EVLİYA Hatemül Esam şöyle demiş;

Gençliğin kıymetini ihtiyarlar, 

huzurun kıymetini huzursuzlar, 

sağlığın kıymetini hastalar, 

hayatın kıymetini ölüler bilir.

...

Ben bunlara şu eklemeyi yaptım;

Gerçek manada zenginliğin kıymetini kalp gözü açık olanlar bilir.

Neden mi ekledim bu cümleyi.

Hemen söyleyeyim.

★★★

Sitem ediliyor bazen;

"Onun her şeyi var da, benim niye yok” gibisinden.

Bilmiyor ki garibim

Olanın bir eli yağda, bir eli balda misali her şeyi var, ama huzuru yok

İstiyor da istiyor çünkü.

Doymak bilmediği için sonrasında isyan ediyor.

'Dün kuru soğan ekmek yiyordum. Bugün soframda kuş sütü eksik' deyip verene şükredeceğine

'yarın ne olacağım' diye düşüneceğine

eşyadan ve paradan başka birşey görmüyor gözleri.

Kazanmak istiyor hep, hiç olmaktan korktuğu için.

Kendisiyle bir zamanlar ekmeğini bölüşen eş, dostunu unutup başkalaşmış..

yalan dünyanın büyüsüne kapılarak saltanat kayığını andıran lüks yatı, katı, arabasıyla cennetin ırmaklarında dolanıyor zannediyor!

Kendi cehennemine odun taşıdığının farkında bile değil ahmak!

Çok insan tanıyorum böyle çevremde.

Kıssadan hisse,

Fakir de olsan, zengin de olsan eksik bir şeyler var hayata bakışımızda.. 

Bakın bunu en güzel şu hikaye anlatıyor:

★★★

Günlerden bir gün çok zengin baba oğlunu bir köye götürmüş. Bu yolculuğun baba için tek bir amacı varmış; insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek.

Vardıklarında köye, fakir bir ailenin evinde bir gece ve gün geçirmiş bizim babayla oğul..

Döndüklerinde baba oğluna soruyor:

İnsanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?

“Evet” dedi oğul.

- Ne öğrendin peki? diye devam ettiğinde baba 

Oğul şöyle devam etti:

-"Şunu gördüm babacığım.

Bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört.

Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri.

Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları.

Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar.”

Oğlu sözünü bitirdiğinde babasının sanki dili tutuldu, söyleyecek tek bir kelime bulamadı.

...ve oğul sözlerini şu ibretlik cümleyle noktalıyordu:  

- “Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!”

★★★

Ey güzel okur

Bu satırlara kadar geldiysen

şimdi sana bir soru;

Var mıdır böyle oğullar, kızlar babalarına hayat dersi verebilen?

Hele ki eğitimle adaletin dip yaptığı,

haram helalin birbirine karıştırıldığı bugünün medeni olduğu kadar vahşi  dünyasında?

Sen bu soruya verebileceğin cevabı düşünedir

ben şunu bilir, şunu söylerim;

Kim olursanız olun

ister fakir, Ister zengin

ister doktor, ister muhendis

ister savcı, isterse hakim

ister aza, ister muhtar

ister asıl, Ister vekil 

ister vali, Ister başkan..

şan, şöhret, sıfat, mevki, makam, rütbe..

hiç mi hiç farketmez

çünkü

yaşadıklarımızın hepsi bir hiç olacak, hiç!

Anlıyor musun hiç olacak, hiç...

...

eee o zaman

Gökten üç elma düşsün;

Gönül zenginliğinin ne olduğunu bilenlerin başına!

...

Selâmetle