Patlayan bombalar ve yitip giden canlar.
Ağlayan analar, babalar, eşler, çocuklar...
Ambulans çığlıkları...
Türkiye ağlıyor.
Yüreğimiz yanıyor.
Kim ne yapmak istiyor?
Amaçları ne? Bizden ne istiyorlar? Nereye sürüklemek amacındalar?
Kan üzerinden varmak istedikleri nokta neresi?
Kimin aklı bu? Böylesine kanlı bir oyun kuranlar ne istedi? Saldırı kime yaradı? Soru çok!Türkiye gibi kilit ülkelerde TERÖR görünümlü İSTİHBARAT OPERASYONLARI DIŞ POLİTİKADA rota değişikliği için kullanılır. Karar vericiler, böylece yola getirilir. Baskı oluşturulur... Ve hedefteki isim ya da isimler kontrol edilir...
Gelin bu patlamaya neden olacak nedenleri sıralayalım...
Bir dedektif gibi izleri sürelim.
Sonuçta varacağımız yeri de birlikte tartışalım...
Suriye'deki savaşın sonucu olarak büyük bir göç dalgası başladı.
Göçmenler, Türkiye üzerinden Avrupa'ya aktı. Avrupalı başkentler hop oturup hop kalktı.
Devlet, Diyarbakır ve Cizre'de OPERASYONEL olarak kullanılan PKK'nın önemli noktalarını yerle bir etti.
PKK, kendi içinde tartışma yaşarken Kandil'e bomba yağdı.
Panik iyice arttı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK'ya vurdukça ABD ve Rusya, Suriye'nin kuzeyindeki YPG'ye sahip çıktı.
Başkaları da...
Ankara, "PKK ile YPG aynı şey" dedikçe, BATI göstere göstere "Hayır" cevabını verdi.
Oluk gibi kanın aktığı Suriye'de, Rusya da devreye girdi. Uçaklarla IŞİD'i bazen de Özgür Suriye Ordusu'nu vurdu!
Tansiyon tırmanırken, Rus savaş uçakları F-16'larımızı defalarca taciz etti.
Paralel Yapı'ya ait televizyonlar, DIGITURK ve TİVİBU'dan çıkarıldı.
Gazeteciler tutuklandı.
Erdoğan Brüksel'e gitti. Hiç olmadığı kadar iyi karşılandı. Elini uzattı. 50 yıllık soğukluk, bir anda aşıldı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan hava savunma sisteminin Çin ile tekrar görüşüleceğini söyledi. "Bağımsız ve milli devlet için ortak üretim şart" dedi.
Rusya da mesaj verir gibi FÜZE ile Suriye'deki IŞİD mevzilerini vurdu.
Bilal Erdoğan'la ilgili "kaçtı" haberleri hem içeride hem dışarıda yapılmaya başlandı.
Erdoğan'ın "diplomaları" tartışması yeniden alevlendi.
7 Haziran sonrası "Savaşı Erdoğan başlattı!" ALGISININ oturması için yayınlar aralıksız devam etti.
HDP'nin Van mitingi hiç beklenmediği kadar sönük geçti.
CIA eski Başkanı David Petraeus, ABD'deki bir toplantıda "Kürtler'in tek dostu dağdakiler değil!" açıklaması yaptı.
HDP lideri Selahattin Demirtaş, Almanya'yı mesken tuttu. Seçim çalışmalarını orada başlattı, orada sürdürdü! PKK'lı kılığındakiler Demirtaş'ı korudu!
Para hareketleriyle Türkiye'yi sallamak isteyenler ORTADOĞU'dan gelen sıcak para karşısında şaşırıp kaldı. Başka yola girdi!
28 Şubat için ilk kez PARA ODAKLI soruşturma sinyali verildi.
Demirtaş da, Kılıçdaroğlu da Hürriyet'e giderek KIRIK CAM'la fotoğraf verdi.
Hava Kuvvetleri Komutanı, uçağa atladı, Kandil'i bombaladı ve "Orta ölçekli savaştayız" dedi.
Ergenekon ve Balyoz davaları çöktü.
Türkiye'yi sallayan ŞİKE DAVASI sonuçlandı. Fener aklandı...
Bir dönemin etkili savcıları kaçtı. Malum yapının işadamı da uçağıyla ülkeyi terk etti.
PKK'nın "okulları boykot edin" çağrısına kimse uymadı.
