MEDENİYET KALINTILARINA BİLE TAHAMMÜLLERİ YOK

Dünyanın gözü kulağı bir hayli uzun zamandır devamlı Suriye’nin, Irak’ın, kısmen de olsa güneydoğu Anadolu’muzun, hâsılı Mezopotamya bölgesinin üzerindedir. Çünkü asırlar boyu Osmanlı ecdadımızın hâkimiyetinde kalmış olan bu topraklar, aynı zamanda bir medeniyetler beşiğidir. Şu an tarihin tozlu sayfalarında yerini almış ve fakat hâlâ günümüze tarihten sesler veren pek çok medeniyet, Mezopotamya’da ve dolayısıyla bu günkü Kuzey Suriye, Güneydoğu Anadolu, güney İran ve Irak toprakları üzerinde neşv-ü nema bulmuş, yeşermiş, büyümüş ve devrini tamamlayıp tarihe karışmıştır.

Osmanlı ecdadımızın, Şam vilâyeti olarak asırlar boyu koruduğu bu toprakların ve bu topraklar üzerinde yaşayanların yüzü,100 yılı aşkın bir süredir gülmüyor. Adeta Osmanlı’ya ihanetin veya vefasızlığın bedelini ödercesine.(!)

Osmanlı’nın günümüze kadar getirdiği muhteşem medeniyet kalıntıları, şimdi barbar batı tarafından merhametsizce yok ediliyor. Hem de medeniyet adına vahşi bir şekilde.(!) Sümerler, Akadlar, Asurlar, Urartular, Frigyalılar pek çok Arap devletleri ve nihayet Osmanlı’lar hep bu topraklar üzerinde yaşamış, bir birinden üstün medeniyetlere ev sahipliği yapmış devletlerdi.

Kendini hâlâ medeni devletler sınıfında göstermeye çalışan, başta ABD olmak üzere tüm Avrupalı barbarlar, adeta zalim Esed’den ve İngilizlerin kurup yönettiği PKK eşkiyasından geri kalmamacasına talana devam ediyorlar. Yakıyorlar, yıkıyorlar ve çalıyorlar. Tıpkı Osmanlı yurdunu işgal ettikleri yıllarda, Osmanlı mülkünü yakıp, yıkıp, çaldıkları gibi.! Avrupa devletlerinin müzelerinden İslâm medeniyetinin çalınmış eser kalıntılarını bir an olsun çıkarın, geriye sadece adına medeniyet dedikleri çıplak erkek ve kadın heykelleri kalacaktır.

1990 yılına kadar doğu Berlin diye bilinen, bugün Almanya’nın Başkenti olan Berlin’deki Bergama müzesini şöyle bir gezin bakalım ne göreceksiniz? Göreceğiniz manzara; Dünya hırsızlık tarihinin en mükemmel hırsızlık şaheserleri olacaktır. Bergama’dan çalınan devasa Bergama tapınağı (Sunak) tüm mermer sütunlarıyla bu müzededir. Konya’nın Beyhekim kazasından çalınıp Berlin’e getirilmiş muhteşem minber muhteşem çinileriyle bu müzededir. El yazması Kur’an-ı kerimler, irili ufaklı İslâm medeniyetinden sesler veren el yazması kitaplar, o zamanki Şam vilâyetimizden getirilmiş muhteşem maşatlık sarayının koskocaman duvarı Vs. Vs.

Sadece Berlin dolayısıyla Almanya’mı tarih hırsızı? İngiltere müzeleri, Amerika müzeleri, İspanya, İtalya, Fransa, Hollanda müzeleri hep bu hırsız ve vahşi devletlerin, hırsızlıklarını yüzlerine haykırmaktadır. Ama utanmıyorlar!

Avrupa devletleri medeniyet denilince sadece ahlaksızlık, sahtekârlık, barbarlık ve çalmayı anladıkları için, gerçek medeniyetlere vahşice saldırıyorlar.

Vahşi batı: tarih sayfalarında yerini almış milletlerin medeniyet kırıntılarına dahi tahammül edemiyor. Osmanlı ecdadımızın yüzyıllar boyu ihya ettiği medeniyetler beşiği Mezopotamya bu gün kan ağlıyor. Osmanlı’dan sonra bu topraklar üzerinde yaşayanlar huzur bulamamış, yüzleri maalesef bu güne kadar bir gün olsun gülmemiştir. Mümbit Mezopotamya toprakları hep kan ve gözyaşıyla yoğrulurken, yoğuranlar yine barbar ve vahşi batı dünyası olmuştur.

İç ve dış ihanetler sonrasında Osmanlı yurdu Anadolu ve Mezopotamya toprakları, bilindiği gibi vahşi batı tarafından işgal edildi. Osmanlı mülkü Emperyalistler arasında paylaşılırken, Mezopotamya İngiliz ve Fransızların işgalinde kaldı. Daha sonra bu topraklar Osmanlıya ihanetin karşılığı olarak ve cetvelle çizilerek Arap kabileleri arasında paylaştırıldı.! Bu bereketli topraklar babalara, amcalara, dayılara, yeğenlere, torunlara taksim edilmiş ve her biri birer kukla kral ve krallık olarak sömürüye hazır hale getirilmişlerdir. Zavallı palyoçolar halâ kendilerini kral zannediyorlar.(!)

Başta en büyük haydut devlet ABD ve onun bir adım gerisinde İngiltere olmak üzere, emperyalist Avrupa devletlerinin en önemli hususiyetleri; sömürü üzerine deneyimli ve usta olmaları, her daim sömürüye alet edebilecekleri yerli ajan bulabilmeleridir. Çünkü biliyorlar ki, ‘’en iyi ajan,ajan olduğunu bilmeden emperyalistlere hizmet eden ajandır.’’ ASALA, PKK, PYD, YPK ve türevleri yanı sıra FETÖ, emperyalistlerin kullandıkları sömürü malzemesinden başka nedirler ki.!

Barış Pınarı harekâtından sonra ABD ve Batılı vahşi devletlerin yaptığı terbiyesizliğe ahlaksızlığa ne diyelim.? PKK yı, PYD yi, YPK yı, kurdular, FETÖ yü istedikleri kıvamda yetiştirdiler ve fakat emellerine erişemediler. Çünkü karşılarında Çelik gibi bir irade sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun Kahraman ordusu vardı. Sert kayaya çarptılar. 15 Temmuz’da FETÖ haini, şimdide PKK ve türevleri.

Suriye’de perişan olanlar, silahlarını, pantolonlarını ve gömleklerini bırakıp kaçanlar sadece PKK eşkıyası değil, PKK eşkıyasının kurucusu, besleyicisi, hamisi ABD ve Avrupa’nın ikiyüzlü şarlatan devletleridir. PKK ya envai çeşit silâh verdikleri halde, vermiyoruz dedikleri binlerce mühimmat şimdi Türk ordusunun elinde.

Peki, şimdi ne yapacaklar? Utanmadan sıkılmadan hâlâ Tayyip Beyin elini sıkmaya ona dost olduklarını söylemeye çalışıyorlar. Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye, derler adama.(!) Bu PKK eşkıyasını madem bu kadar çok seviyorsunuz alın Almanya’ya götürün, Fransa’ya, İngiltere’ye, Hollanda’ya yerleştirin. Eşkıya babası ABD de eşkıya başlarını alsın beyaz sarayda beslesin. Türkiye istemiyor, Türk milleti istemiyor hâlâ anlamadınız mı? 23.10.2019 Blk.