Önce bir soru:
Kim milletvekili olmak ister? 
Kardeşlerim,
Aranızda kaç kişi vardır;
Hayır istemem ben vekillik-mekillik” diyebilecek.
İçten ve samimi şekilde bunu istemeyecek ben dahil iki elin parmakları kadar insan yoktur desem tam isabet ettirmiş olurum herhalde.
Aksini söylemek kendimizi kandırmaktan başka mana ifade etmez zaten. 
Ne ne menem şeyse şu milletvekilliği yanıp tutuşturuyor milleti! 
Öyle olmasaydı eğer, sadece tek bir partiye 70'in üzerinde kadın erkek, yaşlı genç müracaat etmezdi her halde aday adayı olarak. Hem de 5 ila 7 bin 500 lira arasında paraya kıyarak!
İsim vermeyeyim. Yakından tanıdığım biri var. Her seçimde, yerel ve genel ayırt etmeksizin aday adayı olur.
Üstüne üstlük cebinde parası yok, banka kredisi kullanıyor. Geri ödemek için de senden, benden para dileniyor!
Kendinden vekil olmayacağını  biliyor ama, “Ya tutarsa” diyor! 
Aslında bakmak gerekiyor aynaya; “Ben bu işi yapabilir miyim?” diye sormak gerekiyor kendi kendimize..
Zaten bunu yaptığımız gün, ilimde, bilimde, sanatta, sporda... 
Aklınıza gelen her alanda 10 numara değil, bir numara olacağımız kesin..
İnşallah görürüz o günleri diyerek... Vekilliği elinin tersiyle iten hemşehrimizle tanıştırayım sizi..
Ziyaettin Tan..
Eski kuşak daha iyi tanır ama, yeni nesil de yabancı değil bu isme. 
Balıkesir’de  birer dönem arayla 10 yıl belediye başkanlığı yaptı. 
İlk dönemi süperdi.İkinci döneminde maçı idare etti diyelim!
Ama kendisi tam bir bey efendi. Kibar mı kibar, nazik mi nazik. Balıkesir sevdalısı mı? Evet Balıkesir sevdalısı..
Çünkü onu kentin sosyal ve kültürel yaşamına katkı verenler arasında görüyoruz hep. Devlete ödediği vergi yanında, ekmeğini kazandığı, havasını soluduğu, suyunu içtiği kente karşı sosyal vergisini ödeyen biridir Ziya bey..
Onun gibi 8-10 kişi var Balıkesir’de.. 
Sayılarının çoğalmasını temenni ederek, vekilliği elinin tersiyle nasıl ittiğini anlatayım hemen..
***
BAŞKANLIKTAN DA
VAZGEÇİYORDU AMA..
Milletvekili olmayı neden kabul etmediğini aktarması için sözü Ziyaettin Tan’a bırakıyorum; 
“Rahmetli Turgut Özal’la  ben Ticaret Odası başkanıyken tanışırım. DPT'deydi. Bir gün sohbet ederken, görevden ayrıldığını; iki ay dinlen-dikten sonra beni arayacağını söyledi. Biliyorum bana görev verecek.  
Partiyi kurdu, aradı beni. İlk sıradan milletvekilliği teklif etti.  Düşünmediğini ileterek kabul etmedim. 
Yardımcı olur musun dedi, olurum dedim. Bir gün baktım İsmail Dayı; 'Ben emaneti size vermeye geldim' dedi. Turgut beye söyleyeceğimi söyledim  diyerek bir kez daha kabul etmedim..Necat Tunçsiper, Şerafettin Toktaşlar falan talip oldu. Onlar milletvekili oldu. Ben kabul etmedim.
Merhum Turgut Özal’ın Türkiye’ye çağ atlattığına vurgu yapan Ziyaettin Tan, belediye başkanı olmasının hikayesini de şöyle anlatıyor: 
“Aradan hayli zaman geçmişti. Bir gece telefon çaldı. Açtım, karşıdaki ses Turgut Özal’dı. 
'Hiç aramadın, bak Başbakan oldum' diyerek hafif bir gönderme yaptı. Ardından 'Sana görev verdik ama almadın, şimdi sana başka bir görev veriyorum. Doğduğun, büyüdüğün, çalıştığın, iş yaptığın, kazandığın bir şehre borcunu ödemek üzere sana bir fırsat veriyorum. Belediye Başkanı adayımsın' dedi.
‘Nerden çıktı şimdi bu’ demeye fırsat kalmadan ‘peki’ demek zorunda kaldım. Hiç de siyaseti bilmem. 
O sıralar Nadir Karaağaç ilçe başkanıydı. Baktım bana ters yapıyorlar! Aday olmama karşı gibiler. Bir ben vazgeçeyim dedim. Turgut bey haber almış, yine aradı beni; 'Sakın ha. Seni ben çıkarıyorum. Bırak onları. Kimse mani olamaz. Devam’ diyerek kararlılığını ortaya koyunca ben de mecburen yola devam ettim. Nasip işte..”
..
Gökten elmalar düştü; 
Haddini bilenlerin başına!
28 ARALIK 2016