Geçenlerde üst düzey isimlerden biriyle sohbet ediyoruz.

Konu döndü dolaştı, Balıkesir'in kısır döngüsüne geldi.

Geçmişten bugüne yaşanmış örnekler vererek anlattım nedenlerini.

En can alıcı örneği siyasetten verdim.

Dedim ki, bizim vekillerden biri partinin yönetimine aday olmuştu, diğer vekil arkadaşları da seçilmemesi için çalışmıştı!

"Olur mu öyle şey!" diyerek inanmak istemedi.

Lafı fazla uzatmadan şu hikâyeyi anlattım:

☆☆☆

Günlerden bir gün
güzel insanlardan biri ölmüş.

Kapıda karşılamışlar bunu.

Girmişler koluna, tam cennete götürecekleri an

Bizimkisi merak etmiş cehennemi.

Ricada bulunmuş, almışlar bunu götürmüşler ateş kuyularının fokur fokur fokurdadığı cehenneme.

Cehennemde her bir ilimiz için ayrı ayrı kuyular varmış.

Her kuyunun başında bir zebani duruyormuş.

Tam biri çıkacakken zebani adamın kafasına tokmağı vurup onu tekrar aşağı atıyormuş!

Bizimkisi her kuyuda bu manzarayı görerek dolaşırken bir de ne görsün, başında zebani olmayan bir kuyu…

Merakla sormuş:

“Neden bu kuyunun başında kimse yok?”

Zebani şu cevabı vermiş:

“Bu kuyu Balıkesirlilerin kuyusu. Burada zebaniye gerek yok, çünkü onlar içlerinden biri çıkacak olursa onu tutup aşağıya çekiyorlar!

☆☆☆

Başını öne eğdi, sessizliğe büründü ben bunları anlatınca.

Devam ettim ben, söylenmeye.

Belediye başkanlarından örnekler verdim.

Merhum Sabri Uğur'un şehre küskün gittiğini paylaştım.

Küçüksan'dan Üniversiteye nice olayların perde arkasında yaşananlarını aktardım.

Söylendikçe dertlendim tabi.

Rahatsızlığım geldi hemen aklıma..

...ve;

"Bazen diyorum ki;
ne olacak söyle gitsin.
Sonra diyorum;
söyleyince ne olacak,
sus bitsin...
" dedim Mevlana gibi!
...

Sözün özü,

Dedikodu, ķıskançlık ve haset pençesindeki Balıkesirimizin durumunu paylaştığımdan daha güzel anlatacak fıkra biliyorsanız, bana yazın lütfen.

☆☆☆

Gökten elmalar düşmüş;

Arılar ve karıncalar gibi işbirliğine gidenlerin başına..

Selâmetle..