Ya Allah Bismillah Allahuekber nidaları arasında dualarla, tekbirlerle salâvatlarla 86 yıllık bir fetret dönemini müteakip Ayasofya’mız yeniden gerçek hüviyetine, hürriyetine ve Müslümanlarına kavuştu. Tıpkı İstiklalimizin ve istikbalimizin simgesi olan TBMM simizin dualarla, tekbirlerle, salâvatlarla açılarak, egemenliğimizi, İstiklalimizi ve İstikbalimizi, bağımsız olduğumuzu tüm dünyaya ilân ettiği gibi.

Devlet Başkanımız Tayyip Beyin kararlılığı sayesinde, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyeti yerine getirildi. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın(SAV) müjdesi ve mucizesi tekraren tahakkuk eti.

Ayasofya camimizin prangalardan kurtulup cami olarak Müslümanların hizmetine sunulması elbette 86 yıldır kilise rüyasıyla yatıp kalkan Hıristiyan dünyasını ve onların içimizdeki Müslüman görüntülü ajanlarını ve uşak olmaktan büyük zevk duyan yerli uzantılarını memnun etmeyecekti ve etmedi de!...

Bizans İmparatorunun Kostantiniyye’sinin, Osmanlı Cihan Devletinin Hakanı Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’una, (İslâmbol) dönüşmesi elbet çağlar üstü bir inkılâptır.

86 yıl önce Ayasofya’nın Cami konumundan çıkarılıp müze görünümlü kiliseye dönüştürülmesi haçlı dünyasında zafer olarak kutlanılmıştı. Şimdi ise zafer kutlaması elbet Müslüman Türk evlâtlarının ve İslâm dünyasının en tabii hakkıdır ve bu cihanşümul olay tarih sayfalarında şimdiden bir Milât olarak yerini almıştır.

Bizans’ın yıkılması, İstanbul’un alınması, Ayasofya’nın İslâm mabedine dönüştürülmesi, 5 asır sonrasında tekrar müze görünümlü kiliseye çevrilmesi ve nihayet 86 yıllık bir fetret devrini müteakip yeniden Cami olarak açılması!.. Bu olanlar; birileri için olacak şey değil ama oldu. Çünkü Allah’ın takdiri böyleymiş ve bu güneymiş!..

Ayasofya’nın açılması İçimizdeki Bizans âşıklarının ve bu Milât hadisesini halâ idrak edememiş allemei cihan görünümlü saftiriklerin düşündüğü gibi bir- iki beylik lâfla geçiştirilecek kadar basit bir hadise değildir. Kostantiniyye’nin fetholunup olunup, İstanbul’a dönüşmesi nasıl ki, bir Milâtsa, müze görünümlü kiliseye benzetilen Ayasofya’nın da 86 yıl sonra Tayyip Bey tarafından cami haline getirilmesi de bir Milat’tır.

Sultan Fatih’in vasiyetinde özellikle dikta ettirdiği beddua da, hem devlet olarak hem de millet olarak üzerimizden kalktı. Devlet ve millet olarak daha güzel günlere ve daha parlak ufuklara artık Tayyip Bey’le daha bir başka koşacağız.

Ayasofya Camimizi; Net olarak kiliseye çeviremeyen zihniyet, kilise özlemini mabedin en hücra köşelerine kadar aksettirirken, ayetleri, hadisleri ve İslâm’ı hatırlatan her şeyi söküp atmaktan da çekinmemiş. Allah, Peygamber levhalarını duvarlardan indirip yerlerde süründürmeleri ve halılarını parça parça edip dışarı atmaları dahi, kötü emel ve niyetleri yanı sıra İslâm’a düşmanlıklarının da en müşahhas işareti değil midir?

Kostantiniyye’nin cihan imparatoru Fatih Sultan Mehmed Han tarafından fetholunup önce İslâmbol, daha sonra İstanbul haline getirilmesini müteakip, Bizans’ın kadim kilisesi de ‘’Ayasofya Camii olarak Müslümanlaştı.’’ 86 yıl önce ümmetin tepkisini çekmesin diye, kiliseleştirilemeyen Ayasofya Camimizin üzerine birileri müze gömleği giydirmişti. Millet olarak yıllardır bekliyorduk; Ayasofya Camimizin üzerinde iğreti bir şekilde duran bu gömleği çıkarmak kime nasip olacak diye…

Ve nihayet Devlet Başkanımız Tayyip Bey Ayasofya’mızın üzerine geçirilen müze gömleğini çekip çıkararak, Ayasofya camimizi tekrar Müslümanlarla buluşturdu. Zira; Ayasofya’yı cami olmaktan çıkaran zihniyetin, İslam’la alâkasının olmadığı ve adeta Hıristiyanların emir eri gibi çalıştıklarını anlamak için üstün zekâya gerek yok.

