Ülkemiz seçim atmosferine,
mevki makam hayali olanlar aday adaylığı yarışına,
insanımız seçim havasına girdi.

"Lacivert takımı giyen bir yerlere aday oluyor, ağzı olan konuşuyor" denilen günlerdeyiz.

Evde, işyerinde, sokakta, kahvede, taksi dolmuşta, otobüste...
İki kişinin bir araya geldiği sohbette lâf dönüp dolaşıp, ".........partinin başkan adayı kim olur" konusuna geliyor.

Bizim ülke insanının en hünerli olduğu 3 şey say deseler
1- Gıybet
2- Siyaset
3- Futbol

cevapları peşi sıra dizilir!

Böyle olunca parti genel merkezlerince tercih edilecek adayların kimler olacağının merak edilmesi ve "ben olsam falanca kişiyi aday gösteririm" vb. ifadelerin dillendirilmesi doğal karşılanabiliyor.



Elbet benim de gönlümde, aklımda başkan adayı gösterilmesini ve seçilmesini istediğim isimler var.

"Kimmiş bakalım gönlündeki o kişiler" diye boşuna nefes tüketip, heves yapmayın!

Çünkü isimlere hiç girmeyeceğim.

Birazdan okuduğunuzda "neden olmasın" diyebileceğiniz farklı noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum bugün.

Önce şu soruyu soralım;
"Bir şehirde her 5 yılda bir belediye yönetiminin değişmesi iyi midir, kötü müdür? Şehir ve insanı için avantajı ve dezavantajı nedir?"

Siz bu sorunun cevabını düşünürken, doğru şıkkı seçmenize katkı sunmak amacıyla yaşanmış bir Balıkesir örneği vereyim.



Balıkesir'in 2004 öncesi hâli perme perişan idi.

İzmir, Bursa, Çanakkale istikametine gidip de yeniden şehrine dönen hemşerimiz, "yine geldik koca kasabaya/köyümüze..." diyordu.

Şehre hangi yönden giriş yaparsanız yapın, içiniz kararıyordu!

Bahçelievler ile Paşaalanı mahallesi yazın toz-toprak, kış aylarında çamur deryasıydı.

Kimi hemşerimiz çizme giyiyor, kimileri de ayakkabılarının üzerine naylon poşet bağlıyordu çamurdan korunmak maksadıyla..

Sadece bu iki semt mi!

Hemen her noktasındaki yollar köstebek yuvasını andırıyordu.

Şehrin sakinleri alış verişe çevre illere giderdi!

Organize Sanayi Bölgesinde hayvanlar otluyordu.

Abartmıyorum.

Daha bir çok örnek sayabilirim.

Bugünün gençleri büyüklerine sorabilir o günleri...



Sonra ne mi oldu? İşinin delisi biri çıktı. "Mevzubahis Balıkesir ise gerisi teferruat" diyerek 5 yıl süresince canla/başla, gece/gündüz çalıştı/çalıştırdı... 50 yılda yapılamayanları 5 yıla sığdırdı. Bugünkü Balıkesir'in temellerine ilk harcı koydu.

Gerçi o işinin delisini seçmen 3-5 liralık asfalt parasına sattı, satmasına da, sandığa gidip oy kullanmasının üzerinden 24 saat geçmeden "elim kırılaydı da, keşke oy kullanmasaydım.." diyerek pişmanlığını aleni haykırdı...

Balıkesir, çevre illerle olan açığını kapatma noktasında tam ivme yakalamıştı ki, bir anda kendini yeniden kara trende bulmuştu!



İşte o gündür, bugündür hep derim;
"Keşke bizim Sabri Uğur bir 5 yıl daha kalsaydı da, sonrası kim gelirse gelseydi..."

Eğer ki Balıkesir kasabadan yaşanabilir şehre dönüşürken pusulayı şaşırıp doğru istikamette giden geminin kaptanını değiştirmeseydi bugün daha farklı rotada konforlu yolculuk yapıyor olacaktık.

Şimdiyse 20 yıl geriden gidiyoruz!



Yukarıdaki örneği şundan verdim.

Önümüz seçim.

Partiler başkan adayı, vatandaş başkanını seçecek.

Bu aynı vakit şehirlerin istikametini belirleyecek.

Parti genel merkezlerinin yerinde olsaydım, mevcut belediye başkanlarının usulsüz bir davranışı yok ise, "yola devam" derim.

Daha da ileriye gideyim.

Alternatifi daha iyi bile olsa, halihazırdakini tercih ederim.

Dereyi geçerken at değiştirenlere en iyi örnektir biraz önce anlattığım 2009 Balıkesir tablosu.



Yeri gelmiş iken halk arasında sıklıkla konuşulan bir öyküyü aktarayım.

Evvel zaman içindeki bir seçimde mevcut başkan ile rakibi propaganda konuşmaları yapıyor.

Rakibinin havada uçuşan vaatleri karşısında kafası karışan vatandaşlara başkan şu uyarıyı yapıyor:

"Sakın kanmayın! Hatırlayın bende size benzeri vaatler verdim, ama ıvırı tıvırı işler harici hepsini getiremedim. Yeniden yapılanma, plan, proje, program gibi işleri bitirip temelleri atarak tam yol alacağımız sırada beş yıl bitti.

Şimdi beni değil de, rakip partinin adayını seçerseniz olacağı peşinen söyleyeyim size..

Bir sürü insanı işten atacak, kendi adamlarını dolduracak. Yapılan plan/projeyi çöpe atacak. Dönmeye başlayan çarkın tekerini bozacak.

O da bir 5 yıl aynı yollardan geçeceği için kaybeden hem şehir, hem halk olacak..

Vallahi siz bilirsiniz.

Beni seçerseniz kaldığımız yerden devam ederiz. Onu seçerseniz bir 10 yıl öncesine gidersiniz.."

Hikaye bu.
Balıkesir'in bir ilçesinin adı verilerek sıklıkla anlatılır.
Arada enteresan lâflar geçiyor da, ben çıkarttım. Merak eden varsa, arasın söylerim.



Tekrar altını çizerek tarihe not düşmekte fayda görüyorum.

Yerel yönetimlerde sıklıkla yaşanan değişimler, şehirleri yapboz tahtasına dönüştürüyor. her türlü faturayı partiler değil, millet ödüyor!

Yetim hakkının bulunduğu kaynakları har vurup harman savuracak kadar zengin ülke ve millet değiliz.

Dönemlerinde kibirli, arsız, yüzsüz, usulsüz davranışları yoksa yeni bir maceraya yelken açmakla vakit kaybetmeden mevcut başkanlarla yola devam edilmeli.. İçlerinde nizamsız işleri onlar varsa da hesabı "şeriatın kestiği parmak acımaz" misali sorulmalı ki, "Türkiye Yüzyılı"nda bir daha yaşanmamalı.



Son söz;
Kardeşlerim,
Sonradan pişman olup kaderinize küseceğinize biraz da kendinizde suç arayın derim.

Hem uyarmıyor mu bizi Yaratan;
"Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık." diye..



O değil de;
Hikayedeki başkan halkına en doğrusunu söylemiş mi?

Ucundan kenarından dolanarak mırıldananları bırakın kendi hallerine de, gerçekleri yüzümüze söyleyenleri özledik be...!

Selametle...

7 Aralık 2023 | Balıkesir