Avrupalı devletlerin desteklediği DHKP-C'li teröristler Ankara'da savcılara suikast düzenleyecekken yakalandı.
Ahmet Hakan, evinin önünde saldırıya uğradı. BARONLAR Türkiye'yi bırakıp EGE ADALARINDA gizli gizli toplandı.
Ve daha neler neler...
Bunlar yaşanırken Ankara'da bombalar patladı; 95 vatandaşımız hayatını kaybetti. Saldırıyı, Rusya'dan Fransa'ya, Amerika'dan İtalya'ya ve Almanya'ya kadar herkes kınadı. BM de kayıtsız kalmadı...
Peki o zaman yukarıda özetlemeye çalıştığım DIŞ KAYNAKLI MÜCADELE neden yaşanıyordu!
Herkes kınıyorsa bunu kim yaptı?
Bakın! Kürtler konusunda Avrupa ile Amerika-Rusya farklı düşünüyordu. İki taraf daKÜRTLER'i ele geçirmek istiyordu.
Sınırların değişeceği bir dönemde kendi var ettikleri IŞİD'e karşı Kürtler'i kullanacaklardı. Avrupa ama özellikle Almanya ise Demirtaş'ın kişiliğinde yeni bir hareket başlatıp bunu yönetmek istiyordu. Kürtler'in kendilerini en iyi hissettiği Türkiye'de KÜRT SORUNUNU BAŞKA BİR KULVARA ÇEKMEK istiyordu. Ve ÇOK KİŞİ de "Keşke 7 Haziran'dan sonra koalisyon kurulsaydı. Büyük fırsat kaçırıldı" diyerek bugünleri adeta haber veriyordu.
Ankara'daki patlama bunun sonucuydu. Bir güç Kürtler'e "Kendinizden başka kimseye güvenmeyin. Türk Devleti size sahip çıkmıyor, korumuyor, ciddiye almıyor ve kardeşliğinize inanmıyor" demek için BOMBALARI PATLATIYORDU! Bombalarla askere, polise ve devlete saldıranlar şimdi de kendilerine hiç soğuk bakmayan İNSANLARA KIYIYORDU!
PKK devlet görevlilerini hedef alarak "SÖZDE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ" veriyordu! Daha önce de masum insanların öldüğü patlamalar olmuştu! O zaman amaç "Devlet sizi koruyamaz. Yalnızsınız" mesajı vermekti. Ama Ankara'daki farklıydı. Devlet, Kandil'i vururken birileri de HDP'ye kendini yakın hissedenlere haince saldırıyordu!
Sanki bir AKIL, HDP'yi tutup yukarı çekmeye çalışıyor ve arka planda da Erdoğan'ı suçlu ilan etmenin temellerini atıyordu. Nasıl diktatör algısı birkaç ayda oluşturulduysa "Savaşı Erdoğan başlattı!" operasyonu da HAZİRAN'dan sonra dolaşıma sokuldu! PKK'yı kınayamayan HDP sanki kadife örtüyle korumaya alınıyordu...
Yukarıda da özetlemeye çalıştığım hadiseler ile birlikte Ankara'daki saldırının hedefi Erdoğan'dı! Masum insanlar üzerinden, günahsız canlar üzerinden ERDOĞAN'I TASFİYEetmek istiyorlardı. "Gücün yetmez!" demek istiyorlardı... Bilanço kaldırılacak gibi değildi. Çok ağırdı.
Sanki birileri bize 11 EYLÜL'ü yaşatmak istiyordu!
Doğu ve Güneydoğu'da BOMBALARLA alınamayan sonucu BAŞKENTTE almak isteyenler vardı.
Patlamalarla birlikte ne unutuldu?
SEÇİM! Yani 1 KASIM!
Hedeflenen de buydu! 3 günlük YAS ilan edildi. Mitinglere ara verildi.
Kürtler üzerinden OPERASYON YAPMAK isteyenler 7 Haziran'a çok sevinmişti... Bu tablonun bozulması işlerine gelmezdi. Risk alamazlardı.
Bu nedenle kurulamayan koalisyonu da, tekrar canlanan terörü de BEŞTEPE'ye fatura etmek peşindeler... Hem ailesiyle hem bombalarla geliyorlar... İçerisi ve dışarısı el ele... Kim mi bunlar?
Biraz bekleyelim...
Ama siz cevabı biliyorsunuz zaten! MİLLİ ve YERLİ hedef!