Papasından Papazına, Kralından Devlet Başkanına tüm Hıristiyan âlemi ‘’Ayasofya’da namaz kılınmasın, Allah Allah nidaları yükselmesin, Müslümanlar secdeye gitmesin’’ diye tehdit vari açıklamalar yapıyorlarsa ki, yapıyorlar. O halde tarihinden ve dünya’dan bihaber bir kısım Türkiye Müslümanlarının durup düşünmeleri gerekir. Hıristiyan dünyasını memnun edecek lâfların, Müslümanları yaraladığı ve ajan kılıklı soytarıları sevindirdiği de unutulmamalıdır.

Ayasofya Camimizin 86 yıllık fetret dönemini müteakip tekrar cami hüviyetiyle Müslümanların hizmetine verilmesini Hıristiyan âlemi elbet hoş karşılamadı. İçimizdeki az sayıda kötü niyetliler ve onların tuzaklarına düşen bir kısım Müslümanlar da ‘’efendim diğer camileri doldurduk mu ki, Ayasofya camiye dönüştürülüyor’’ diyebilme gafletine düşüyorlar. Yazık, hem de çok yazık!..

Arkadaş; Mesele Ayasofya’da namaz kılma meselesi değildir, sen halâ anlamadın mı?.! Mesele; istiklâl, istikbal, Hürriyet ve Batılın karşısında dik durma meselesidir. Misak-i Milli de bizim sözümüz mü geçiyor yoksa on paralık palikaryaların sözü mü geçiyor meselesidir?!..

Şayet bütün mesele namaz kılma meselesi olsaydı biz namazımızı evimizde de kılarız diğer camilerde de kılarız, çimenlerde, tarlalarda hatta caddelerde de kılarız.

Güzellikte, zarafette Ayasofya’yı ikiye üçe katlayan Sultan Ahmet’te, Süleymaniye’de, Şehzade başında namazlarımızı kılarız. Ama mesele sadece namaz değil, İstikbal ve istiklâl meselesidir!.

Mesele Türkiye Cumhuriyeti içersinde ecdat yadigârı, fetih sembolü bir camimizin prangalardan kurtarılıp istiklal ve istikbalimizin yeniden dünyaya ilanı meselesidir. 86 yıl öncesinin şartları içersinde adeta bir taviz mesabesindeki uygulamanın sona erdirilip prangaların parçalanması meselesidir. İstiklâl ve istikbal meselesidir. Yıllarca üzerimizde demoklesin kılıcı gibi sallandırılan Batı tahakkümünü kırıp çöpe atma meselesidir.

İstanbul bizimse ki bizim. O halde Ayasofya Camii de bizimdir. Camimiz üzerindeki her türlü tasarruf da Müslüman Türk evlâdınındır. İstanbulsuz Ayasofya düşünmek mümkün olmadığı gibi, Ayasofyasız İstanbul’da düşünülemez.

86 yıl önce 500 yıllık camimizi müze görünümlü kiliseye dönüştüren zihniyet, dün olduğu gibi bu günde Kilise veya en azından Müze olarak kalmasında ısrarlıysa, Müslüman Türk evlâdı ve İslâm dünyası da Ayasofya’nın içersinde beş vakit namaz kılınmasında ve beş vakit minarelerinde ezan sesinin yankılanmasında elbet ısrarlı olacaktır.

Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey’in kararlılığı sayesinde, Ayasofya Camimizi kilise olmaya zorlayan zihniyetin pabucu, 86 yıl sonra dama atıldı. Fetret devri yer ile yeksan edildi. Artık Ayasofya Camimiz hür ve mesut. Mahrumiyet ve mahkûmiyet devri sona erdi. O halde; Ya Allah Bismillah Allahuekber AYASOFYA..