar da gider. Tedbir alın" diye de uyardım. Aynı durumu Ankara'ya döndüğümde de tekrar aktardım.
Meral Akşener'in 1994'ten sonra DYP'de Tansu Çiller'e nasıl kabul ettirildiğinin hikayesini bilirim. Onu aktif siyasete sokanları yani. Çok bilinmezler ama Türkiye'nin çok iyi Hukukçularıdır. Şu anda Kongre davasının da arkasında onlar var.
Şimdi Meral Akşener gibi bir ismin siyasette daha geniş kesimlere mesaj göndermek için Gezi olaylarını desteklediğini açıklaması stratejik hatamıdır bilinmez.
Fakat, bende şaşkınlık oluşturdu. Bu şaşkınlık aynı zamanda Cemaatin o dönemdeki Gezi'ye desteğini aklıma getirdi. Yani Meral Akşener ile Cemaatin o dönemde Paralel hareket ettiklerinin delili sayılır mı? Bilmiyorum.
Meral hanımın ismini zikrettiği Fatoş Karahasan ismi dikkatimi çekti. ‘Kimdir' diye. Tabii google'ye sordum  “Dr. Fatoş Karahasan İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde, Pazarlama İletişimi, Reklam ve Dijital Pazarlama dersleri vermektedir. 14 yıl, uluslararası reklam şirketlerinde tepe yöneticilik yaptıktan sonra, şimdi yönetim danışmanı olarak, yerli ve yabancı kuruşların reklam ajans konkurları, ürün lansmanları, ürün stratejileri ve araştırma projelerinde yer almaktadır. Ayrıca, Capital, Tempo, Start Up ve cnnturk.com da köşe yazarı olarak, gündemi izleyen makaleler yazar. Reklam Özdenetim Kurulu (RÖK) üyesidir.”  Cümleleri yer alıyor.
Anlayacağınız Meral hanım liderlik için uluslar arası tecrübeye ye de sahip, Gezi olaylarında da strateji belirleyen bir ekiple çalışıyor. Bir taraftan Cemaatin diğer taraftan Meral Akşener gibi isimleri Gezi olayları ile ilgili görünce.
Oysa biz Gezi olaylarını sol fraksiyonların işi zannediyorduk. Yanılmışız.
Kalın sağlıcakla