Türkiye’nin kader çizgisini belirleyecek 2023 seçimlerinin kodlarını yazmaya devam ediyoruz. Bundan önceki iki yazımızda seçimlerin genel amaçları üzerinde durduk. İdeal olanlardan bahsettik. Seçimlerin toplumun ortak ihtiyaçlarını gidermeye yönelik kamu hizmetlerini yerine getirecek kadroların belirlenmesi olarak vurguladık.

Her işte olduğu gibi seçimler konusunda ortaya konulan bu ideal hedefler fiiliyata ne kadar yansıyor? Bu hedeflere ne kadar ulaşılıyor? İşin bu tarafına işaret edilip bakılmadığında da bugün seçimlerin toplumları ve ülkeleri nasıl kaosa sürüklediğini anlamak mümkün olmaz. Seçimler karşıdan her ne kadar toplumun ortak ihtiyaçlarına çözüm yarışı gibi görünse de aynı zamanda kaosunda kaynağı haline dönüşebiliyor. Bunun örneğini her kategorideki ülkelerde zaman zaman görüyoruz.

Günümüz anlayışında seçimlerin toplumun ortak ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik kamu hizmetlerine talip olma yarışının ötesinde bir şey olduğu ortadır. İşte buna biz kısaca rant diyoruz. Toplumun ortak ihtiyaçlarını gidermek için çıkılan seçim yarışı bugün dünyada bu hizmetlerin verilmesi için ortaya çıkan rantın yönetilmesi kavgasına dönmüştür. Adına demokrasi denilen ve ana unsurunu seçimlerin oluşturduğu sistem bu rant kavgası dolayısıyla ülkelerin kaos kaynağına dönüşebilmektedir. Bu durumun ülkemizde de böyle olduğunu vurgulayalım.

Toplumun ortak ihtiyaçlarının giderilmesi aynı zamanda adına devlet dediğimiz organizasyonu doğurmuştur. Bu nedenle seçimler aynı zamanda bu devlet organizasyonu yönetmeye talip olmaktır. Bunun diğer adı iktidar gücünü ele geçirme yarışıdır.

Kısaca günümüz anlayışında toplumsal ortak ihtiyaçların giderilmesi esasından yola çıkılarak kamu hizmetlerini görmek isteyenlerin belirlendiği bir seçim konusu var ortada. Aynı zamanda bu toplumsal ihtiyaçların giderilmesi için yapılan kamu hizmetlerinin ortaya çıkardığı ranta talip olanları gösteriyor.

Gelinen nokta da dünya seçim anlayışının temelini bu iki gerçek oluşturmaktadır. Denge ise kamu rantına talip olanlar ve toplumsal ortak ihtiyaçların karşılanması üzerine kurulur.

Şunu unutmayalım; toplumsal ortak ihtiyaçların görülmesini sağlayan kamu hizmetlerinin hiç biri bedelsiz değildir. Her kamu hizmetinin bir bedeli vardır. Bu bedeli mutlak surette toplumun her ferdi bir şekilde ödemektedir. Yani seçmen aslında bedelini ödeyerek yararlanacağı kamu hizmetinin müteahhidini belirlemektedir.

Burada önemli olan seçmenin ortak ihtiyaçlarına paralel kamu hizmetinin bu hizmete talip olunan kadrolarca verilmesidir. Seçimle gelip-giden iktidarların temelinde ortak ihtiyaçlarla paralel hizmet

konusu yatmaktadır.

Başka bir açıdan günümüzde seçimler toplumun ortak ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları karşılayan kamu hizmetlerinden ortaya çıkacak rantın dengesinin kurulması yarışıdır. Seçilenlerin başarısı verilen hizmet ile elde edilen rantın orantısında yatar. Bu denge kurulamamışsa o yerde siyasi kavga toplumsal kaos çıkar.

Seçimlerin ideal ve gerçeği üzerine bakışımızı burada noktalarken gelecek yazılarda neden siyaset ve siyasetçi ? konuları üzerinde durmaya çalışacağız.

Kalın sağlıcakla…