Karanlık bir gece daha, sabaha merhaba demek üzere. Yeni bir güne, yeni bir haftaya daha başlıyoruz. 


Sorsalar bana geceler mi daha güzel, gündüzler mi; geceler derim artık. Eskiden benim için karanlık geceler dendi mi, korku endişe sarardı her yanımı. 

Farkında değil misiniz, bizler artık aydınlık gündüzler de, çevremizde ki yüzlerce insana rağmen yalnızız, hem de yapayalnız.


En son ne zaman bir arkadaşınız, sırf sizi özlediği için yanınıza gelip, halinizi hatırınızı sordu;

"Dostum seni özledim, sohbetini muhabbetine hasret kaldım" dedi. 
 

Telefonla aradığımız insanları, neden aradığımıza bakın, çalan telefonlarımız da bizleri arayanlara bakın.

İşimiz olmadan, birini arayıp, birilerinin işi olmadan bizi aradığını en son ne zaman şahit oldunuz. 


En son ne zaman bir arkadaşınız, dostunuz sizi arayıp veya yanınıza gelip "Dostum bir derdin var mı?" dedi veya siz ne zaman böyle bir amelde bulundunuz. 
 

Düşünün bakalım, etrafınızda başınız sıkıştığında çekinmeden yanına gideceğiniz kaç dostunuz var, 
 

Artık sabah dost, arkadaş olan insanlar, akşam hava karardığında küçücük dünya menfaatleri için birbirlerini kırıyor, küsüyor, dostlukları bitiriyor.

 Sözde Vatan Millet sevgisi, aşkı uğruna yaptığımız siyaset nedeniyle, bir birimizi üzüyor, satıyor yarı yolda bırakıyoruz. 
 

Tartın kendinizi. Biz sözde Müslümanlar, güneşin doğumundan, gece yastığa başımızı koyduğumuz ana kadar ki zaman da neler yapıyoruz. 
 

İki kişi bir araya geldiğimizde sohbetleri misin konusu ney dedikodu gıybet, yan yana namaz kıldığımız, omuz omuza siyaset, ticaret yaptığımız insanların arkasından çekiştirmek. 
 

Küçücük dünya menfaatleri uğruna, nasıl da birbirimizin kuyusunu kazıyoruz.

İnsanlara hizmetkar olmak için çıktığımız siyaset arenasında, zaman zaman ne kadar ahlaksızlaşıp, çirkefleşiyoruz. 

Küçücük hesaplarımız uğruna dostlarımızla rakip, hasım düşman, 
 

Rakip, hasım, düşman olduklarımızla da, çok çabuk ahbap çavuş ilişkisi ne girebiliyoruz. 
 

Bakın bakalım, tartın kendinizi; hepimiz mevzilerimizi koruyacağız diye, kişiliklerimizi nasıl kaybediyor, kazanıyor sandığımız bu yalan dünyada, hem ahiretimizi hem de dünyamızı nasıl karartıyoruz. 
 

İçinde yaşadığımız aile ortamları bile menfaatler üzerine kurulu.

Birbirimize karşı hep taleplerde bulunuyor, sadece kendimizi düşünüyoruz. 
 

Evlatlar ana babaların dan, karı kocalar, kardeşler bir birlerinden koptu. Sevgiler, aşklar bile menfaatler üzerine kurulu. 


Özveri, şefkat, muhabbet, ünsiyet, ihsan, merhamet, Allah rızası için bir birimizi sevmek veya güler yüzle sevdiklerimize bir tebessüm etmek artık hayatımızdan çıktı. 
 

Artık hepimiz tarafız. Hem de kimsenin değil, sadece kendimizin taraftarıyız.

İnsan sadece kendinin taraftarı olunca; çevresini de dünyayı da, ölüm sonrasını da az görmeye, zamanla körleşip, hiç görmeye başlıyor. 
 

Bizler Hakkın, haklının, adaletin tarafı olacağımıza, kendi tarafımızı seçip, dünya menfaatleri, para mal mülk, makamlar kazanırken insanlığımızı kaybettik.

Bizler sadece kendi egolarımız, düşlerimiz, hayallerimiz uğruna, kendi tarafımız, taraftarımız olduk. 
 

***
 

Ne mutlu sevdiğini Allah rızası için sevenlere, 
 

Ne mutlu Allah rızası birbirleriyle dost arkadaş olanlara, 
 

Ne mutlu eğer artık kalmışsa, dünyada bir Müslümanın ayağına diken battığın da yüreği kanayıp,sızlayana. 
 

Ne mutlu ağzına bir lokma atarken, dünya üzerin de açlıktan ölen sabileri düşünüp lokma boğazın da düğümlenip, hıçkırıklara boğulanlara. 
 

Ne mutlu gerçek Müslümanlar dan olmayı deneyip,insan olmayı başaranlara.


...


Sevmiyorum seni dünya, bana kendini de,kendin de kileri de sevdiremiyeceksin.
 

Birbirimize dua edelim, dualar ancak o zaman kabul olur..
 

Selam ve Dua ile