Türkiye'nin seçimi için geri sayım başladı.
Ak ile karanın belli olmasına Balıkesir'in plakası kadar zaman kaldı.
10 gün sonra milli irade sandığa gidecek, ak ile karayı seçecek.
Bugünden sonucunu tahmin etmek zor değil aslında seçimin.
Neden mi?
Sokakta, çay ocağında, takside, berberde, alış veriş yaptığım yerlerde, yemek yediğim lokantada karşılaştığım herkese soruyorum.
"Ne olur bu seçimin sonucu?" diye.
Kimileri oyunun rengini belli etmek istemezken, çoğunluk "Ak Parti yine 1. parti" diyor.
Bunu söyleyenlerin bir çoğu "Ben bugüne kadar oy vermedim ama.." diye de ilave ediyor.
Genelde berberler ile taksicilere soruyorum.
Kenar semtlerdeki kahvehanelerin sakinleriyle konuşuyorum.
Edindiğim izlenim Ak Parti'nin yeni dönemde de tek başına iktidar olacağı yönünde.
***
Birde dikkatimi çeken şu.
2002 ve 2007 genel seçimlerini de hatırlayın.
Ak Parti, ilkinde yüzde 37, diğerinde ise yüzde 47 oranında oy almıştı.
İki seçimin ardından da Ak Parti'ye oy verdiğini göğsünü gere gere söyleyen yok gibiydi.
Sanki o dönemde 'Ak Parti'ye oy vermek bir suçmuş gibi' bir izlenim vardı.
Son seçimde her iki seçmenden birinin bu partiye oy verdiği bilinmesine rağmen çoğunluk "Evet bende oyumu Ak Parti'ye verdim" demiyordu.
12 Haziran öncesi bu kez durum farklı.
"Ak Parti'ye oy vereceğim" diyebiliyor insanlar.
Sanırım bu da geçmiş yıllarda "öcü" gibi gösterilen Ak Parti'nin 8.5 yıllık iktidarı dönemindeki icraatları ve uygulamalarıyla yazılan senaryoların aksine bir tablo çizmesinden kaynaklanıyor.
Belli bir yaş gurubu çok iyi hatırlayacaktır.
Demirel ile Ecevit dönemlerinde "Komünizm geliyor", "Faşizm geliyor" denilerek benzeri korkular empoze edilmeye çalışılırdı vatandaşlara.
Ne komünizm geldi, ne faşizm.
2002 ve 2007 seçimleri öncesi Ak Parti için de "Bunlar rejimi yıkacak", "Türkiye İran olacak", "Şeriat gelecek" gibisinden korku ortamı yaratılarak vatandaşların zihinleri karıştırılmaya çalışıldı.
Ak Parti iki dönemdir tek başına iktidarda.
Görüldü ki, ne irtica geldi, ne şeriat.
Tam aksine Türkiye, dünyada dikkate alınan bir ülkeye dönüştü.
Sanıyorum bunun için "Oyum Ak Parti'ye" diyebiliyor konuştuğum birçok kişi.
Bu konu gerçekten dikkat çekici.
***
Balıkesir'de 12 Haziran seçimlerinde tercihlerini yaparken milletvekili listelerini de dikkate alacaklarını söyleyenlerin sayısı az değil.
Konuştuğum merkezdeki seçmenlerden büyük bölümü CHP adaylarını tanımıyor.
Sıralamada kimlerin olduğunu bilmiyor.
Bazıları, aday adayı olan ancak sıralamada dikkate alınmayan "Naim Hoca"nın adını söylüyor .
"Galiba Naim hoca var" diyorlar.
İlk iki sıradaki Namık Havutça ile A. Nedret Akova'nın adını söyleyebilenlerin sayısı kent merkezinde tek-tük çıkıyor. Kenar semtlerde ise bilen, tanıyan yok.
Görünen o ki, merkezi dikkate almamanın faturası CHP'ye ağır olacak. Marmara ve Körfez bölgelerinden alacakları oylar bu açığı kapatırmı bilemiyorum.
MHP'de ise, 4 yıldır milletvekili olmasına karşın Ahmet Duran Bulut, 2.sıradaki Rafet Çetinel kadar tanınmıyor merkezde.
Zaten Çetinel dışındaki isimleri bu partiye gönül vermiş isimlerin birçoğu da sayamıyor.
Yüzde 10'luk baraj bandında olduğu dile getirilen MHP'nin Balıkesir'de ne yapabileceğini kestirmek güç.
2009 yerel seçimlerindeki gibi bir oyu yakalaması da çok zor.
Ak Parti'de A. Edip Uğur faktörü göze çarpıyor. Cemal Öztaylan tüm bölgede tanınıyor. CHP ile MHP'nin aksine, Ak Parti'nin milletvekili adayları toplumun hemen hemen her kesimi tarafından bilinen isimler. İsmail Özgün ve Ali Osman Sali'nin aday olmamalarına karşın seçim çalışmalarına katılmaları bu parti için artı puan olarak değerlendirilebilir.
Eksileri yok mu?
Elbetteki var ama, bu parti diğer partilere benzemediği için, seçmende adayların kimler olduğuna değil, liderin kim olduğuna bakıyor. Bir anlamda Ak Parti'yi tercihte aday faktörü değil, Recep Tayyip Erdoğan adı öne çıkıyor.
***
Balıkesir'de üç partinin lideri gelip gitti.
Erdoğan, "Büyükşehir" müjdesi verdi.
Kılıçdaroğlu, "Aile Sigortası" vaadetti.
Bahçeli ise, 7'den 77'ye maaş, harçlık sözü verdi.
Bunların içerisinde 'Balıkesir'e ne var?' diye baktığınızda, 'Büyükşehir'den başkası yok.
Diğerleri de aslında kulağa hoş geliyor.
Örneğin CHP ve MHP liderlerini dinlerken,
"Çalışmaya ne gerek var" dedim kendi kendime.
Hele hele diğer partilerin liderlerini dinlediğinizde,
Verdikleri sözleri duyduğunuzda,
Milli Piyangonun büyük ikramiyesini kazanacakmışsınız gibi oluyorsunuz.
İktidar olamayacaklarını bildikleri için,
"Yerseniz" misali bol keseden atmayı hâlâ geçerli bir yol olarak görüyorlar sanırım.
Partiler halen, 20 yıl önceki seçmen gözüyle bakıyor insanlara.
İki anahtar salladık mı oyları kaparız düşüncesindeler.
Zamanın aktığından, seçmenin değiştiğinden halen haberleri yok.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir 1. sıra milletvekili adayı A. Edip Uğur'un dediği gibi;
Bu seçim eski Türkiye'nin son seçimi, yeni Türkiye'nin ilk seçimi olacak.
Bakalım sonuç ne olacak?
Çok değil, 10 gün kaldı. 
Ak mı denilecek, kara mı. Hepbirlikte göreceğiz.
Mübarek Ramazan'ın da içinde bulunduğu üç ayların başlamasını müjdeleyen Regaip Kandiliniz kutlu olsun..
--------------------- 
GÜNÜN SÖZÜ
--------------------- 
Haksızlığa uğramak, haksızlık yapmaktan iyidir. Socrates