Ticaret Odası, Sanayi Odası ve Ticaret Borsası’nın birlikte düzenlediği ‘Tarım 4.0’ konferansında ekonomist, gazeteci Cem Seymen, tarımın önemini anlattı, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve kamunun el ele vererek coğrafi işaret alan ‘Balıkesir Kuzusu’na Avrupa Birliği’nden de coğrafi işaret alıp dünyaya ihracat yapması gerektiğini söyledi. Gıda sektörünü dünyadaki iki dev şirketin yönettiğine dikkat çeken Seymen, tarımın ülke ekonomisi ve geleceği için milli ve stratejik ürün olduğunu ve ülke kalkınmasındaki payının mutlaka arttırılması gerektiğini söyledi.

Balıkesir Ticaret Odası, Sanayi Odası ve Ticaret Borsası’nın ev sahipliğinde Balkonuk Center’da düzenlenen ‘Tarım 4.0’ konferansında ekonomist, gazeteci Cem Seymen, Türk tarımının içinde bulunduğu durumu ve yapılması gerekenleri anlattı.

Konferansa Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu, Ticaret Odası Başkanı Rahmi Kula, Sanayi Odası Başkanı Hasan Ali Eğinlioğlu, Ticaret Borsası Başkanı Faruk Kula, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlter Kuş, daire müdürleri, merkez ve ilçelerdeki birlik ve kooperatif başkanları ve üreticiler katıldı.

“ÜRETİCİ MALİYET BASKISI ALTINDA EZİLİYOR”

Ekonomist, gazeteci Cem Seymen, tarımı anlattığı konuşmasında Balıkesirlilere marka olma yolunda ilerleyen ‘Balıkesir Kuzu’su için Avrupa Birliğinden de  coğrafi işaret almalarını ve ihracatı, pazarlaması ve yan ürünleri için fikir üretmeleri çağrısı yaptı.

Seymen, “Tarımın önemini hala anlatamadık. Büyük bir ithalatçı ülkeyiz, hayvanlarımızı Güney Amerika’dan, Arjantin, Brezilya, Uruguay’dan getiriyoruz çünkü maliyet baskısı var, o maliyet baskısı altında ezilen bir üretici var. Girdi maliyetleri gerçekten çok yüksek, dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyorlar, dünyanın en pahalı ilacını kullanıyorlar, zaten ekonomimizin durumu belli. Şimdi bizim bir şey yapmamız lazım, ne yapalım da tarımı Türkiye’nin en önemli meselesi haline getirelim” dedi.

“DEĞERLERİMİZİ KAYBETTİK”

Türkiye’de üreticinin üzerindeki baskıların kaldırılması durumunda bir devrim yapılacağını kaydeden Seymen, “En fazla cari açığı verdiğimiz alan olan tarımda devrim yaratarak başka bir dünyanın mümkün olduğunu Türkiye’ye anlatabiliriz. Genler tarımla uğraşmak istemiyor. Annelerinin babalarının mesleklerini devam ettirmek istemiyorlar. Köylerden kentlere çok büyük bir göç var. Bu olmaz, bu çok büyük bir yanlış. Türk ekonomisinin güzel bir hikayeye ihtiyacı var. Burası sıradan bir ülke değil, biz çok büyük bir potansiyeli olan,  toprakları çok verimli ve geçmişinden bir çok bilgiyi almış, miras olarak gelecek nesillere aktarabilecek kadar zengin bir kültürüz. Bu kültürün içindeki zenginlikleri zaman içinde unuttuk. Endüstriyel gıda hayatımıza girdi, endüstriyel televizyon hayatımıza girdi hem zamanımızın tadını unuttuk hem de kalbimizin sesini unuttuk. Biz kalbimizin sesini dinlemekten vazgeçtiğimiz andan itibaren Anadolu’nun renklerini unuttuk. Bunları ayağa nasıl kaldırabiliriz” dedi.

“İKİ DEV ŞİRKET DÜNYAYI YÖNETİYOR”

Üreticinin üzerinde çok büyük bir maliyet baskısı olduğuna dikkat çeken Seymen, sözlerine şöyle devam etti: “Bütün bir dünyada  küresel gıda üretimi var. İki dev şirket tarım 4.0 ile daha iyi bir verim verecek, her ülkenin kendi özelliğine göre, havadaki azot, oksijen, yağış miktarına göre, önümüzdeki 10 senenin yağış raporlarını alarak hepsini biliyorlar. Çok büyük ablukaya alınmış durumdayız. Ben tarımın milli bir servet, milli güvenlik olduğunu herkese anlatıyorum. Bu iki dev şirket tohum üretiyor, gübre üretiyor, ilaç üretiyorlar, endüstriyel gıda ile insanları hasta ediyorlar, kaç kişinin öleceğine, kaç kişinin hastalanacağına karar veriyorlar. Kendi tohumumuzu, ilacımızı, gübremizi dışa muhtaç olmadan üretmeliyiz. Bunun içinde büyük baskı altındaki çiftçiler bir araya gelip farklı fikirler üretmeli. Üretim, pazarlama, marka olmanın peşine düşmeli.” Konferansın sonunda Seymen, dinleyicilerin sorularını da yanıtladı.

Editör: Haber Merkezi